Hitay Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emin Hitay; “Cesaretli olun ve risk alın” diyor kendi sanat seçimlerini yaparken. Gerçekleştirdiğimiz bu röportaj ile bizlere bu değerli koleksiyonun, dünden bugüne hikayesini anlatırken, eser görselleriyle de Emin bey’in sanatla olan yolculuğuna ortak oluyoruz.
Emin Hitay, işi ile hobileri arasına belirgin bir çizgi çekmiş bir koleksiyoner. Sanatı yatırım amacı ile yapmanın ayrı bir iş olduğunu, kendi koleksiyonunda ise sadece içgüdüleri ile karar verdiğini üstüne basarak vurguluyor değerli iş insanı Hitay.
Hitay Holding kurucusu ve Başkanı olarak, Türkiye'de çok sayıda yenilikçi proje ve iş fikrinin oluşturulması, hayata geçirilmesi ve şirketleşmesinde aktif olarak rol alan Emin bey ile sanat koleksiyonerliği hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
-Emin bey, ilk sanat eseri aldığınız gün ile şu an arasında nasıl bir fark var?
Aradan geçen belirli bir zaman sonrasında alımlarda kriterler ve beğeniler değişebiliyor. Sanat dünyasına dair daha bilgili ve meraklı olabiliyorsunuz. Eser alımlarında değişen dünya ile birlikte deneysel, alternatif kavramlar üzerine kurulu, kavramsal ve estetik yönü güçlü eserler arasındaki beğenilerimin değiştiğini söyleyebilirim.
-İlk eserlerinizi satın alırken koleksiyoner olacağınızı düşünüyor muydunuz?
Öyle bir yaklaşımım yoktu, ilk eser alımımda eser ilgimi çektiği için edinmek istemiştim. Ama bu durum sonrasında, zaman içinde tutkuya dönüştü ve koleksiyonum yavaş yavaş oluştu.
Majoros
- Bir sanat eserini gördüğünüzde ona sahip olmaya ne kadar sürede karar verirsiniz?
Genellikle bir esere ilk baktığım anda ona karşı bir ilgim oluşuyorsa koleksiyona ekleme konusunda büyük bir heyecan duyarım.
-Koleksiyonerlik anlayışınızdan bahseder misiniz?
Koleksiyonerlik anlayışı demekten ziyade koleksiyonumun çizgisinden söz edebilirim. Türkiye’nin modern ve çağdaş dönemi ile uluslararası çağdaş sanat eseri alımları yapıyorum. Koleksiyonum bu açıdan çok boyutlu bir ölçekte modern ve çağdaş yaklaşımlarla sanat tarihsel bir strateji üzerinde de izlenebiliyor diyebilirim.
-Koleksiyonunuzda kaç eser yer alıyor, seçkinizde hangi isimler var?
Sayı ve isim belirtmeyi çok doğru bulmuyorum, daha önce de belirttiğim gibi kavramsal çerçevesi ve nitelikli olduğunu düşündüğüm yapıtların koleksiyonumda olmasını değerli buluyorum.
Erdoğan Zümrütoğlu
-Eserlerin dağılımını, nerelere yerleştirmek istediğinizi neye göre belirliyorsunuz?
Eserin formu ve içeriği genelde bunu belirliyor. Kullanım alanlarına göre ofisime ya da evime yerleştiriyorum. Bir toplantı odasına toplantı yapılıyormuş gibi kalabalık figürlü bir eser koymayı odanın bağlantılı olduğu konsept ile ironik bir oyun gibi düşüp kurguluyoruz genellikle. Ya da soyut içeriklerle belirlenmiş, pastel tonların bir geçiş oluşturduğu bir alan varsa disiplinlerarası perspektifte buna uygun olabilecek her türlü eseri dikkatli bir seçki ile yan yana getirebilmeye çalışıyoruz.
Karin Kneffel
-Takip ettiğiniz bir dönem, konu ya da üslup var mı?
Ağırlıklı olarak çağdaş sanat ile ilgileniyorum. Günümüz sanatının ilgi çekici, deneysel ve radikal işleri ilgimi çekiyor. Ancak önemli bir modern dönem yapıtı da yakalarsam koleksiyonumun çok yönlü yapısı açısından eklemek isterim.
-Bir koleksiyonerin eserle o bağı kurduktan sonra sanatçısı ile buluşmasını önemli buluyor musunuz?
Eser ediminde hiçbir zaman sanatçıyı direkt tanıma, yakın iletişim kurma gibi bir gayem olmadı. Ancak bir sanatçının zihnini, sanatsal kaygılarını kendisinden dinlemek ve onunla sohbet etme şansı elde etmek oldukça önemli diye düşünüyorum.
-Keşke koleksiyonuma dahil olsaydı dediğiniz bir sanatçı var mı?
Mutlaka bazı sanatçılar var. Aslında sanatçılardan ziyade bazı eserler oluyor demek mümkün belki de. Sanatçıların üretimleri bazen kendilerinden çok daha farklı bir aşkınlık taşıyabiliyor. Bir eseri alırken artık o sanatçının bağlamını ve kendisi ile olan özdeşleşmesini de düşünebiliyorsunuz.
Abidin Dino
-Pandemi günümüz şartlarını ve yaşamı zorlaştırdığı gibi, koleksiyonerlerin de alım anlayışını değiştirdi. Bir eseri online mecrada görüp alım yapıyor musunuz?
Günümüz şartlarındaki değişkenlik içinde salgınının ve anlık değişen dünyanın eser alımlarını bir miktar değiştirdiğini söylemek mümkün. Dijital platformda keşifler, eser izlemeleri yapıyorum ve nadiren alım da yapıyorum ancak bir koleksiyonerin hala eser ile karşılaşmasının, onu sezmesinin, sanatçı ile üstüne konuşabilmesinin ve sanatçının estetik belleğine aşina olabilmesinin büyük bir keşif ve önemli bir deneyim olduğu kanaatindeyim.
-Koleksiyonerlik okumak, izlemek ve takip etmekle bir bütün haline gelir. Bu yola yeni çıkmış genç bir koleksiyonere, ilk etapta tavsiyeleriniz ne olurdu?
Sanata karşı ilgi duymak güzel bir tutku. Ancak sanata dair bilgileri yoksa her şeyden önce tüm incelikleri ile sanat tarihi, günümüz sanatı, birçok akım ve yönelim üstüne bilgi sahibi olmak için çok araştırmak, okumak, izlemek ve dahası sıklıkla görmek gerekiyor. Dahası kişinin ilk zamanlar kendi estetik beğenisini keşfedebilmesi için çok okuması ve izlemesi gerekiyor. Okuma ile zihnini ve izleme ile de gözünü eğittikçe, sanat alımlarında da sanatçılar ve eserlerin kavramsal derinlikleri ile buluştukça zaman içinde kişisel beğeniler oturuyor ve bu noktadan sonra alımlar rahatlıkla başlayabilir. Bir koleksiyoner adayının her şeyden önce kendisini dinlemesi gerektiğini, neyi sevdiği, neye karşı ilgi ve beğeni duyduğu gibi keşifleri kendisine dair gerçekleştirmesi gerekiyor. Hemen olmasa da bu yollardan geçtikten sonra zaman içinde tarzları, üslup ve yaklaşımları belirginleşmeye başlıyor. Bundan sonra alımlar da kendiliğinden gelişiyor bir noktada. Ancak burada yeni koleksiyonerlere en önemli tavsiyem mutlaka beğendikleri bir eseri almalarıdır. Eserin sanatçısı tanınmış olduğu için veya başkaları alıyor diye modaya uymak adına sanat eseri alınmamalıdır.
Alpin Arda Bağcık
Hitay Vakfı’nın kuruluş amacı nedir?
2019 yılında bir süredir üzerinde çalıştığımız Hitay Vakfı’nı hayata geçirdik. Vakıf, uzun yıllardır Hitay Holding bünyesinde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde birçok sanat öğrencisini destekleyen yaklaşımımızı çok daha ileri bir adıma götürmek ve kurumsal bir çatı kazandırarak sanat ortamına önemli katkılar sunmak amacıyla kuruldu. Vakfın kuruluş amacında yıllardır sanat öğrencilerine olan çeşitli desteklerimiz yanında sanatçıların üretimlerine destek sağlamak, genç sanatçılara sergileme için alanlar yaratabilmek, zaman içinde sanat dünyamıza önemli katkılar sağlayabilmek gibi amaçlarımız da var. Vakfın zaman içinde gerçekleştireceği tüm projelerde sanatçıları, üretimlerini ve sanat dünyasını destekleyecek katmanlı bir yapı düşünüyoruz. Dolayısıyla vakfın sanat için kurulmuş olan kimliği Hitay Koleksiyonu’nun ve vakfın danışmanı Melike Bayık’ın da çalışmaları ile kurgulanarak birçok proje ile zaman içinde ortaya çıkacak. Bizler de vakıf için heyecanla kurumsal ve sanatsal yapımızı oluşturmaya gayret ediyoruz.
Mustafa Horasan
Sanat, bir toplumda insanların duygu ve düşüncelerini yansıtmasını sağlar. Sanat, görülmeyeni ama bilinmesi gerekeni duygular aracılığıyla keşfe çıkartır. Bu vesileyle Emin Hitay’a; Sanata, sanatçıya ve sanat dünyasına desteklerinden ötürü müteşekkiriz.
Hayatınızda bir tutkunuz varsa onun peşinden gidin, kararlı olun ve bu yolda her daim öğrenmeye olan ufkunuzu en yükselere taşıyın. İşte o zaman başaramayacağınız bir şey olamaz. Çünkü çaba olmadan, başarılmış hiçbir büyük şey yoktur. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Sağlıkla kalın, hoş kalın…
Röportaj: Yasemen Çavuşoğlu
Yazı ve Fotoğraflar: Yasemen Çavuşoğlu
Karanlığa Selam: Karanlık Eserleriyle Sanata Işık Tutan Ressamlar | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
Gizemleriyle Leonardo Da Vinci | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
Sevdalı Kadın: Tomris Uyar | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
Kusurların Mükemmeliği: Wabi-Sabi & Kintsugi | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
Modigliani ve Ebedi Aşkı Jeanne | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
Yorum yapmak için tıklayın