28. İstanbul Tiyatro Festivali’nin Yolculuğu: Mehmet Birkiye ile Söyleşi

ArtNews

bir ay önce

ARTtv olarak, 28. İstanbul Tiyatro Festivali küratörü Mehmet Birkiye ile 28. İstanbul Tiyatro Festivali üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Türkiye’nin en köklü sanat etkinliklerinden biri olan İstanbul Tiyatro Festivali, her yıl zengin içeriği ve yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Bu yıl da global ve yerel dinamikleri bir araya getiren festivalin, Türk tiyatrosunun geleceğine nasıl yön verebileceği üzerine düşüncelerini Mehmet Birkiye’den dinledik.

Festivalin içeriğinden toplumsal yansımalarına, kültürel zenginliklerinden geleceğe yönelik perspektiflerine kadar geniş bir yelpazede sorularımıza samimiyetle yanıt veren Mehmet Birkiye, İstanbul Tiyatro Festivali’nin sanatsal ve düşünsel derinliğine dair önemli noktaları paylaştı.

Mehmet Birkiye

 

·   Festivalin ruhu ve teması, global ve yerel dinamikleri nasıl bir araya getiriyor? Bu etkileşim, Türk tiyatrosunun geleceği açısından ne gibi fırsatlar sunuyor?

Festivaller, özellikle uluslararası festivaller, genellikle dışarıya açılan kapılardır. Dünyanın her tarafına, doğusuna, batısına, kuzeyine, her tarafına açılan kapılardır. Tiyatro yapanlar ve seyirci bu açılan kapılardan kendilerini geliştirecek, ileri doğru gidecek ya da kendi konumlarını tekrardan gözden geçirecekleri belli bilgileri ve nirengi noktalarını oluşturabilirler. İlle onlara benzemeleri gerekmiyor, onların dışına da çıkabilirler, ama o bir nirengi noktasıdır. Festivallerin bence en büyük etkisi bu.

 

·   Schaubühne Berlin ve Comédie-Française gibi prestijli tiyatroların katılımı, global tiyatro alanındaki etkileşimi nasıl derinleştiriyor? Bu iş birlikleri, Türk tiyatrosu için ne gibi fırsatlar yaratabilir?

Bu iki büyük grubun, Schaubühne ve Comédie Française’in tabii ki festivale katılması, festivalin niteliğinin dışarıdan nasıl görüldüğünün bir göstergesi. O zaman da bu festivalde yapılan yerli yapımlar ya da yerli oyunlar böyle bir nitelikli festivalde yer aldıkları için belki dışarıyla bağlantılar kurup dışarıya doğru taşınabilirler, onlar da Türk tiyatrosundan örnekler izleyebilirler, ki İKSV’nin amaçları arasında buna öncülük etmek de var.

  

Utsushi

·   Sankai Juku’nun geleneksel Japon sahne sanatlarını temsil etmesi, festivalde izleyicilere ne tür estetik ve kültürel deneyimler sunmayı amaçlıyor?

Geleneksel Japon dansı butoh, ya da oradan çıkan butoh, aslında çağımızın dışında kaybettiğimiz iki temel unsuru ön plana çıkarıyor; birincisi yoğunluk, ikincisi yavaşlık. Biz, sahte bir hızla her şeyi kaybediyoruz. Belki, yavaşlığın ve yoğunluğun tadına varabiliriz.

 

·   Shakespeare’in oyunları, zamanla değişen toplumsal dinamikleri yansıtmakta önemli bir rol oynamaktadır. Bu yılki festivalde, Shakespeare’in eserlerinin günümüz meseleleriyle nasıl bir bağ kurduğunu düşünüyor ve bunu hangi sahnelemelerle örneklendirebilirsiniz?

Aslında zamanla değişen toplumsal dinamikler bence biçimsel bir değişme. Özünde toplumsal dinamiklerin çıkar, iktidar, kişisel zaaflar, bunların neden olduğu travmalar, bunlar yüzyıllardır toplumumuzun içinde var. Shakespeare bu öze yakın olduğu için, bu öz zaten her çağa, her zamana ses veriyor. Yani III. Richard’ın, Macchiavelist yaklaşımı, sadece o açıdan ele alırsak, birçok zamandır geçerli olan ve insanlığın tanıdığı bir durum. Hamlet’in adaleti gerçekleştirerek temiz bir toplum yapma hayali, herhalde insan kurulduğundan beri içimizde var olan bir şey. Onun için Shakespeare çağımızın değişik dinamiklerinden çok, çağımızın değişmeyen dinamiklerine ses veriyor bence.

 

Hamlet

·   Festivalde yer alan yapımların izleyiciyi düşünsel ve duygusal anlamda nasıl bir yolculuğa çıkarmasını hedeflediniz? Oyunların izleyiciyle olan etkileşimi konusunda özel olarak dikkat ettiğiniz unsurlar neler?

Bunun için çok basit bir hedefimiz ya da hedefim vardı diyeyim, o da şu: bireyin yaşadığı hayata, içinde bulunduğu topluluğa biraz daha dikkatli bakmasını sağlamak, biraz daha özenli bakmasını sağlamak. Özellikle de diğer insanlara biraz daha özenli bakmasını sağlamak. Bu ne kadar gerçekleşti doğrusu bilmiyorum. Ama benim yaklaşımım ya da arzum, isteğim, böyle bir etkinin seyircide oluşmasıydı. “Biz karşımızdakini ne kadar anlıyoruz? Birazcık daha dikkatli bakalım.” Ya da “Bizim hayatımız nasıl bir hayat? Eleştirel bir bakış açısı getirilebilir mi?”

 

·   Sanatın teknolojiyle birleştiği bu yeni dönemde tiyatronun geleneksel anlatı biçimlerinin nasıl evrileceğini düşünüyorsunuz? Festivalin bu tür yenilikçi performanslara yer verme politikası nedir?

19. Yüzyılın sonunda, 20. Yüzyılın başında, her sanat kurumu sonsuza kadar değiştiğine dair manifestolar yayınladı. Resimde, tiyatroda, her yerde. Ama bu alanlar, sanat demeyeyim de tiyatro, resim bu kadar hızlı değişmedi aslında. Onlar, ana akımın tozunu silkeleyen sert hareketler ve küçük depremler ve onunla ana akım tekrar kendine yol bulur. Şimdi, bugün de bu yeni yaklaşımlar, yeni tiyatro, yeni teknikler, çağdaş yaklaşımlar, dijital platformların tiyatroya girmesi vs. ana akımı sadece sarsıyor ve kendini toparlamasına... Ama yönünü tamamen değiştiriyor mu? Hayır, değiştirmiyor. Sadece biçimsel olarak farklı bir bakış açısına ya da farklı temaların içine girmesini sağlıyor.

 

·       Festivalin geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz? Önümüzdeki yıllarda tiyatro festivalleri hangi yeni yönelimlere evrilebilir?

 Ben İstanbul [Tiyatro] Festivali’nin büyük bir yön değişikliği yaşayacağını düşünmüyorum. Zaten öyle bir şey de yaşamadı ama gelen küratör arkadaşımızın bakışı açısından daha metin ağırlıklı olabilir, daha dans ağırlıklı olabilir, bu onun seçimi ile ilgili, festivalin yönüyle ilgili’den çok. Başka bir küratör gelir yine metin ağırlıklı bir şey yapar, ya da fiziksel tiyatro ağırlıklı bir şey yapar, ya da Uzak Doğu’ya ait, onun ağırlıklı olduğu bir festival yapar. Bu da festivale zenginlik katar, zaten festivaller de böyle olmak durumundadır.

Savaş ve Barış

* İKSV tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenen 28. İstanbul Tiyatro Festivali programı tiyatro.iksv.org/tr/program adresinde; biletler passo.com.trde.

Yazı ve Fotoğraflar: ArtNews

Paylaş:


Yorum yapmak için tıklayın

Diğer Yazıları

10 saat önce

Akbank Sanat’ta Büyüleyici Bir Dans Yolculuğu: PALMA

10 saat önce

Baksı Kültür Sanat Vakfı "Anadolu Ödülleri 2024" Sahiplerini Buldu!

9 gün önce

CerModern'de Ali Teoman Germaner’in “ALOŞ, dün, bugün, yarın” Sergisi

13 gün önce

Seçkin Pirim İtalya’daki İlk Sergisiyle Triennale Milano’da!

14 gün önce

Art Basel Miami Beach 2024 ve Untitled Art’ın Öne Çıkan Standları

En Çok Okunanlar