Koleksiyonerlerin Dünyası: Mevzun Çiftçi | Yazan Yasemen Çavuşoğlu

Yasemen Çavuşoğlu

3 yıl önce

Bodrum Gürece’de muhteşem doğanın içinde saklı bir cennet...

Mevzun Çiftçi’nin sanat diyarına adım attığınız zaman, sizi önce kümes hayvanlarının selamlaması ve iki tane eğitimli Alman kurdunun endamı karşılar. Bahçeden eve uzanan o yolda, alabildiğine yeşillik ve alabildiğine güzelliklerin arasında, her biri hikayeleriyle gelen Mevzun Hanım’ın masalının içine yerleştirilmiş eserler çıkar huzurunuza.  

Kemal Tufan 

Bir tarafta Ayla Turan’ın mermerden yapılmış bebeği, alabildiğine uzanır bayır aşağı. Karşısında Kemal Tufan’ın kocaman bisikleti, insanı götürür saklanmış çocukluk mazilerine. Mahmut Aydın’ın üç adamı; biraz yalın, biraz da müstehcen duruşuyla, al al eder insanın yanaklarını.

Patikadan yukarı doğru tırmanırken, renkleriyle göz alır Uğur Çakı’nın heykeli. Esma Paçal Turam’ın sanat eseri, karşılıklı oturmuşlar aralarında muhabbetin en güzeli. Evin içine girdiğinizde, sıcak kahveyle edilen sohbetin arasında sanki duvardan göz kırpar; Melis Buyruk, Yonca Karakaş, Seda Gazioğlu, Hasan Pehlivan ve niceleri…

Uğur Çakı

Sanat sınırsızdır, sanat özgürlüktür. Yaşanmışlıkları ve yaşayacaklarımıza ışık tutan bir duygunun, tasarımın ve güzelliğin dışavurumudur.

Karşınızda koleksiyoner Mevzun Çiftçi ve sanat sohbeti…

-Aldığıniz ilk eseri hatırlıyor musunuz?

Tabii ki… dün gibi hatırlıyorum. 20-25 yaşlarındaydım, Mahmut Celayir’in bir tablosuydu ve ona sahip olduğum için mutluluktan ayaklarım yerden kesilmişti.

-Her şey nasıl başladı? Yani koleksiyon yaptığınızı zamanla mı fark ettiniz yoksa hep bilinçli bir şekilde mi ilerlediniz?. 

Sanata olan ilgim çocuk denecek yaşlarda başladı diyebilirim. Annem resim öğretmeni olduğu için evde sıklıkla yağlı boya tablolar yapardı. Onun yaptığı resimler ya da evimizin duvarlarını süsleyen tablolar hep  klasik resimlerdi. Fakat Kütüphanemizde ki geniş arşivi karıştırınca aslında ilgimin daha çok modern sanata olduğunu keşfettim. Sergilere gitmekten, sanatın içinde olmaktan müthiş keyif alıyordum.  Sonraları olan oldu ve birer ikişer beğendiğim eserlere sahip olmaya başladım.  O zamandan bu zamana hiç bir şey değişmedi, nasıl o zamanlarda sadece beğendiğim, beni mutlu eden eserleri alıyordum şimdi de öyle yapıyorum.

Yasemenciğim, sorunun cevabını özetlemek gerekirse; sanat koleksiyonerliğinin, estetik-zevk ve gönül bağlantılı bir yol olduğuna inancımdan dolayı hiçbir zaman akılcı-profesyonel bir yatırımcı koleksiyoner olmadım. Böyle bir istediğimde hiç oluşmadı.

Mahmut Aydın

 -Koleksiyonunuzun içeriğinden biraz bahseder misiniz? 

Koleksiyonum; Genç-Çağdaş Türk sanatçılarına ait olan resim, fotoğraf ve heykellerden oluşuyor. Tabii çekiciliğine dayanamayıp sahip olduğum yabancı eserlerinde koleksiyonum da yeri ayrı. 

Yonca Karakaş

-Koleksiyonunuz heykel ağırlıklı. Topladığınız başka objeler var mı?.

Evet, heykel üç boyutlu olmasından ötürü galiba bana daha da çok keyif veriyor. Sanattan ziyade zanaat’a olan bir düşkünlüğüm de var. Osmanlı dönemine ait Beykoz cam parfüm şiseleri, mürekkep şiseleri, şapka ve takunya toplama gibi bir merakım daha var.

-Bahçenizde adeta küçük bir müze yaratmışsınız… sizi sanat yolunda neler besliyor? 

Müze değil de, mütevazi bir heykel bahçesi diyebiliriz. Beni sanat yolunda en çok besleyen şey; doğanın ta kendisi. Evrenin içinde barındırdığı güzellikleri görmeyi seviyorum ve bunu yaptığım seyahetlerimde, farklı kültürlere ulaşabilmenin verdiği özgürlükle yeşertiyorum.

Melis Buyruk

-Bir eser alırken ne kadar içgüdüsel davranıyorsunuz? 

Tamamen ve %100 içgüdüsel

-Sanata ne kadar zaman ayırıyorsunuz? 

Nerede, ne zaman ve hangi şehirde olursam olayım öncelikle o şehire ait sergi rehberini takip eder, ilgimi çeken bütün sergilere gitme gayretinde olurum. 

Güncel günlerime gelecek olursak, her gün zamanımın bir kısmını muhakkak sanatla ilgili siteleri ve yazılara göz atarak geçirir, ilgimi çekenler arasında saatlerce kaybolabilirim.

-Hangi ülkeleri takip ediyorsunuz?

Türkiye hariç, İngilterede her sene gerçekleşen London Frieze Art Fair’ı takip ediyorum. Ama özellikle hangisinin sıkı takipçisi olduğumu  soracak olursan; Paris Müze ve sergilerinin büyük hayranıyım diyebilirim.

Yaşadığımız bu pandemi döneminden ötürü uzun bir ara vermiş olsam da online olarak takipte kalmaya çalışıyorum. Bu zorlu süreçte bana en iyi gelen şey tabii ki sanat oluyor.  

-Sevmediğiniz bir işi salt yatırım diye alır mısınız?

Kısa ve öz bir cevap vereyim. Asla!

Ayla Turan

-Peki çok değerli Mevzun hanım, gelelim eşiniz Satvet Çiftçi’nin araba koleksiyonuna. Koleksiyonlarınız da birbirinizin  fikrinden yararlanıyor musunuz?

Elbette, her konuda olduğu gibi bu konuda da birbirimizin fikirlerini alır ve değerlendiririz. Ama sonunda, her ikimizde kendi alanımızda özgür kalır ve kendimizi serbest bırakırız.

-Özel hayata değinmişken, sosyal medya hesabınızda çektiğiniz fotoğraflarla adeta merak uyandırıyorsunuz. Fotoğrafa olan ilginiz nasıl başladı?

Öyle mi? Ne mutlu bana…

Açıkçası fotoğrafa özel bir ilgim yoktu. Fakat, instagramın öncelikli kullanma amacının estetik ve güzel fotoğraf paylaşımı olduğunu düşünüyorum. Ben de o amaç doğrultusunda başladığım bu sevdamı tam 10 yıldır aralıksız her gün neredeysem o bölgeye ait bir fotoğrafla anı’n güzelliğini, objektifimin gözüyle paylaşıyorum. Bir çeşit günlük gibi oldu sosyal medya benim için, hatta tabiri caiz ise eğlenceli bir hastalık diyebilirim.

Seda Gazioğlu

 -Son olarak Sevgili Mevzun Çiftçi; Yeni koleksiyonerlere kendilerini geliştirmeleri için en büyük tavsiyeniz ne olur?

Ben, sanat koleksiyonerliği yolundaki en büyük gelişimini mümkün olduğunca çok sergi ve sanat fuarı gezmekle olduğu kanatindeyim. Öncelikle gözünüzü terbiye edecek ve asla bir koleksiyona sahip olmak için acele etmeyeceksiniz. Benim inancım bu yönde. Tabii okumak ve araştırmak bu yolda çok büyük bir destekçi olacaktır. Ama asıl olan gözün eğitilmesidir.  Bunun içinde mümkün olduğunca çok eser görülmelidir.

Sonrasında, güvenilir sanat galerilerini tespit etmek ve onlarında danışmanlığıyla, doğru adımları birlikte atmak bu yolda emin izler bırakır diye düşünüyorum.

Esma Paçal Turam

Bir tür sanat mabedinin içindeymişsiniz hissini veren, özel bir huşu duygusuyla bu güzel sanat sohbetimizi sonlandırırken. Mevzun Hanım'a, sanata-sanatçıya ve bu yola yeni adım atmış genç sanatçılara olan desteğine, hayranlığımızı ve teşekkürümüzü iletip turumuzu bitiyoruz.

Hoşçakalın, sağlıkla kalın ve bir sonraki “Koleksiyonerlerin Dünyası” yazımı kaçırmayın. 

Yazı: Yasemen Çavuşoğlu

Yazı ve Fotoğraflar: Yasemen Çavuşoğlu

Paylaş:


Yorum yapmak için tıklayın

Diğer Yazıları

2 yıl önce

Karanlığa Selam: Karanlık Eserleriyle Sanata Işık Tutan Ressamlar | Yazan Yasemen Çavuşoğlu

2 yıl önce

Gizemleriyle Leonardo Da Vinci | Yazan Yasemen Çavuşoğlu

2 yıl önce

Sevdalı Kadın: Tomris Uyar | Yazan Yasemen Çavuşoğlu

2 yıl önce

Kusurların Mükemmeliği: Wabi-Sabi & Kintsugi | Yazan Yasemen Çavuşoğlu

2 yıl önce

Modigliani ve Ebedi Aşkı Jeanne | Yazan Yasemen Çavuşoğlu

En Çok Okunanlar