Londra Sanat Fuarı 2025: Uluslararası Sanatçılar ve Türkiye’nin Yükselen Yıldızları

Bu sene 37. edisyonu düzenlenen London Art Fair’in VIP gösterimi 21 Ocak olmak üzere, 22-26 Ocak’ta Islington’s Design Centre’da sanatseverlerle buluşuyor.

Aralarında Türkiye’den Galeri Miz ve Vision Art Platform olmak üzere, 20 ülkeden 120 galerinin eserlerini sergiledikleri Londra Sanat Fuarı, keşfedilecek ve satın alınacak olağanüstü modern ve çağdaş sanat eserlerini sergilemek için bir alan sağlama amacıyla 1989’da İş Tasarım Merkezi tarafından kuruldu. Başlangıçta 36 İngiliz galerisiyle başlayan fuar, yıllar içinde istikrarlı bir şekilde büyüdü ve şu anda düzenli olarak sergi açan 100’den fazla galeri ve fuara katılan 25.000 ziyaretçiye ev sahipliği yapmakta. Londra Sanat Fuarı, dünyanın dört bir yanından yeni galerilerle giderek daha uluslararası ve çağdaş bir bakış açısı benimserken, modern İngiliz sanatı için de yerleşik bir yuva sağlamakta.

2025 Londra Sanat Fuarı’nın müze ortağı, 1970’lerde Norfolk’ta açılan Sainsbury Center. Francis Bacon, Alberto Giacometti, Martine Gutierrez, Pablo Picasso, Yinka Shonibare ve daha birçok sanatçının eserleri de dahil olmak üzere, dünya standartlarındaki koleksiyonlarından öne çıkan eserlerini bu sene fuarın girişinde sergiliyor.

Jill George Gallery’den

Bu yılki Platform (Galerinin 1. katı), Becca Pelly-Fry’ın küratörlüğünü yaptığı “Bugün senin için, yarın benim için”, Dünya Ana ile birlikte uyum içinde yaşamaya davet temasını taşımakta. Dünyamız, doğa, maneviyat ve duygusal bağlantılar hakkında sanat eserleri üreten sanatçıların eserlerine yer verilmiş.

İngiliz kolaj sanatçısı David Mach. Çalışmalarının ilham noktası doğa.

Thames Water, 1956.

David Mach, Ill-Gotten Gains

 Tag Fine Arts

Napoli doğumlu İngiliz sanatçı Alberto Fusco, Panopea, 2024

Cross Lane Project Galeri’den

Çalışmalarında çizgi film şeritleri gibi kompozisyonlar oluşturan İngiliz sanatçı Suzy Willey, Air India, 2024 ve Ticker Tape.

Toplumsal konuları ve kadına dair sorunları ele alan, bireysel çalışmalarında kişisel olandan politik olana doğru bir hareket sergileyen İngiliz sanatçı Wendy Elia, First They Burn Books.

Survival Pending Revolution, Benjamin Rhodes Arts Galeri’den

Uluslararası sergilerde küratör olarak çalışan sanatçı Zavier Ellis, heykel ve resim gibi çeşitli disiplinlerdeki çalışmalarında tarihleri parçalamak ve toplumun şartlandırılmış tepkilerini sorgulamak üzerine yoğunlaşmaktadır. Çalışmalarında din, devrim ve milliyetçilik temalarına odaklanmaktadır.

 

Günlük nesneleri ve basılmış materyalleri karmaşık sanat eserlerine dönüştüren, geri dönüştüren bir nevi kağıt heykeltraşı olan İngiliz sanatçı Jack Milroy, sürrealizm ve çağdaş sanat uygulamalarından ilham almaktadır. Sanatçının, doğal dünyanın birbirine bağlılığını vurgulayan çalışmalarından A Trashcan World, 2024.

Jack Milroy, Great Escape, 2024

Fuarın en çarpıcı bölümü Encounters bölümüydü. Küratörlüğünü Pryle Behrman’ın üstlendiği bu bölüm, isminden de anlaşılacağı üzere karşılaşmalar ve rastlaşmalar üzerineydi. Bir karşılaşma genellikle beklenmediktir. Bu bölümde belki de bilinmeyen bir sanatçının keşfine veya tanınan iyi bir sanatçının beklenmedik bir tarzına olanak sağlanması açısından çok değerli buldum. Yeni ve heyecan verici işler yaratan, çalışmalarını farklı bir yöne götüren yerleşik sanatçıların yanı sıra, başarılı sanatçılarını daha geniş bir platformda sunmak isteyen galerilerin yer aldığı Encounters bölümünde Türkiye’den Galeri/Miz’i görmek gurur vericiydi. Bu sene fuara Türkiye’den katılan Vision Art Platform’da, İngiliz sanatçı, akademisyen, küratör ve yazar Anita Taylor eserleri ile fuarda yer almakta.

Encounters bölümünde sanatçıları Aşkın Akman, Doğukan Çiğdem, Cemil Güç, Metin Kalkızoğlu, Mustafa Karyağdı, Belmin Pilevneli ve Ayşe Topçuoğulları’nın eserleri ile yer alan Galeri/Miz. Çalışmaları ile Belmin Pilevneli ve Galeri/Miz sahibesi sevgili Ayşegül Arayıcı.

Eserlerinde çoğunlukla organik akışkan şekilleri döngüsel bir kompozisyonla işler. Bunun amacı, hayatın hep bir döngü içinde olmasıdır. Arada patlamalar, düzensizlikler olsa da düzene mutlaka tekrar kavuşur.

Aşkın Akman’ın geniş malzeme çeşitliliği ve farklı tekniklerle kaynaştırmayı başardığı çeşitli formlar ile yeni bir bütün oluşturarak meydana getirdiği orman temalı çalışmaları.

Cemil Güç, Deniz’in Üstünde Bulut, Bulut’un Üzerinde Umut çalışmasında, insan eliyle bozulan ekolojik dengenin bir çeşit sorgulanmasını ele alır. Eser, suyu temsil eden, minyatür tekniğiyle form kazandırılmış deniz figürü ile yaşamın kaynağına referans yaparken, bulut ise taşıyamadığı yağmurlar ile doğal döngünün nasıl kesintiye uğradığına işaret eder. Yağmurluk giymiş çocuk, doğanın yenileyici gücü ve umudun simgesidir.

Metin Kalkızoğlu, doğanın büyüleyici sadeliği etrafında şekillenen figür ve peyzajın müthiş uyumunu yansıtır. Doğayı bir fon gibi kullanan sanatçının uçsuz bucaksız manzaralarına bakarken, çocukluğumda dinlemeyi çok sevdiğim kış masallarının içindeymişim hissi uyandı.

Mustafa Karyağdı, insanın modern dünyayla uyumlanma sürecinde doğayla arasına giren mesafe, huzursuzluk ve başarıyla saplantılı bir ilişki içinde doğaya kazanç yerine zarar verdiğinin eleştirisini yapıyor.

Ayşe Topçuoğulları, kendi hayal dünyasının kahramanı olan çocukların içsel dünyalarını, kompozisyonlarında mutlaka yer verdiği doğa teması ile birlikte huzurlu rüyalar resimliyor. Gerçek dünyanın tekinsiz, huzursuz haline inat, doğa gibi kendiliğinden var olan bir huzur arayışı yansıtıyor.

Doğukan Çiğdem, insanın kökenleri ile olan bağını, doğa teması etrafında ele alan dinamik çalışmaları ile ilk çağlardan günümüze uzanan sembolizm kullanarak, doğayı sadece ilham kaynağı olarak değil, aynı zamanda bir öğretici olarak konumlandırıyor.

Türkiye’den fuara katılan galerimiz Vision Art Platform ve akademisyen, sanatçı, yazar Anita Taylor.

Uluslararası alandan tanınan ünlü sanatçı, küratör ve akademisyen Anita Taylor, Lady and the Unicorn halılarından ilham aldığı Aerialserisine odaklanmış. Paris’te Cluny Müzesinde bulunan bu ortaçağ halıları, Taylor’ın ikonografik derinliği, figürlerin farklılaştırılmış gerçekliği yansıttığı halı adası tasarımı, canlı renkleri ve kadın merkezli anlatıları ile izleyenleri büyülüyor.

Sanatçının çalışmaları, ortaçağ ikonografisi, edebiyat ve sanat arasında bağlantılar kurarken, Tristan ve Yseut’un Aşkı gibi erken dönem İngiliz anlatılarına ithafta bulunuyor. Hikayedeki ahlaki sorumluluklar ile duygusal arzular arasındaki çatışmalar, sanatçının tematik sorgulamalarına derinlik katmakta.

Yazı ve Fotoğraflar: Nurdan Ateş

Yazı ve Fotoğraflar: Nurdan Ateş