Kinetik Sanatın Öncülerinden Server Demirtaş ile Çok Özel

126 B izlenme
22.05.2024

Kinetik Sanatın Öncülerinden Server Demirtaş ile Çok Özel 

Kinetik heykel sanatının öncü isimlerinden heykeltıraş Server Demirtaş ile yayın yönetmenimiz Özge Kahraman sanatçının atölyesinde çok özel bir röportaj gerçekleştirdi. 

Server Demirtaş’ın yeni eserleri, 24 – 28 Nisan 2024 tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek CI Bloom kapsamında, Brieflyart standında ziyaret edilebilecek. 

Günümüzün hızla değişen ve teknolojiyle iç içe geçen dünyasında, bireyin çalkantılı iç dünyasını hareketli eserleriyle somutlaştıran ve sorgulamaya iten sanatçı Server Demirtaş, CI Bloom kapsamında Brieflyart standında sergilenecek yeni eserlerinde de statik heykel formunu aşarak çağdaş ve dinamik bir ifade biçimini benimsiyor. Sanatçı, silikon, plastik, paslanmaz çelik ve mekanik aksamlar gibi malzemeleri kendine özgü tekniklerle birleştirerek eserlerinde bütünsel bir devinim yakalıyor. Her gün biraz daha mekanikleşen dünyada, öznenin hayatta kalma ve uyum sağlama serüvenini eserlerindeki gerçekçilik ve hareketlilikle gözler önüne seriyor.

Server Demirtaş Hakkında

1957 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Server Demirtaş, 1977 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girer. İsmi daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi’ne dönüştürülecek Akademi’de Devrim Erbil atölyesinde eğitim alan sanatçı, 1984 yılında mezun olduktan sonra Türk soyut sanatının önde gelen isimlerinden Adnan Çoker ile ortak çalışmalarda bulunur. Resim bölümünden mezun olmasına rağmen; gerek eğitim süreci gerekse daha sonrasında gerçekleştirdiği çalışmalarda üçüncü boyutun olasılıklarını arayan ve kendini her zaman bir heykeltıraş olarak konumlayan Demirtaş’ın ilk dönemlerinde gerçekleştirdiği, gazeteleri PVC’yle kaplayıp katmanlardan oluşturduğu üç boyutlu yerleştirmeleri dönemi için öncü ve ses getiren çalışmalardır. 1987 yılında Mimar Sinan Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen ve dönemin en yenilikçi çağdaş sanat sergisi olan “Yeni Eğilimler Sergisi”nde Başarı Ödülü alan sanatçı, 1989 yılında bir diğer önemli sergi olan “Günümüz Sanatçıları İstanbul Sergisi”nde Resim Heykel Müzesi Jüri Ödülü’nü kazanır.

Demirtaş’ın sürekli değişimi arayan yenilikçi sanat anlayışı 1997 yılında farklı makine parçalarını bir araya getirerek oluşturduğu hareketli heykeller dönemini başlatır. Hiçbir mühendislik eğitimi almayan sanatçının oldukça uzun süreçler gerektiren mekanik heykelleri, Türkiye’de kinetik heykel sanatının önemli örneklerindendir. Demirtaş’ın heykellerinin oluşum aşamasında kullandığı otomobil cam sileceğinden, bisiklet frenine değin uzanan hazır malzemelerin, sanatçının buluşu olan yöntemlerle bir araya getirilerek çarklar aracılığıyla hareketi sağlaması, 12. yüzyılda El Cezeri’nin robotlarından, 15 ve 16. yüzyılda Leonardo da Vinci’nin makinelerine ve 20. yüzyılda Jean Tinguely’nin kinetik heykellerine kadar uzanan bir yolculukta bilim ile sanat, teknoloji ile insan gibi ilişkiler üzerine yeniden düşünmemizi sağlar. Günlük hayatın hızı içinde yakalanamayan ve gittikçe mekanikleşen bir takım insani duygular, Demirtaş’ın mekanik heykellerinde adeta ağır çekime alınarak etkileyici bir gerçeklikle izleyiciye aktarılırken, heykeline can vermek isteyen Pygmalion efsanesinden beri süregelen ‘sanatçı ve yaratıcılık’ arasındaki ilişkiyi de gözler önüne serer.


En Çok İzlenenler