Parçalar&Haller | Hancan Sanat Koleksiyonu | Bor Sanat
108 B izlenme 11.01.2024Parçalar&Haller
Hancan Sanat Koleksiyonu
15 Kasım – 15 Aralık 2023
Bor Sanat
“Hancan Sanat Koleksiyonu” ndan seçki sunan “Parçalar&Haller”; bir koleksiyon aracılığıyla “koleksiyon yapma” eylemini tartışmaya açıyor. Neredeyse 1500 yıl önce kurulduğu düşünülen Ennigaldi-Nanna Müzesi buluntuları 1925 yılında arkeolog Leonard Woolley tarafından Babil sarayı kazıları esnasında keşfedilmişti. Farklı dönemlere tarihlendirilebilen bu koleksiyonun, etiketlenerek envanterlendiği tespit edildi. Bu buluş hem müzecilik tarihi hem koleksiyonculuk tutkusunun M.Ö. 530’lara dek uzandığını da gözler önüne serdi.
Geçmişten bugüne “koleksiyon” yapma eylemi neyi ifade eder? Adeta geçmiş ile güncel/ güncel ile gelecek arasında edinilen seçimler bir bellek envanteri/ tanıklığı değilse nedir
Bir montajcı edasıyla varlığını ve tutkularını inşa eden “koleksiyoner”; Walter Benjamin’in “Hikâye Anlatıcısı” makalesinde tanımlanan ile de uyumlanmaktadır. Benjamin’e göre “hikâye anlatıcısı”; deneyim paylaşma yeteneğine sahip, bir olay ya da durumu nesilden nesile aktaran bir gelenek zincirinin mimarı olan bir bilgedir. Benjamin; bu eylemin dilden dile yayılan gücünden söz ederken üst üste eklenen bir deneyim çemberi olduğunu da vurgular. Tıpkı “koleksiyon yapma” eyleminde olduğu gibi…
Konunun özü: koleksiyoner olma ihtimali o tek parça eserin alımı ile başlar. Tek tek parçalar zamanla ya kocaman parçalara dönüşerek farklı hikâyeler anlatır hale gelir ya da bu öykünün içerisinde minik parçalar halinde kalarak anlatılmayı/ bir hece oluşturmayı beklerler. Peki; edinilmiş bir koleksiyonda uzun cümleler kurabilen koleksiyon parçalarının koleksiyona kattığı değer nedir? Ya da belki bir harf niteliğinde yada ancak bir hece olabilmiş eserlerin, edinilmiş koleksiyonda tümevarımcı bir yaklaşım içerisinde iken söylediklerini duymak mümkün müdür? “Parçalar@ Haller”; “Hancan Sanat Koleksiyonu” nu izleyenlere tanıtırken bu sorulara da cevap arıyor. “Koleksiyoner” olma halini tartışmaya açıyor, düşündürüyor. Koleksiyonların koleksiyoneri tanımlama halleri, koleksiyoner halleri, koleksiyonları inşa eden eserlerin parçalı halleri ve tümevarımla görünür olan tarihi/güncel aralıklar, koridorlar…
“Hancan Sanat Koleksiyonu” nda önemli bir paydayı oluşturan Fikret Mualla eserleri, koleksiyonerin sanatçıya olan tutkusunu da öne çıkarıyor. Bu tutku; bu yolla büyük bir parçaya dönüşerek sanatçıya dair farklı öyküler anlatmaya başlıyor. Paralelinde koleksiyoner ile sanatçı arasındaki diyalog da gitgide daha da derinleşiyor.
32 eserden oluşan, birikimin en büyük parçası olma özelliği taşıyan “Fikret Mualla” eserleri, kendi içerisinde bu diyaloğun bir sonucu olarak temalara ayrılabilmekte ve sanatçının sanat üslubuna, yolculuğuna bu yolla referanslar veren bir derinliği görünür kılmakta.
Sergide; bilinçli bir koleksiyoner alım halini referanslayan Fikret Mualla eserleri “Haller” bölümünde yer almakta. Bu bölümde; Fikret Mualla’nın ve aslında koleksiyonerin eser alım hallerini izlerken eserler; Ruh Durumları&Çizgi/ Paris Işıltısı/ İnsan Halleri/ Nü Denemeler/ Natürmort Tutkusu/ Vazgeçilmezi: Mektuplar/ Ruh Durumları& Portre/ Ruh Durumları& Kent başlıkları altında incelenebilecek paydalara sahip. Bu bölümde tek bir sanatçının eser üretim halindeki parçaları da görebiliyoruz. Bu bölümde eserlere ayrıca; Özgür Hancan’ın öğrenerek alım yaptığını referanslayan, koleksiyonerin kitap koleksiyonunda yer alan Abidin Dino ve Taha Toros kitaplarından edinilmiş Fikret Mualla alıntıları eşlik etmekte.
Sergide; Ali Atmaca, Kemal Önsoy, Selma Gürbüz, Fahrelnissa Zeyd, Fikret Otyam, Burhan Doğançay, Mehmet Güleryüz, Nimet Berdan, Chant Avedissian, İzzet Arda Onursan, Mustafa Ayaz, Ergin İnan, Nuri İyem, Özdemir Altan eserlerinden oluşan “Parçalar” bölümü ise izleyenlere nicel unsurları ile birleşen ve bunu tartışmaya açan bir armoniyi görünür kılmayı amaçlıyor.
“Parçalar” bölümünde; “parça” olgusu kavramsal boyutta serginin paydasını oluşturmakta. Bir koleksiyonda yer alan her bir parça/eser; bütünü mümkün kılarken ana öge görevini de üstlenmekte. Tümevarım yoluyla düşünüldüğünde tek bir parça eseri alma hâli ve bu parçaları bütünlemek koleksiyon yapmanın bir sorunsalı olarak da düşünülebilir. İşte bu sorunsal sergide; “Parçalar” bölümünde sunulan ardışık paydalar ile karşılaşma halinde deneyimlenerek tartışmaya açılıyor. Tıpkı bir şiirin mısralarını tartışmaya açmak ve tüm şiiri çözümlemek gibi…