Monet’nin Giverny’deki Muhteşem Müze Evi Yazan:Leyla Ünsal
Empresyonizmin ustalarından Fransız sanatçı Claude Monet, 1883 yılında taşındığı Paris’in bir saat uzaklığında bulunan eşsiz bir doğal güzelliğe sahip olan Giverny kasabasında hayatının en önemli eserlerini gerçekleştirmiştir.
Sıklıkla şehrin kalabalığından uzaklaşıp doğayla buluşmak için uzun tatillere çıkan ressam, ömrünün geri kalanını, en yakın arkadaşlarını da davet ettiği bugün Monet’nin bahçeleri adıyla anılan Giverny’deki evinin bahçelerinde geçirmiştir. Aynı anda bir baba, bir ressam, ev sahibi ve bahçevan olan Monet, bahçelerindeki çiçeklerle birebir ilgilenerek ona ilham veren tüm bu renkleri tablolarına taşımıştır. Atölye olarak da kullandığı evinde yaratıcılığının son noktasına erişen ressam, evinin duvarlarını japon baskılarından oluşan koleksiyonuna yer vermiştir.
Müze haline dönüştürülmüş evi gezmeye küçük bir girişten atölye-salona geçerek başlıyorsunuz. Zamanında atölye olarak da kullandığı bu salonda Monet’nin tablolarıyla süslenmiş duvarlarla karşılaşıyorsunuz. Büyük bir titizlikle korunmuş mobilyaları, kitapları hatta fırçaları sergilenen bu çalışma odasında bir de Monet’nin o dönemde bu odada çekilmiş resmi bulunuyor.
Evin ikinci katına çıktığınızda Monet’nin yatak odası çıkıyor karşınıza. Odanın pencerelerı muhteşem bir manzaraya açılıyor, Monet’nin çiçek bahçeleri.
Evin alt katında yine bir çok Monet tablosuyla süslenmiş bir yemek odası ve masallarda anlatılanlar gibi masmavi bir mutfak bulunuyor. Mutfağın kapısı yine o meşhur bahçeye açılıyor.
Bahçede ilerlemeye devam ettiğinizde Monet’nin sanatının asıl esin kaynağı olan bölmeye geçiyorsunuz: Su bahçeleri. Bambuların yer aldığı, akağaç, Japon ağacı, ağlayan söğütö zambak gibi çeşit çeşit bitki türlerinin çevrelediği küçük bir gölet çıkıyor karşınıza.
Cennetten bir parça gibi görünen bu su bahçesinde bir de Monet’nin meşhur nilüferleriyle karşılaşıyorsunuz. Havuzcuğun içine nilüfer çiçekleri diken Monet : ‘Suyu severim ama çiçekleri de. Bu yüzden gölün içerisine bir sürü nilüfer çiçeği yerleştirdim. Bu şekilde kendime küçük bir mutluluk yarattım.’ Diye bahsediyor bu doğa harikasından.
1897 senesinde nilüferleri çizmeye başlayan ressam, gökyüzünün suyun üzerindeki yansımasını tablosuna taşırken, havuzun adeta bir sıvı ayna görevi gördüğüne değinmiştir.
Yansımalardan çok etkilenen Monet, birbrinine karışan çizgileri ve renkleri resmederken neredeyse soyut resim çizgisine ulaşmıştır. Renklerin titremesi ve şekillerin birbirine girmesiyle suyun yüzeyinde muhteşem bir ahenk oluşurken, heyecan verici bir his yaratıyor.
Paris Musee de l’Orangerie’deki Claude Monet koleksiyonunu gezerek, meşhur nilüferleri resmettiği tablolarının kalanını burada görebilirsiniz.
Yazı ve Fotoğraflar: Leyla Ünsal
Daha fazla bilgi için aşağıdaki linki TIK layabilirsiniz.
http://artracking.wordpress.com/2013/05/09/monet/
Yazı ve Fotoğraflar: Leyla Ünsal
Yorum yapmak için tıklayın