Paris Photo 2025, Grand Palais’in heykelsi mimarisinin altında gerçekleşti. Paris’in sonbahar ışığında, mekana adım attığım anda dev kubbeden süzülen doğal ışığın yarattığı ritim, fuarı benim için sanatsal bir buluşma alanına dönüştürdü. Duvarlardan taşan renkler, dijital deneyler, yeni nesil baskı teknikleri… Ve tüm bu yoğun kurgunun içinde, kalabalığı ve görsel karmaşayı zarafetle sükunete dönüştüren bir sergi dikkat çekiyordu: Galeri Nev’in Yıldız Moran sunumu; “Between Two Nights”
Yıldız Moran’ın fotoğraflarıyla Paris’te karşılaşmak, benim için fotoğrafın ifade gücünü yeniden düşünmek anlamına geldi. Yıllardır sanatçı belgeselleri yapan biri olarak görsel sanatlar diline aşinayım; fakat fotoğraf, hala benim için merakla derinleşmeye çalıştığım yeni bir alan. Tam da bu nedenle Moran’ın sadeliği ve doğallığı beni çok etkiledi.
Sergide, 1950’lerin Anadolu’sunda çekilmiş siyah-beyaz kareler, abartısız, dingin ve son derece modern bir estetik sunuyordu. Onun fotoğraflarında en çok dikkatimi çeken unsurlar; gereksiz her şeyden arınmış dürüst bir bakış açısı ve minimalizm oldu. Taşın dokusu, gölgelerin derinliği ve ışığın kullanımı fotoğraflara hem zamansızlık hem de şiirsel bir yalınlık kazandırıyordu.
Yıldız Moran, akademik eğitim almış Türkiye’deki ilk kadın fotoğrafçılardan biri olarak anılıyor. Sergi alanında konuştuğumuz Galeri Nev Ankara’nın kurucusu Deniz Artun, “Between Two Nights” başlığının yalnızca estetik bir metafor değil, Moran’ın hikayesiyle çok örtüşen bir cümle olduğunu anlattı. Kısa süren fotoğrafçılık kariyeri, ardından gelen uzun sessizlik dönemi ve bugün Paris’te uluslararası bir fuarda yeniden görünür olması.. İki gece arasındaki uzun, derin bir ara gibi.
Fuar sonrası yabancı basında neler yazıldığına baktığımda, Moran’ın birçok prestijli yayında yer aldığını görmek beni çok mutlu etti.
Uluslararası basının yorumları, Moran’ın fotoğraf dilinin nasıl okunduğunu anlamak açısından çok değerli.
Yıldız Moran’ı “fuarın beş hazinesi” arasında gösteren The New York Times’a göre, Moran’ın siyah-beyaz dünyası hem şiirsel hem ölçülü ve Anadolu coğrafyasını bir duygu haritasına dönüştürüyor.
New York Times’daki yazının bir diğer cümlesi özellikle dikkat çekici:
“Moran’ın görüntülerinde sessizlik bile netlik taşıyor.”
Télérama, onu “tarih tarafından kenara itilmiş kadın fotoğrafçılardan biri” olarak nitelendirirken şu cümleyle öne çıkarıyor:
“Moran, Paris’te yeniden hak ettiği yere yerleşiyor.”
Vogue France, Moran’ın fotoğraf dilini şöyle özetliyor:
“Sade ama çarpıcı; portre ile manzara arasında kurduğu hassas denge bugün hâlâ modern.”
La Lettre de la Photographie ise belki de en öz ifadeyi kullanıyor:
“Moran’ın seçkisinde açıklık kadar sükunet var; fotoğraflar izleyiciyi yormadan bakmaya zorlayan bir güç taşıyor.”
Bu değerlendirmeler benim deneyimimle de birebir örtüştü.
Moran'ın Elles × Paris Photo Seçkisinde yer alan eseri
Bu yılın en anlamlı detaylarından biri de, Yıldız Moran’ın bir fotoğrafının Elles × Paris Photo seçkisine alınmasıydı. Kadın fotoğrafçıların görünürlüğüne odaklanan bu program içinde Moran’ın yer alması, onun hem tarihsel hem estetik açıdan neden yeniden hatırlatıldığını gösteriyor.
Bu özel seçkiye alınan fotoğrafa uzun uzun baktım. Arkadan görünen üç figür bir arada duruyor. Başörtüleri, omuz çizgileri ve koyu kumaş yüzeyleri neredeyse tek bir form oluşturuyor. Yüzleri görmüyoruz, ama birliktelik hissi çok güçlü. Burada Moran’ın figürleri tek tek bireyselleştirmek yerine ortak bir ritim içinde göstermesi çarpıcıydı. Sadelik, ışığın kullanımı ve figürlerin birbirine yaslanan ağırlığı fotoğrafa şiirsel bir yoğunluk kazandırıyordu.
Bu kare, Moran’ın fotoğrafı bir “belgeleme aracı”ndan çok, bir görme biçimi olarak ele aldığını açıkça gösteriyor.
Yıldız Moran’ın işleri bana fotoğrafın yalnızca teknik bir uzmanlık olmadığı, öncelikle bir bakma disiplini olduğu gerçeğini yeniden hatırlattı.
Kendi adıma Paris Photo 2025’ten geriye görsel olarak ufuk açıcı bir fuarı gezmiş olmanın ötesinde bir şey daha kaldı:
Fotoğrafa ve bakışa dair içsel bir yavaşlama, dinginleşme ve yeniden düşünme hali.
Yıldız Moran’ın fotoğrafları ise bu sürecin en sessiz, en derin ve en etkileyici durağı oldu.
Yazı ve Fotoğraflar: Zuhal Demirarslan
Art Basel Miami Beach 2018’de Neler Oldu? | Yazan Zuhal Demirarslan
Mehmet Güleryüz’ün Paris’te Büyük İlgi Gören Sergisi | Yazan Zuhal Demirarslan
Ansen’den Batlamyus'a Saygı | Yazan Zuhal Demirarslan
Sanat, Stresi Azaltıyor | Yazan Zuhal Demirarslan
Yarım kalan bir aşkın hikayesi; Napoli’nin Sırrı | Yazan Zuhal Demirarslan
Yorum yapmak için tıklayın