Caeli’de Alice’inizi Keşfetmenin Tam Zamanı Mı Dersiniz?

Fulden Karayel Okumuş

2 ay önce

Hepimizin içinde, hayatı merakla kucaklayan, hayal gücümüzü besleyen ve dünyayı keşfetmeye hazır küçük bir kız çocuğu var, farkında mısınız? Belki uzun zamandır saklı kaldı, belki de günlük telaşların arasında unuttuk onu. Ancak en önemli kararlarımızı alırken hep yolumuza ışık tutan, cesur adımlarımızın ardındaki güç o oldu. O, bize yeni dünyalar yaratmayı, sıradanın ötesine geçmeyi ve kaybolmanın aslında kendini bulmak olduğunu hatırlatmak için her an hazırda bekliyor. Hayatın sürprizleri, kurduğumuz bağlar ve yaşadığımız tesadüfler, aslında onun gözünden bakıldığında çok daha derin anlamlar taşımıyor mu? Belki farkında değilsiniz ama bahsettiğim, içimizdeki Alice’den başkası değil.

 Hotel Caeli

O, hayal gücünün sınırlarını zorlayarak sıradan dünyaya meydan okuyan cesur ruhumuzun ta kendisi. Öyle ki, bu ruhu yeniden canlandıran yerlerden biri de Hotel Caeli; adeta bir sanat mabedi! Çanakkale Eceabat’ta, göz alıcı Porta Caeli bağlarının ortasında, kendinizi bir masalın içindeymiş gibi hissedeceğiniz lüks bir sanat oteli burası. Burada yalnızca 21 şık odada kalmanın ötesinde, dünyaca ünlü sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapan muazzam bir çağdaş sanat koleksiyonu ile tanışacaksınız.

Hotel Caeli - Ozan Oganer - Dream Of Alice 

Her detayında sanatın derinliği ve doğanın sunduğu güzelliklerin eşsiz bir uyumla harmanlandığı bu lüks otel, misafirlerine unutulmaz bir deneyim vadediyor. Her köşede karşınıza çıkan sanat eserleri, içimizdeki o cesur ve meraklı ruhu harekete geçiriyor; çünkü Hotel Caeli, yalnızca gustosu olan bir otel değil, aynı zamanda uluslararası sanatçıların eserleriyle dolu büyüleyici bir yer. Tıpkı Alice’in beyaz tavşanın peşinden koştuğu o gizemli delik gibi, burası da sizi farklı bir dünyaya davet ediyor. Belki bu delik, iş hayatınızın monotonluğunu bozan bir ilham kıvılcımıdır; belki de hiç hesapta olmayan bir tanışma ya da sürprizlerle dolu bir yolculuğun başlangıcıdır, kim bilir?

Gastronomi ve Sanatın Büyüleyici Buluşması

Hotel Caeli’de büyüleyici bir sanat atmosferi sizi karşılarken, lezzet ve keyif dolu bir dünyanın kapıları da ardına kadar açılıyor! Kendi bağlarında özenle yetiştirilen kaliteli üzümlerden yapılan eşsiz şaraplar, Caeli Ekolojik Bahçesi’nin taptaze meyve ve sebzeleri ile Caeli Çiftliği'nden gelen doğal et ve süt ürünleri, burada sizi bekleyen tatların sadece bir kısmı.

Gourmet Caeli Fine Dining Restaurant

Tüm bu muhteşem lezzetler, Gourmet Caeli Fine Dining Restaurant’ta buluşarak, sunumlarıyla gözlerinizi de doyuracak adeta sanat eserleri haline geliyor. Bu deneyim, yalnızca damak tadınızı değil, ruhunuzu da beslemek için SPA Caeli by Caudalie terapileriyle devam ediyor; üzümün mucizevi etkisinden ilham alarak bedeninizi ve ruhunuzu şımartmaya hazır olun!

 

Carole A. Feurman - Capri With Swarovski Cap - 2023

Hepsi bunlarla da sınırlı değil; Türkiye’nin en modern şaraphanelerinden biri olan 12.500 m² büyüklüğündeki Caeli Winery’i keşfetmek, bu rüya gibi deneyimi taçlandıracak başka bir sürpriz sizi bekliyor. Her bir detay, sizi sıradanlıktan uzaklaştırıp, hayal gücünüzü beslemek için hazır!

 

Koralp Türkoğlu - Duo - 2016

Eşsiz bir sanat serüvenine atılmayı arzuluyorsanız, Hotel Caeli’yi keşfetmenizi öneririm. Burada, dünyanın dört bir yanından gelen disiplinlerarası sanatçılar, eserlerini bir araya getirerek modern sanatın ilham verici örneklerini sunuyor. İçeri adım attığınızda, sarmalayan bir sanat atmosferiyle karşılaşacaksınız. Her köşede, sizi etkileyen dikkat çekici eserler bulmak mümkün. Eserlerin arkasındaki hikayeleri keşfederken, kendinizi bambaşka bir dünyaya dalmış gibi hissedeceksiniz.

 

Hotel Caeli Lobi Alanı 

Caeli, sanat dünyasının en çarpıcı isimlerinin eserleriyle dolu bir seçkiyle karşınıza çıkıyor. Seçkin Pirim’in yaratıcı dokunuşları, Giacinto Bosco’nun büyüleyici eserleri, Ozan Oganer’in sıradışı yorumları ve Sibel Horada’nın etkileyici bakış açıları, bu mekânda sizi bekleyen hikayelerle dolu. Wolfgang Stiller, Şeyda Cesur, Arzu Akgün, Ebru Döşekçi ve Christian Verginer gibi daha nice sanatçının eserleriyle zenginleşen bu seçkide, hem iç mekanlarda hem de heykel bahçesinde ilham verici eserleri keşfetmek için sizi bekliyor.

 

Seçkin Pirim - Gate To Heaven - 2015

Hotel Caeli’nin kalbinde, Türkiye’nin en önemli heykel sanatçılarından Seçkin Pirim’in ilham verici eseri Gate of Heaven - Cennetin Kapısı (Latince Porta Caeli) sizi karşılıyor. Bu eser, bağların hemen önünde konumlanarak tıpkı anlamı gibi cennetin kapılarını bu eşsiz topraklara açıyor. Bağcılığın zorlu geçen ilk 100 yılını simgeleyen katmanlara sahip olan Porta Caeli’nin güneş batarken gölgesinde bir şarap kadehi gizli. Şimdi, bu muazzam eserin etkisinden sıyrılmadan, hemen sıradaki eseri keşfetmeye geçelim; o da bizi şaşırtmak için sabırsızlanıyor!

 

Ebru Döşekçi - Fin - 2014

Ebru Döşekçi, yarattığı her eseri bir özgürlük alanı olarak görüyor ve üretme sürecini adeta bir yolculuk olarak tanımlıyor. Döşekçi, eserlerini bazen renkleriyle öne çıkarıyor, bazen de sergilendiği mekâna göre biçimlendiriyor. Mesela, bu eseri ilk gördüğünüzde size ne hatırlatıyor? Bir deniz dalgası mı yoksa bir deniz canlısının sırt yüzgeci mi? O parlak mavi rengiyle sanki denizin derinliklerinden çıkmış da aniden burada durmuş gibi! Etrafındaki yeşillik ve ağaçlarla birlikte, sanki doğanın bir parçasıymış gibi duruyor, değil mi? Hem bu sakinliği hem de dinamik enerjisiyle sizi içine çekiyor, bakanı hipnotize ediyor. Her an harekete geçecekmiş gibi bir his veriyor ve bu da eserin büyüleyici yönlerinden biri.

 

Sibel Horada - A Fall - 2013 

Bir sonraki eser, Sibel Horada’nın A Fall eseri. Bu eser, Madrid’de yere düşen bir heykele sanatçının verdiği sıra dışı bir cevap aslında. Madrid’deki sanat yolculuğunun ardından, bu heykelin düşen kanat parçasını bire bir ölçülerde İstanbul’da yeniden hayata geçirmiş. Ama mesele sadece bir heykeli tekrar yaratmak değil; A Fall, belleğin sadece bir hatırlama eylemi değil, yeniden üretme gücü olduğunu bize hatırlatıyor. Sanatçının bu bakış açısı, esere bambaşka bir derinlik katıyor; adeta geçmişle bugünü yeniden inşa ediyor diyebiliriz. 

 

Giacinto Bosco - Colgo La Luna - 2013 

Devamında bizi karşılayan eser, “Ay, neden oradasın, gökyüzünde? Neden sessizce bakıyorsun?” Leopardi'nin bu sözleri tam da Sicilyalı heykeltıraş Giacinto Bosco’nun eserlerinin özünü yakalıyor. Bosco’nun dünyasında ay, sadece gökyüzünde parlayan bir cisim değil; aşıkların en yakın dostu, ulaşılmak istenen bir sır. Colgo la luna, yani "Ay’ı alıyorum," işte bu duyguların bir yansıması. Sanatçının Ay’a olan derin hislerini ve merakını, adeta kişisel bir yolculuğun simgesi olarak sergiliyor. Bosco’nun “Ay” koleksiyonunda yer alan bu etkileyici eser, bizi gökyüzüne bakarken hayallere dalmaya davet ediyor.

 

 Ozan Oganer - Dream Of Alice - 2016

Bir diğer ilgi çekici eser ise Ozan Oganer’in Alice’in Rüyası eseri. Sanatçı, eserlerinde her ne kadar evrensel temaları işlese de gelenekselle ve kültürle olan bağını da muhafaza ediyor. Alice’in Rüyası, sizi adeta Alice’in maceraları ile tanıştırıyor ve hayatta kaybolmanın bir cesaret olduğunu hatırlatıyor. Heykellerini beklenmedik bir şekilde dantel, iğne oyası gibi malzemeler ile birleştiren Oganer, kültüre bağlı kalan kişilerin değişen dünya karşısında yaşadığı ikilemleri ve karşılaştıkları durumları eserlerinde yorumluyor. Bir başka dikkat çeken detay ise salyangozlu Alice heykelinin elinde cennete açılan kapının anahtarının olması. Alice’in yaşadıkları, kendi içimize baktığımızda görebileceğimiz sınırsız olasılıkları anlatıyor.

 

Ugo Riva - Soffio Di Cielo - 2013

Sonraki durağımız İtalyan sanatçı Ugo Riva, kendini "elini kirleten" bir heykeltıraş olarak tanımlıyor ve işinin her aşamasında, hatta mumyalama ve patina uygulamalarında bile, bizzat çalışıyor. Onun heykelleri öyle bir anda ortaya çıkmıyor; her biri uzun bir meditasyon sürecinin ürünü. Soffio Di Cielo eserine gelince, Ugo Riva’nın diğer kadın figürlerinde olduğu gibi, rüzgârın hareketiyle dans ediyormuş hissi veren hafif bir kıyafet içinde bir kadın figürü karşımızda. Heykelin bronzdan yapıldığını unutturacak kadar canlı duran bu eser, izleyiciyi adeta onun zarif hareketini hissetmeye davet ediyor.

 

Wolfgang Stiller - 2 Matchstickmen

Giriş lobi alanına adım attığınız anda, Wolfgang Stiller’ın eseri sizi bir anda içine çekiyor. Yorgun ve tükenmiş insanları simgeleyen bu yanmış kibrit figürleri, sanki terk edilmiş bir savaş alanının sessiz tanıkları gibi. İlk bakışta sıradan gibi görünse de, derinlemesine baktığınızda sosyal eşitsizlikten insanın yıpranmışlığına kadar pek çok güçlü mesajı barındırıyor. Sanatçının bu etkileyici işi, size düşündürmekle kalmıyor; adeta içine çekip derin bir sorgulamaya davet ediyor.

 

Şeyda Cesur - Otel Çizimi - 2015

Lobi alanında yürümeye devam ederken, bir anda Şeyda Cesur’un etkileyici Otel Çizimi eseri karşınıza çıkıyor. Cesur, bu eserde gerçeği değil, onun bizde bıraktığı izleri yansıtmayı tercih ediyor. Günlük hayatın sıradanlığı ve insan doğasının yüzeyselleşmesi üzerine düşündüren sanatçı, "değer" kavramını hepimizin sorgulamasını istiyor. Hotel Caeli için özel olarak tasarladığı bu eser, yalnızca bir sanat yapıtı değil; aynı zamanda yaşanmışlıkların, hafızanın izlerinin yer aldığı bir hatıra gibi. Eserin karşısında durduğunuzda, sadece bakmakla kalmıyor, derin bir hikâyeyi hissetmeye başlıyorsunuz.

 

Christian Verginer - Two Stories V - 2023 

Christian Verginer’in insan figürleriyle doğa arasındaki derin bağı işlediği eseri, lobi alanında dikkat çeken eserler arasında yer alıyor. İtina ile işlediği ıhlamur ağacı heykelleri, sadece göz zevkinize hitap etmekle kalmıyor; aynı zamanda doğanın tahribatına ve yeryüzü kaynaklarının yok oluşuna dair güçlü bir eleştiri sunuyor. Akrilik boya ile renklendirdiği detaylar, bu eleştiriyi daha da çarpıcı hale getiriyor. Verginer’in heykellerine baktığınızda, insanın doğayı bencilce nasıl dönüştürdüğüne dair ince bir mesaj alırken, aynı zamanda doğaya uyum sağlamamız gerektiğine dair bir çağrıyla baş başa kalıyorsunuz.

 

Patrick Vogel - Tinaides - 2004

Bir başka göz alıcı eser olan Tinaides’e yaklaştığınızda, Patrick Vogel'in felsefesi hemen size göz kırpıyor: “Var olanı anlamanın yolu, onu yeniden icat etmekten geçer” diyor. Vogel, dünyaya bir kez daha bakmamız ve her detayı yeniden keşfetmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Mermer, tahta, taş, metal… Tüm bu malzemeler onun elinde sadece birer nesne değil, zamanın içinden süzülüp gelen şiirsel yapılar haline dönüşüyor. Vogel’in heykelleri, bir bakışta durağan gibi görünse de, aslında her birinin içinde geçmişle gelecek arasında kurulan bir köprü ve sürekli bir yeniden doğuş enerjisi var. Bu esere bakarken, sadece formu değil, zamansız bir hikayenin parçası olduğunuzu hissedeceksiniz.

 

Willy Verginer - La Notte Di San Lorenzo - 2021

Sonraki büyüleyici sanat yapıtı, izleyiciyi resepsiyonda karşılıyor. Willy Verginer'in eserleri, insanın doğayla kurduğu derin ilişkiyi etkileyici hikayelerle aktarıyor. Gerçekçi insan ve hayvan figürleriyle sizi bambaşka bir dünyaya davet ediyor; ama bu dünya, hayal gücünüzü zorlayan gerçeküstü kompozisyonlarla dolu. İtina ile işlediği ıhlamur ağacını desenler ve canlı renklerle buluşturan Verginer, çağdaş kirliliğe ve çevresel bozulmalara dikkat çekiyor. Onun heykelleri, pastoral güzelliğin ardındaki karmaşayı gözler önüne sererken, insanın bu yıkımın sessiz tanığı olduğunu hatırlatıyor.

Ve işte bu bağlamda, La Notte Di San Lorenzo eserinde İtalyan kültüründe özel bir yere sahip olan San Lorenzo Gecesi'ne atıfta bulunuyor. 10 Ağustos'ta kutlanan bu gece, yıldızların dans ettiği ve dileklerin gökyüzüne yazıldığı büyülü bir anı simgeliyor. Her yıl Perseid meteor yağmurlarının zirveye ulaştığı bu tarihte, gökyüzünde sayısız kayan yıldız görmek mümkün. İtalyanlar, bu gece gökyüzünde kayan yıldızları izleyerek dilek dilemenin uğur getirdiğine inanıyor. Yıldızlar, çocukların dileklerini ve masumiyetlerini temsil ediyor; Verginer’in eserleri ise bu masumiyetin ardındaki karmaşayı açığa çıkarıyor. Bu geceyi yaşarken, yıldızların altında, doğanın ve insanın ilişkisini yeniden düşünmeye davet ediyor.

 

Patrick Hughes - Hughesual Library

Oteldeki bir başka ilginç çalışma da Hughesual Library eseri. Bar alanında esere bakarken sanki hareket ediyor. Patrick Hughes, “Perspektif ilkeleri tersine çevirip heykelleşmiş tablolarda somutlaştığında olağanüstü bir şey olur; zihin, imkansıza, statik bir resmin kendi isteğiyle hareket edebileceğine inanmak için aldatılmaktadır” diyerek izleyicilerin algılarını nasıl sarsarak yeni bir gerçeklik sunduğunu vurguluyor. Hughes, eserlerinde optik ve görsel illüzyonların büyüleyici dünyasına adım atmamızı sağlıyor. Her biri, algılama biliminin inceliklerine ve sanatsal temsilin doğasına dair sorgulamalarla dolu. Hughes, eserlerinde sadece bir görüntü değil, aynı zamanda bir deneyim sunuyor. Yani gözlerimizin önünde bir dansa dönüşen hareketli geometrik formlarla tanışıyoruz.

 

Jonty Hurwitz - Rosso Horse - 2022 

Restorandaki özel bir bölgede yer alan göz alıcı bir eserden daha bahsetmek istiyorum. Jonty Hurwitz, Güney Afrikalı bir sanatçı olmanın ötesinde, mühendislik ve yapay zeka alanında da adını duyurmuş bir öncü. 2009’dan beri heykel üreten Hurwitz, izleyicinin hayal gücünü ateşleyen, bilimin sınırlarını sorgulatan benzersiz eserler ortaya koyuyor. Onun çalışmaları, sanatın ve bilimin buluşma noktasında, kuralları esneten ve nelerin mümkün olduğunu dünyaya kanıtlayan bir sanatçı-bilim adamı arketipinin temsilcisi.

Çocukluğunda vahşi yaşamla karşılaşmalar ve İngiliz kırsalındaki tenha yollarda geçirdiği zamanlar, onun ilham kaynakları arasında. Hurwitz’in eserleri, evcilleştirilmiş hayvanların genellikle görünmeyen iç yaşamlarını tasvir ederek özgürlük kavramını yansıtıyor. Bu yaratıcı sanat eserleri, atların vahşi ruhunu yakalamakla kalmıyor; aynı zamanda onların “sahipli” bir dünyada var olmasının ironisini de gözler önüne seriyor. Hurwitz’in eserlerine baktığınızda, sadece bir heykel değil, aynı zamanda derin bir hikaye göreceksiniz.                           

Yazı ve Fotoğraflar: Fulden Karayel Okumuş

Yazı ve Fotoğraflar: Fulden Karayel Okumuş

Paylaş:


Yorum yapmak için tıklayın

Diğer Yazıları

bir ay önce

Bir Şehirde Sanatın Evrenselliği Yankılanıyorsa, O Gün 19. Contemporary Istanbul Günüdür!

3 ay önce

Hayatınızdaki İzleri Bu Sergide Keşfetmeye Var Mısınız? | Yazan Fulden Karayel Okumuş

4 ay önce

Tesadüfün Sanata Dönüştüğü Yer: Olafur Eliasson’un İstanbul Boğazı’ndaki Sergisi | Yazan Fulden Karayel Okumuş

5 ay önce

Mücevher Tasarımcısı Ali Rıza Akdolu'nun Aliens Heykellerinin Sırrı 1 Milyon Yılda Mı Gizli? | Yazan Fulden Karayel Okumuş

5 ay önce

Oyuncakları Sanata Dönüştüren Mamut Limited Sanatçıları Sanat Dünyasında Devrim mi Yaratıyor? | Yazan Fulden Karayel Okumuş

En Çok Okunanlar