Röportajımızın konuğu; Angel Rainbow (Kendilik Araştırmacısı) olarak bilinen, uzun yıllardır 'Pandemi Dönemi'ni işaret eder nitelikte eserler üreterek sergiler yapan sanatçı Jale İris Gökçe.
Jale İris Gökçe’yi bize anlatır mısınız?
J.İ.G: Doğrusu, benim için dünyanın en zor sorularından biri bu. Yine de sizin için cevaplamaya çalışayım : Biraz kısa olacak ama; kendimi, ‘Angel Rainbow (Gökkuşağı Meleği)’ yani kendilik araştırmacısı olarak tanımlayabilirim. Sanatla tanıştığımdan beri kendimi anlamaya ve anlatmaya çalıştığımı sanıyorum. Metaforlara başvurmadan kendimizi ifade etmemiz ne kadar da zor! Ama, sanatta yeterlik / doktora tezimi sanat ve özel olarak resimde ‘self’ (kendilik) sorunu üzerine yaptığımı belirtirsem daha açıklayıcı olacak sanırım.
Bildiğiniz gibi, kendilik ya da kişisel kimlik sorununa geleneksel yaklaşım daha çok kişiyi farklı zamanlarda aynı kılanın “ne” olduğu sorusu (idem) ile ilgilidir. İkinci yaklaşım ise, zaman içerisindeki değişikliklere karşın aynı kalanın “kim” olduğu (ipse) sorusunu merkeze alır. Kanımca, kendilik bu iki sorudan birinin cevabına indirgenemez. Çünkü, kişi aynı zamanda hem bir ‘idem’ hem de bir ‘ipse’dir. Bu yüzden, ‘idem’ ve ‘ipse’ arasında zamansal ve kavramsal bir bütünlük yaratılması gerekir. Bunun biricik yolu da sanattır. Bu yaklaşımımı sanatta yeterlik tezim ve “Kendilik Nesnesi Olarak Sanat Yapıtı” adlı makalemde anlatmaya çalıştım.
ARTtv arşivinde bulunan 2019 yılında Ramada İstanbul’da gerçekleşen ‘Kaos’ adlı serginiz içinde bulunduğumuz pandemi dönemini öngörür nitelikte bir sergiydi. Şu an Pinelo Gallery’de yer alan online serginiz bu konunun ve serginin devamı diyebilir miyiz?
J.İ.G: Bravo! Gözleminiz çok yerinde : Bu sergilerim ve daha önce yapmış olduğum ‘İRİS : Sergilerin Bugünü Uzaktır’ (Ankara 2013) ve ‘Angel Rainbow’ (Selanik 2017) adlı çalışmalarım birbirini bütünleyici nitelikte : Bu çalışmaların tümünde söylemin kendisini söylemi dile getirenle, eylemi ise eyleyeniyle bir arada yakalamaya çalışmış ve dünyanın kaotikliğine vurgu yaparak, sergi salonu ve müzelere hapsedilmiş sanatı ‘yanlış bilinç’ ile mücadele için bu sınırların dışına çıkmaya davet etmiştim. Son sergimde de, 2019 yılındaki ‘Kaos’a gönderme yaparak aynı serzenişi dile getiriyorum : "Pandemi! Sorun acaba ‘Self’de mi?”
Serginizin konusu ve içeriğinden bahseder misiniz?
J.İ.G: Gökkuşağı Meleği olarak bu kez pandemiyi masaya yatırıyor ve soruyorum; sorun acaba bizde mi? Burada anlatmak istediğim insanlığın bu şaşkın kendiliği. Distopik anlatılarda görebileceğimiz türden…Bu insanoğlunun suratına atılmış bir tokat.
‘’Sorun Acaba ‘SELF’ de mi?’’ diye soruyorsunuz? Sizce sorun nedir?
J.İ.G: İnsanın parçalanmış boş kendiliği…Her zamankinden daha çok bütünlüğe ve iyileşmeye ihtiyaç var. Biliyoruz ve bildiğimiz için insan olarak sorumluluk taşıyoruz. Ne yazık ki insanlığa karşı ahlaki yükümlülüğümüzün farkında bile değiliz. Doğa taşıma kapasitesini çoktan aştı; rezervlerimizi tükettik. Küresel sistem sürdürülebilir olmaktan çıktı. Düşünen akl-ı selim insanlar her fırsatta bunu dile getirdi. Her daim linç ve karalamaya tabi tutuldular. Ben dahil…
Naçizane, ’Angel Rainbow’ olarak uyarıyorum. Biliyorsunuz pandeminin sembolü de gökkuşağı… Ve Covid-19 bir flanör olarak aramızda dolaşmakta. Eğer insanlık aklını başına toplamazsa, yeryüzü ve gökyüzünde bunun başka karşılıkları bizi bekliyor. Oysa ‘Sanat’ ile yeni bir dünya, yeni bir başlangıç, yeni ve güzel bir yaşam oluşturabiliriz. Bu hala mümkün, eğer önlem alırsak!
Bahsettiğiniz ve sergi yazınızda yer alan konuların eserlerinize etkisi nasıl oldu?
J.İ.G: Bu konular yeni anlamlar ve yeni bir dünya kurma için motivasyon oldu benim için diyebilirim …
Bu dönem ve sonrası sizce sanatı, sanatçıyı ve sizin sanatınızı nasıl etkileyecek?
J.İ.G: Burada belirleyici unsur sanatçı. Acımasızca eleştiriyorum kendimi ve tüm sanatçı çağdaşlarımı. Bu alanda, oyun kurucunun mutlak olarak sanatçı olması gerekiyor. Günü kurtarmaya yönelik, küçük çıkar ilişkilerine yönelik tavırdan uzak, güçlü, sıkı bir dayanışmayı elimizi vicdanımıza koyarak en kısa zamanda gerçekleştirmek durumundayız. Sanat ciddi, çok ciddi bir iş. Artık hiç kimse, ben yaptım oldu! şımarıklığına sahip olmayacak! Sanatçı onurunu, duruşunu ayaklar altına alan tavırlar sergilemeyecek! Ne devlet ne de firmalardan mendil açıp dilenmeyecek! Bu işi hiç bir zaman sadece para kazanmaya indirgeyecek kadar ucuzlatmayacak! Yani, etik değerleri merkeze alacak… Kısacası, sanatçının da insanlığın da pandemiyi anlamak için epistemolojik bir sıçrama yapması gerekecek.
Şu an serginiz online olarak görülebiliyor. Sanatın dijitalleşmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
J.İ.G: Dijitalleşme konusunda çok geç kalındığını düşünüyorum. Özellikle kültür ve sanatın geniş kitlelere ulaştırılması anlamında oldukça önemli buluyorum dijital mecraları. Çünkü sanat herkes için kolay erişilebilir olmalı..
Sanatçının 2019 yılında Ramada İstanbul Asia'da gerçekleşen 'Kaos' adlı sergisini izlemek için TIKLAYIN
Yazı ve Fotoğraflar: ArtNews
Akbank Sanat’ta Büyüleyici Bir Dans Yolculuğu: PALMA
Baksı Kültür Sanat Vakfı "Anadolu Ödülleri 2024" Sahiplerini Buldu!
CerModern'de Ali Teoman Germaner’in “ALOŞ, dün, bugün, yarın” Sergisi
Seçkin Pirim İtalya’daki İlk Sergisiyle Triennale Milano’da!
Art Basel Miami Beach 2024 ve Untitled Art’ın Öne Çıkan Standları
Yorum yapmak için tıklayın