Londra Mart - Nisan Sergileri Yazan: Banu Çarmıklı
Rachel Howard
RACHEL HOWARD “NORTHERN ECHO” SERGİSİ
Mekanda bulunan büyük ölçekteki tablolar serginin en dikkat çekici eserleriydi. “Interior Canvases” olarak bilinen bu çalışmalarda, sanatçı dantel ile kapladığı tuvali boyadıktan sonra danteli kaldırıyor ve üzerine büyük bir titizlikle katmanlı boya uygulamaları yapıyor. Bulanık, flu ve lekeli gibi görünen eserlerde Rachel soyutlama ve figürasyon arasındaki ilişkiyi izleyiciye büyük bir ustalıkla aktarıyor. Titiz bir çalışma sonucu meydana gelen bu tablolar üzerindeki yer yer kaybolan, zaman zaman netleşen dokular ve her tablonun farklı bir köşesinde ortaya çıkan boya akışları sanatçının fırçasının ne denli kuvvetli olduğunu bize gösteren en güzel örnekler. Bu sergiyi insan psikolojisine ve fiziksel mücadelesine dikkat çeken vurgulamalarından dolayı beğendim.
Rachel Howard
George Condo
GEORGE CONDO “HEADSPACE” SERGİSİ
Kendi jenarasyonunun en etkili isimlerinden olan Amerikalı sanatçı Condo, farklı görsel dil kullanarak ürettiği yeni çalışmaları Simon Lee Galeri’ de gösteriliyor. Sanatçı komedi-trajedi, güzel-çirkin ve kritik-empati gibi kavramları kendi provokatif üslubu ile birleştirerek tablolar üretiyor. 1980’lerde sahte “Old Master” tabloları yaparak ünlendi. Çalışmalarında kübizm, gerçeküstü, soyut dışavurum ve pop art etkilerini görmek mümkün. Görmeye alışmadığımız, gelenekselin dışında yarattığı portrelerde sanatçının hayal gücünün ne kadar kuvvetli olduğunu eserlerinde görebiliyoruz. Canlı renklerin kullanıldığı, deforme olmuş yüzlerde insan psikolojisine ait ipuçlarına rastlarken Picasso’dan da esinlenmeleri görmek mümkün. Portreler sanki tuvalden taşacakmış hissi uyandırıyor. Üçgen, dairesel yada silindirik renkli bloklar bir bulmaca şeklinde kurgulanmış. Öyle ki portrelere yön veren, bu “Puzzle”lar sanki. Yüzün farklı yerlerine konumlandırılan gözler, kulaklar ve ağızlar tabloların tamamına farklı bir anlam yüklemiş gibi.
Liu-Wei
LIU-WEI “DENSITY” SERGİSİ
Çinli sanatçı kendi ülkesinin hızlı gelişimine dikkat çekerek bir transformasyondan geçtiğini vurgulayan çalışmaları ile tanınıyor. Farklı medyalar kullanarak ürettiği eserler White Cube Galeri (Londra)’da sergileniyor. “Density” başlıklı şovda sosyo-politik ve kentsel alanlara referans veren çalışmaları görmek mümkün. Sanatçının inşaat alanlarında bulduğu metal, çelik, ahşap ve eski, yeni kapılar kullanarak ürettiği mimari unsurları barındıran büyük ölçekteki üç boyutlu duvar heykelleri adeta galeri salonlarını daraltmış. Geometrik formların algılandığı eserlerde minimalist geleneğin en basit formunu ve yalınlığını görmek mümkün. Liu-Wei metaforik olarak çağdaş kent yaşamındaki baskı ve akıl almaz sorunlara dikkat çekerek izleyende farkındalık yaratmak istemiş. Alt katta üçgen, daire ve silindir şeklindeki geometrik formlu yerleştirmelerin aralarında gezinirken kentsel yaşamın beraberinde getirdiği kalabalığa ve metropol hayatının karmaşasına dikkat çeken çalışmalar olduğunu gözlemliyorum.
Liu-Wei
Franz Ackermann
FRANZ ACKERMANN WHITE CUBE SERGİSİ
Kentsel dönüşüm içinde hızla değişen mekanlara, şehirlere dikkat çeken sanatçının sulu boya, “kartografik“ çalışmaları sanki akıl haritası çizer gibi. Galeri duvarlarına yerleştirilmiş üç boyutlu panellerin içinde yer alan beyaz-siyah fotoğraflar çevremize dikkat çekmek isteyen anlamlı çalışmalar. İzleyenin belleğinde bir gidip gelen bu imajlar Ackermann’ın çalışmalarını anlamamız açısından çok önemli.
Franz Ackermann
Aynı mekanda yer alan diğer önemli bir isim ise Darren Almond. “To Leave a Light Impression” adlı sergisinde yer alan büyük ölçekteki fotoğraflar “Fullmoon” serisinden. On üç sene farklı kıtalara giderek mehtapta çektiği bu çok özel fotoğraflarda ince detaylara yer verilmiş. Sanatçının çalışmalarında jeolojiye, tarihe ve mite ilgisini görmek mümkün. Romantik manzara resimlerinde natürel olmayan bir ışık hakim. Sanki insan ayağı değmemiş, dokunulmamış bu kara parçaları doğa ve insan arasındaki ilişkiyi anlatırken, sonsuzluk ya da sonu olan kavramlara da göndermede bulunuyor.
Darren Almond
James Turrell
JAMES TURRELL “PACE LONDON” SERGİSİ
Işık ve makanı en iyi şekilde kullanan Amerikalı sanatçının ilham kaynağı astronomi, fizik, mimari ve tanrı bilimi. ”Wide Glass” serisinden olan çalışmaları led light kullanılarak üretilmiş. Ayrı salonlarda yer alan farklı renklerdeki ışık huzmeleri insanın ruhunda adeta bir meditasyon etkisi yaratıyor. Işık tüneline girmiş gibi hissettiren ya da, başka bir zaman dilimine götüren bu anlamlı ve yalın işler izleyende ilahi bir duygu hissi bırakıyor. Salonlarda dolaşırken yer çekimine inat sanki boşlukta, havada asılı kalmış gibi bir hisse kapıldım. Arizona da’ki açık hava volkan kraterindeki çalışması ile tanınan Turrell’in eserleri algılama ile alakalı. Sergiden ayrılırken aklıma gelen ilk düşünce; Sergi boyunca hakim olan sükûnet ve dinginlik aslında ilizyon. Dışarı çıktığımda gerçek dünya ile yüz yüze geldim.
Dale Chihiuly
DALE CHIHULY “BEYOND THE OBJECT” SERGİSİ
Tanıdığım birçok cam sanatı yapan ustalardan en beğendiğim Dale Chihiuly’nin sergisini Halcyon Galeri’de (Londra)de görme imkanını yakaladım. Amerikalı sanatçı klasik cam materyalin algısını değiştiren heykelsi işler üretiyor.
Dale Chihiuly
Her bir eseri sanat parçasına dönüştüren Dale bildiğimiz geleneksel, klasik cam kavramına çağdaş bir yorum katıyor. Cama hayat veren sanatçının birçok eseri dünyanın önde gelen müzelerinde yer almakta.
Yazı: Banu Çarmıklı
Yazı ve Fotoğraflar: Banu Çarmıklı
Yorum yapmak için tıklayın