fea9fc85-a4dd-409c-a5d3-ca191ef6a237.jpeg

Bayram Demir - İlker Kayalı | “Bir Günün Hikâyesi, Bir Ömrün Hakikati” | Galeri 77

537 izlenme
9.06.2025

Bayram Demir - İlker Kayalı

 

“Bir Günün Hikâyesi, Bir Ömrün Hakikati” 

22 Mayıs – 28 Haziran 2025 

Galeri 77 

 

Şiir ve edebiyatla iç içe bir yaratım sürecini benimsemiş iki genç sanatçının renkli dünyalarını bir araya getiren Galeri 77, “Bir Günün Hikâyesi, Bir Ömrün Hakikati” başlıklı sergide, Bayram Demir ve İlker Kayalı’nın derin anlamlar yüklü eserlerini sanatseverlerle buluşturmanın heyecanını duyuyor. Farklı disiplinlerden beslenen bu iki sanatçı, bireysel hafıza ve kolektif mitoloji arasındaki kesişimlerde biçimlenen anlatılar kuruyor. Hikâye anlatma geleneğini görsel dile taşıyan sergi; sessizlikle başlayan duyguları, söze dönüşememiş iç sesleri ve evrensel simgeleri aynı anlatı mekânında buluşturuyor. Resmi, bir anlatım biçimi olarak yeniden düşünmeye, izleyicisini resmin ardındaki hikâyeleri keşfetmeye ve hatta onların tamamlayıcısı olmaya davet eden sergi, 22 Mayıs – 28 Haziran 2025 tarihleri arasında Galeri 77’nin Karaköy’deki mekânında ziyaret edilebilir. 

Her anlatı, bir boşlukla başlar. Söylenmemiş bir cümle, hatırlanmamış bir an, yarım bırakılmış bir duygu... İlker Kayalı ve Bayram Demir’in resimleri, işte bu eksiklerin etrafında dönen iki ayrı ama yankılı hikâye dili kurar. Biri içe, kişisel ve kırılgan olana bakarken; diğeri dışa, zamansız ve katmanlı bir hakikate uzanır. Ancak her ikisi de bir anlatıcı gibi, izleyicisini kendi cümlesini tamamlamaya davet eder. 

Bayram Demir’in tuvalleri bir tür semboller mabedidir. Arketipler, figürler, evrensel imgeler... Onun resminde kişisel olan; kolektif bilincin, tarihsel yüklerin ve mitolojik katmanların içinden çıkar. Gerçeklik, metafizik bir süzgeçten geçer; zaman döngüselleşir, mekân sembolikleşir. Her resim bir ayin gibidir, kelimesiz ama yoğun. Sanatçı, eski çağlardan bugüne gelen hikâyeleri yeniden kurar; ipliklerle örülmüş bir sunakta, gözyaşında bir inci gibi, buğday tanelerinde bir ritüel gibi... 

İlker Kayalı ise hikâyeyi zihnin labirentinden çıkarır. Onun resimleri, bir insanın iç dünyasında geçen suskun ama çarpıcı anları görselleştirir. Hafıza, duygular ve geçmişin izleriyle dolu bu anlatılar; maskelerle, silüetlerle, ev içi manzaralarla örülür. Kayalı’nın tuvali, bir günlüğün sayfası gibidir; ama düzenli bir anlatım değil, dağınık çekmecelerden fırlayan anı kırıntıları gibidir. Her resim, “bir günün hikâyesi”dir, anlık, dürüst, eksik ve gerçek. 

Demir’in sembollerle dolu evreniyle Kayalı’nın sessiz monologları bir araya geldiğinde, resim sadece bir görsel yüzey değil, bir anlatı alanına dönüşür. Bu iki farklı ses, aslında ortak bir geleneğin çağdaş iki anlatımıdır: hikâye anlatma geleneği. Biri masalsı, biri otobiyografik; biri evrensel mitoslarla konuşur, diğeri iç sesle fısıldar. Ancak her ikisi de resmi bir cümle gibi kurar, başı vardır ama sonu yoktur. 


En Çok İzlenenler