Ahmet Güneştekin
Milion Taşı
6 Mayıs - 22 Kasım 2015
Marlborough Gallery
4. yüzyıla tarihlenen, Bizans İmparatorluğu şehirlerine ulaşan tüm yolların ölçümünde sembolik bir başlangıç noktası olarak kabul edilen ve dünyanın merkezine işaret ettiğine inanılan Milion Taşı, kültürel bir kavram olarak kabul edilen fallusun, eril gücün sembolüdür.
Lilith’in efsaneleşen anlatısı eril güce karşı ilk direniştir.
İstanbul’un tarih boyunca farklı isimleri oldu. Her bir iktidar ve erk şehrin adını ve bir önceki kültürel dokusunu kendi kimliği doğrultusunda dönüştürdü ve eklemeler yaptı.
Semavi dinler birbirinin devamıdır, ortak kavram ve değerler üretirler.
Bu kavramsal öğeler, Ahmet Güneştekin’in, Pietà’da 600 metre karelik tarihi bir mekânı, yeniden yorumlayarak büyüleyici bir Milion Taşı’na dönüştürmek üzere kullandığı güçlü kavramsal öğelerdir.
Matthew Drutt’ın küratörlüğünü üstlendiği, dünyanın en saygın beş galerisinden biri olan Marlborough Gallery tarafından Pieta’da 6 Mayıs’ta açılışı gerçekleştirilen sergide, Güneştekin’in son dönemde ürettiği ve ataerkil sembolizme karşı sergiledikleri duruş ve içerdikleri güçlü söylemlerle büyük ilgi çekecek olan sekiz yeni iş yer alıyor.
Venedik Bienali 56’ncı Uluslararası Sanat Sergisi ile eş zamanlı olarak düzenlenen serginin mimari konsept projesi Emre Arolat tarafından hazırlandı. Proje direktörlüğünü ise Murat Pilevneli üstlendi.
Güneştekin, geleneksel tekniklere bağlı kalmaksızın ve akademik eğitim eksikliğinin kendisini kısıtlamasına izin vermeden, kendi sanatsal deneylerinden yola çıkarak işler üreten, birbirinden çok farklı materyaller kullanarak çalışan otodidakt bir sanatçıdır. Ağırlıklı olarak kilim, şamdan ve Osmanlı bakırlarından esinlenerek yarattığı geometrik motiflerin ağır bastığı eserleri, geleneksel unsurları yansıtan ancak klasik anlayışın dışında yer alan eserlerdir. İşlerinin tümünde antik dönem anlatılarında yer alan karakterler, semboller ve öyküler insanlığın temel sorunlarına ışık tutan imgesel hikâyeler ile iç içe geçmiştir.
Güneştekin’in eserleri, Anadolu, Mezopotamya ve Yunan medeniyetlerine ait sözlü anlatı, hikâye, söylence ve efsanelerin yeniden yorumlanması olarak tanımlanabilir. Sanatçı, güneş küresinin daima içinde yer aldığı canlı eserler yaratmaktadır. Soyut tasarımları dâhil olmak üzere eserlerinin tümünde figüratif bir yorum hâkimdir. Optik degrade ve kafesler, boyutlu ve düz tuvaller, güneş patlamaları serileri ve enstalasyonlar, sanatçının alışılmış tuval üzerine resim tekniklerinin ötesine geçen yaklaşımlarını göstermektedir.
Yaklaşık dört metre yüksekliğindeki siyah mermerden ürettiği heykeli Milion Taşı ile Güneştekin, gerçek Milion Taşı’nın kültürel temelinde yer alan sembolik bir unsur olan fallusu inkâr ederek cinsiyetsizleştirmeye vurgu yapıyor. Bu bağlamda Ahmet Güneştekin milyon yıllık ya da yüzbinlerce yıllık tarihe tanıklık etmiş taşlara her zaman dokunup ilişmek istediğini ve bundan sonra da dokunmaya devam edeceğini söylüyor.
Bu eserin tam karşısında yer alan ve Lilith efsanesinden esinlenilerek yaratılmış olan üç eser ise eril güce karşı duruşu ve başkaldırıyı ifade etmeyi amaçlamaktadır. Kadın ve erkek eşit bir zemin üzerinde aynı hakları paylaşmaktadırlar.
İstanbul’un tarihine de ayrıca dikkat çekilmektedir: farklı isim katmanlarını ortaya çıkarmayı amaçlayan ve kelimenin içindeki on üç harften oluşan Kostantiniyye adlı dev heykel, şehrin kültürel belleğinde yüzyıllar boyunca biriken isimleri tekrar bir araya getirmektedir; Byzantion, Byzantium, Nova Roma, Costantinople, Constantinopolis, Der Saadet, İslambol, Asitane, Dar-ul-Hilafet. Tarihin, tarihselci bir yaklaşım ile değil, güç dengeleri göz önünde bulundurularak algılanmasını teşvik etmektedir. Geçmişin şimdide üretilen bir olgu olduğuna vurgu yaparak, ortak bellekteki izleri zamansız bir şimdide tekrar bir araya getirmektedir. Amaç, iktidar ve güç ilişkilerinin doğasını sorgulamaya yönelik bir eşik oluşturmaktır.
Kutsal Yüzleşme serisi, ortak kavram ve değerler yaratmanın önemine vurgu yaparak, farklı dinlere karşı eşit bir bakış açısı geliştirmenin mümkün olabileceğine vurgu yapmaktadır.
Serginin küratörü Matthew Drutt, Güneştekin’in ziyaretçilere, imgelemi ve anlamı içinde yaşadığımız zamanın tarihinde ve siyasetinde yankı bulan kadim mitolojilere ve kültürel evrime yönelik zengin, girift bir algılayış sunduğunu, Milion Taşı’nın, serginin anlatısını oluşturan hikâye ve efsaneler gibi, düşünceleri kışkırtan, gizemli, karanlık ve renkli bir enstalasyon olduğunu açıklıyor.
La Pietà, Santa Maria della Pietà, 3701, Castello – Venedik