Dikkat! Sanat Eseriniz Sinema Dünyasına İlham Olabilir! | Yazan Fulden Karayel Okumuş

Fulden Karayel Okumuş

5 yıl önce

Dünyaca ünlü ressamların ve eserlerinin sinema dünyasına ilham olduğunu biliyor muydunuz? Sinema ve sanat eserleri bir araya gelmişse muhteşem bir şey izleyeceğiz demektir. İşte zaman ayırıp izlenmeyi hak eden ve o tablolardan etkilenen sinema filmleri:

İNCİ KÜPELİ KIZ – GIRL WITH A PEARL EARRING - 2003

Peter Webber yönetmenliğinde çekilen film, Türkiye'de İnci Küpeli Kız ismiyle vizyona girdi. Tracy Chevalier'in aynı adlı romanından sinemaya adapte edilen filmin senaryosu Olivia Hetreed tarafından kaleme alındı. Scarlett Johansson, Colin Firth, Tom Wilkinson ve Cillian Murphy gibi isimlerin yer aldığı film, genç yaşta ailesine bakmak zorunda kalan Griet'ın Johannes Vermeer adlı ressamın evinde hizmetçi olarak çalışması ve sonrasında gelişen olayları anlatıyor.

PICASSO İLE YAŞAMAK – SURVIVING PICASSO - 1996

Anthony Hopkins'i Picasso olarak izlediğimiz filmin yönetmen koltuğunda James Ivory oturuyor. Arianna Huffington'un kitabından sinemaya adapte edilen film, Picasso'nun ilham kaynağı olan kadınlarla ilişkilerini, onlardan biri olan Francoise Gilot'un dilinden anlatıyor. Filmde kadınlara karşı acımasız ve bencil bir Picasso profili gösterilse de, resim yaparken onu izlemek kendini tanrılaştırmakla pek de haksız olmadığı hissi yaratıyor.

GUSTAV KLIMT – 2006

Yönetmen Raoul Ruiz’in sıra dışı, tartışmalara konu olan ressam Klimt’e saygı duruşu niteliğindeki bu film, 19.yüzyılın sonunun özgün tarihsel zeminini büyük canlılıkla perdeye aktarıyor. Olayların merkezinde devletin ressama ısmarladığı Alegoriler tablosuyla oluşan büyük skandal duruyor. Görüntüleriyle de müziğiyle de sinemaya özgü görkemli bir alegori sizleri bekliyor.

VAN GOGH - 1991

Jacques Dutronc, Alexandra London ve Bernard Le Coq gibi isimlerin yer aldığı filmin yönetmen koltuğunda Maurice Pialat oturuyor. Film ünlü ressam Van Gogh'un hayatına odaklanıyor. Ressam gezinti sırasında uğradığı köylerden birinde doktoru ziyaret eder. Sanatla haşır neşir olan doktor Van Gogh'u evine şereflendirmesi için davet eder. Van Gogh daveti kabul etmesiyle sıra dışı gelişmeler yaşanmaya başlar. Doktorun güzeller güzeli kızını modellik için ikna eder zamanla aralarında bir ilişki başlar. Özel hayatı çalkantılı olan ressam, anbean tükenmektedir.

GECE BEKÇİSİ – NIGHTWATCHING – 2007

Rembrandt, yaşadığı dönem boyunca barok resmin en büyük ustası olarak tanındı. Peter Greenaway tarafından yönetilen film, Rembrandt Van Rinj’in hayatının dönüm noktası yapan, onu varlıklı ve ünlü bir sanatçıyken gözden düşmüş yoksul birine dönüştüren, ressamı hem o yapan hem de mahvolmasına sebep olan Gece Bekçisi tablosundaki hain suikast komplosunu anlatıyor.

MICHAELANGELO – INFINITO – 2017

Emanuele Imbucci‘nin yönettiği film, Buonarroti'nin çalkantılı yaşamını (Michelangelo'nun eşcinsellik ya da Protestan Reformu sırasında Kilise ile sürtünmelerini göz ardı etmeden) anlatıyor. Emanuele Imbucci’nin rejisi, Maurizio Calvesi’nin fotoğrafları mermer blokları sihirli eyleriyle yontarak David, Testa di Fauno, Mosè, Cappelle Medicee ve Cappella Paolina gibi muhteşem güzellikteki eserleri gözlerimizin önüne seriyor.

SALVADOR DALİ – LITTLE ASHES - 2008

Paul Morrison tarafından yönetilen filmde Salvador Dali, büyük bir sanatçı olma tutkusuyla 18 yaşında üniversiteye girmiştir. Onun utangaçlığının ve şahlanmış göstermeciliğinin garip harmanı, üniversitede sosyal tabakadan iki kişinin dikkatini çekmiştir; Federico García Lorca ve Luis Buñuel. Film bu üçlünün gençlik dönemlerini, dostluklarını, farklı yönden ilişkilerini ve kendi dallarında bir ressam, bir şair ve bir yönetmen olarak yükselişlerini konu alıyor.

RENOIR – 2012

Renoir, resim ve sinema sanatının iki önemli ismi Pierre-Auguste Renoir ve oğlu Jean Renoir’nın yaşamlarının bir kesitine odaklanan ve ilk gösterimini Cannes’da yapmış bir Gilles Bourdos filmi. Empresyonizmin en büyük temsilcilerinden olan Renoir’nın kendi ismini taşıyan büyük oğlu Pierre’in oğlu Jacques Renoir’ın çalışmalarına dayanan senaryo üzerine kurulu film, ressamın pek çok tablosunu süsleyen Andrée’nin Renoir'ın evine gelmesiyle açılıyor.

ANDY WARHOL – FACTORY GIRL – 2006

Genç, güzel ve zengin bir parti kızı 1965’te Radcliffe’ten ayrılır ve New York’a doğru yola koyulur. Andy Warhol adında genç bir sanatçı ile tanışınca ona hayatı boyunca olmak istediği artist olması konusunda yardım edeceğine dair söz verir. Bir biyografi niteliğindeki film sanat dünyasında, dikkat çeken Andy Warhol’a odaklanıyor. Filmin yönetmen koltuğunda George Hickenlooper oturuyor. Onun stüdyo evi olan fabrikası, hayat biçimi, inişli çıkışlı ilişkileri perdeden yansırken ilgi çekici bir film olarak izliyoruz.

Yazı: Fulden Karayel

Yazı ve Fotoğraflar: Fulden Karayel Okumuş

Paylaş:


Yorum yapmak için tıklayın

Diğer Yazıları

bir ay önce

Bir Şehirde Sanatın Evrenselliği Yankılanıyorsa, O Gün 19. Contemporary Istanbul Günüdür!

2 ay önce

Caeli’de Alice’inizi Keşfetmenin Tam Zamanı Mı Dersiniz?

4 ay önce

Hayatınızdaki İzleri Bu Sergide Keşfetmeye Var Mısınız? | Yazan Fulden Karayel Okumuş

4 ay önce

Tesadüfün Sanata Dönüştüğü Yer: Olafur Eliasson’un İstanbul Boğazı’ndaki Sergisi | Yazan Fulden Karayel Okumuş

5 ay önce

Mücevher Tasarımcısı Ali Rıza Akdolu'nun Aliens Heykellerinin Sırrı 1 Milyon Yılda Mı Gizli? | Yazan Fulden Karayel Okumuş

En Çok Okunanlar