Galerie Michael Schultz, 16 Mart’ta Ahmet Güneştekin’in “Zamanın Ölümsüzlüğü” adlı sergisine ev sahipliği yapıyor. Berlin’de açılacak sergi, sanatçının kumaşın ve kullanım biçimlerinin hikâye anlatıcılığı ve mitoslarla olan bağından yola çıkarak çalıştığı kırkyama işlerinden oluşuyor. Yaşamın dokusunun kültürel mitosların parçalı ve anlatısal karakterine nasıl yansıdığını göstermeyi amaçlayan ve kumaşın kullanım biçimlerinin gizemli gücüne bir bakış sunan sergi 5 Mayıs’a kadar devam edecek.
Kırkyama, anadil, görsel bir dil ve kadınlara özgü bir kültürdür. Kadınların yaşamları hakkındaki gerçeği dile getirdikleri işler üretmelerini olanaklı kılan bir araç olarak algılanır. Bu dil görsel anlatımı ve anlamı açısından bir işlev görmüştür. Dahası, bütün ve güzel bir nesnenin atılan parçalardan birleştirildiği kırkyama estetiği, günlük yaşamın akışı içerisinde gerçekleşebilecek alternatif bir sanatsal yaratıcılık modeli sağlar.
Güneştekin’in kırkyama işleri, geleneksel olarak kadınlarla ilişkilenen bu pratiğe yeniden bakıyor. Sergi, somut bir görsel doygunluk biçimine içkin bir saygı göstergesi aynı zamanda. İşlerde renk, desen ve çizgiler önceliklidir, kumaş, dikiş biçimleri ve bölgesel farklılıklar göz ardı edilir. Sergi kırkyama dilinin estetiğini bu bağlamda yeniden tanımlamaya ve kültürel materyal konumunu geliştirmeye yönelir.
Yama bir fragmandır. Kaybolan bir şeyin işareti ve yaratıcı tasarıma meydan okuma olarak duran bir bütünlük zaafıdır. Kalan olarak, yama yırtılma ve bozulmayı sembolize edebilir; çoktan yitip gitmiş olanın solmuş görkemiyle tanımlanabilir. Ancak, bir parça olarak, henüz keşfedilmemiş olanın patlayıcı potansiyeline de sahiptir. Parçaların bir araya getirilmesi, formların karmaşık bir matriste düzenlenmesi, ilerlemeye bir alternatif olarak derinlik ve yoğunluk gösterir. Geçici fakat uyarıcı parçaları bir anlatı olarak okunabilecek bir formda toplama ve birleştirme süreci ise kadına özgüdür.
Resmin öğelerini kullanan kırkyamalar oluşturmayı seçen sanatçı, bu sergiyle anadiline, annesinin yaratıcılığına, büyükannelerinin ve büyük anneannelerinin yaratıcılığına geri dönüyor. Onlar da kırkyama yapıyorlardı. Güneştekin, ayrı, seçkinci, sadece azınlığına hitap eden bir sanat biçimini değil, yaşamdan gelen ve insanların yaşamlarıyla ilgili gerçeği söyleyen bir sanat olan, yaşamın özünü ifade eden bir sanat formunu bilerek seçiyor. Farklı fragmanlardan yeni bir bütün oluşturan bir anlayışa dayanan sanat formuyla aynı düzlemde kendini konumluyor, aynı zamanda yaratıcı ve yapıcı değişim içinde işbirliği yaptığı kadınların topluluğuna katılıyor. Eski giysilerin sökülerek yeni ve faydalı bir şeye dönüştürüldüğü yama dikme işi, geleneksel uygulayıcıları olan kadınlar tarafından yıkım sonrası yeni bir yaratım olarak algılanmıştır; ölmekte olanın yeniden hayata döndürülmesi anlamında sembolik bir edimi tanımlar. Ölmüş olanın hayata uyandırılmasıdır.
Güneştekin’in kadın hikayeleri serisi kimlik, cinsiyet, ortak girişim ve estetiğin birbirine yakınlaştığı işler olarak tanımlanabilir. Kültürel materyal olarak kırkyama çok sayıda yorumlayıcı olasılık sunar. Gerçek kırkyama, şimdi ve geçmiş arasında somut bir bağ, metafor olarak ise geleneksel sanat ve sanatçının tanımlarını etkileyen ortak bir bağı yansıtıyor. Sanatçı genellikle yeni bir çığır açan ve mevcut geleneğin dışında duran biri olarak tanımlanır. Yine de kırkyama sanatçısı, geleneğin taşıyıcısı, geçmişi kucaklayan ve devamlılık yaratan bir sanatçıdır. Bu yöntemle anlatıları, kadınların yaşamlarının kalıplarını yansıtırken ve keşfederken geçmiş ve bugünü birbirine bağlar.
Yazı ve Fotoğraflar: ArtNews
Akbank Sanat’ta Büyüleyici Bir Dans Yolculuğu: PALMA
Baksı Kültür Sanat Vakfı "Anadolu Ödülleri 2024" Sahiplerini Buldu!
CerModern'de Ali Teoman Germaner’in “ALOŞ, dün, bugün, yarın” Sergisi
Seçkin Pirim İtalya’daki İlk Sergisiyle Triennale Milano’da!
Art Basel Miami Beach 2024 ve Untitled Art’ın Öne Çıkan Standları
Yorum yapmak için tıklayın