1968 yılında Londra'daki National Gallery'de, Johannes Vermeer'in eserlerinden biri olan "Virginal Başında Oturan Genç Kadın" (1670-72), tarihe geçen bir vandalizm olayına maruz kaldı. Vandalın amacı, tablonun en can alıcı kısmı olan genç kadının başını kesip çalmaktı. Bu olay, o dönemde basında çok az yer buldu ve hasarlı tablonun fotoğrafı ilk kez yakın zamanda kamuoyuyla paylaşıldı.
Johannes Vermeer (1632–1675), Lady Seated at a Virginal (Virginal Başında Oturan Genç Kadın), 1670–1672, Tuval üzerine yağlıboya, 51,5 × 45,5 cm, National Gallery, Londra, NG2568
Vandalizmin Şok Edici Boyutları
Saldırı, 22 Mart 1968'de, henüz kamera sistemlerinin yaygın olmadığı bir dönemde gerçekleşti. Vandal, jilet benzeri keskin bir aletle figürün başını tuvalden ayırmaya çalıştı. Dönemin müze müdürü Martin Davies, saldırıyı "figürün kafasını çalma girişimi" olarak tanımladı. Eğer başarılı olunsaydı, yaklaşık 10 cm çapındaki bu dairesel tuval parçası çalınacak ve eser, kalıcı olarak onarılamayacak hale gelecekti. Davies, böyle bir durumda tablonun sergilenmeye devam edemeyeceğini ve Vermeer'in zaten az sayıdaki eserinin daha da azalacağını belirtti.
Ne ilginçtir ki, vandalın tuvali tamamen kesememesi, tablonun yalnızca üç yıl önce astarlanmış olmasına ve bu ekstra kalınlığa bağlanıyor. Saldırının büyüklüğüne rağmen, olaydan sadece üç hafta sonra, restorasyonu tamamlanan tablo tekrar sergilenmeye başlandı. Başarılı restorasyon sayesinde hasar, bugün çıplak gözle neredeyse hiç fark edilemiyor.
Olayın ardından National Gallery, hasarın fotoğrafını yayımlamama kararı aldı. Mütevelli heyeti üyeleri, fotoğrafın vandalı cesaretlendirebileceği ve olaya yeniden dikkat çekebileceği gerekçesiyle bu kararı sürdürdü. Bu nedenle, hasarın boyutu hakkında kamuoyuna tam bilgi verilmedi. O dönemde yayımlanan kısa basın açıklamalarında, hasarın "minimum düzeyde" olduğu belirtildi ve restorasyonun "ciddi bir sorun yaratmayacağı" söylendi.
Ne yazık ki, saldırganın kimliği hiçbir zaman belirlenemedi. Olayın meydana geldiği odadaki görevli, 25 tablodan sadece 10'unu görebildiği bir noktada oturuyordu. Ziyretçilerden biri hasarı güvenlik görevlisine bildirene kadar saldırı fark edilememişti. Bu durum, müze yönetimini güvenlik önlemlerini gözden geçirmeye itti.
Poster Kampanyası ve Şüpheli Bağlantı
Marin Bailey'nin The Art Newspapper, Birleşik Krallık Edisyonu'ndaki haberine göre bazı mütevelli heyeti üyeleri, bu saldırının tesadüf olmadığına inanıyordu. Heyette yer alan sanatçı Andrew Forge ve tarihçi Veronica Wedgwood, saldırıyı, o dönemde tablonun 200 farklı metro ve tren istasyonunda kullanılan bir poster kampanyasının tetiklediğini düşündü. Bu teori, olayın motivasyonunun, eserin popülerleşmesiyle ilgili olabileceğini düşündürüyordu.
Vandalın kimliği ve motivasyonu hala bir sır perdesiyle örtülü olsa da, bu olay sanat dünyasında güvenlik önlemlerinin önemini bir kez daha gündeme getirdi. Vermeer'in başyapıtı, restoratörlerin başarılı müdahalesi sayesinde kurtulsa da, bu tehlikeli olayın izleri, sanat tarihinin gizemli sayfalarında yerini koruyor.
Yazı ve Fotoğraflar: ArtNews
Melek Zeynep Bulut'tan "Açık Anıtlar" Design Museum’da
Göbeklitepe'de Perdeler Aralanıyor
Miami Art Week 2025: Miami'de Küresel Sanat Zirvesi
IAAF İstanbul'un 6. Edisyonu Sanatseverlerle Buluşuyor
Ayın Kitabı: Rick Rubin'den "Yaratıcı Eylem: Bir Var Olma Biçimi"
Yorumlar (1)
Syaz
Çok üzücü..:(Yorum yapmak için tıklayın