Sanat Dolu Bir Tatil Rotasına Gitmeye Ne Dersiniz? | Yazan Fulden Karayel Okumuş

Fulden Karayel Okumuş

bir yıl önce

Yaratıcı bir sanatseverin tatil rotası, sadece doğal güzellikleri ve tarihi miraslarıyla değil, aynı zamanda sanatsal etkinlikleri ve kültürel deneyimleriyle dolu bir şehirde olabilir. Artık tatiller sadece deniz, kum ve güneşle sınırlı değil. Farklı tatil destinasyonları, sanat kültürlerini bir araya getirerek tatil alışkanlıklarımıza yeni bir boyut kazandırıyor. Yapılan birçok araştırma, tatilde sanatla ilgilenmenin insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteriyor. İngiltere'deki bir araştırma, farklı sanat eserlerini düzenli olarak gören kişilerin stres ve kaygılarının azaldığını, kültürel farkındalığını arttığını, hayata farklı bir perspektifle bakmayı sağladığını ve mutluluk seviyelerinin yükseldiğini ortaya koyuyor.

 

O halde şimdi sanat dolu bir tatil deneyimi için kendinizi yenilenmiş ve ilham dolu hissedeceğiniz Caresse Art Projesine doğru yola çıkıyoruz. Bu proje, mimariyi sanatla birleştirerek bulunduğu destinasyonda sanat turizmine öncülük ediyor. Multidisipliner sanat anlayışını yansıtan Caresse Art Projesi, uluslararası düzeyde 100 sanatçının 400'e yakın eserine ev sahipliği yapıyor. Elçin Sümer'in küratörlüğünü üstlendiği projede, Ayla Turan’dan Ali Atmaca’ya, Aslışah Erdem’den Ali Düzenli’ye, Bedri Baykam’dan Ceylan Dökmen’e, Deniz Doğruyol’dan Eda Taşlı’ya, Kübra Doğu’dan Server Demirtaş’a ve Tuba Önder Demircioğlu’ndan Yasemin Öztürk’e kadar daha nice sanatçıların yer aldığı bu proje, sanat dünyasında muhteşem bir buluşmaya sahne oluyor.

 

Caresse Art Projesi, tatilcilerin Bodrum'u farklı bir gözle keşfedeceği benzersiz bir deneyim sunuyor. Haziran ayından itibaren, yenilikçi atölyeler, sanatçı performansları, vizyoner turlar ve söyleşiler gibi etkinliklerle sanatseverlerle buluşacak. Eğer siz de tatilinizi sanatsal etkinliklere katılarak, yeni şeyler öğrenerek, sanat eserleriyle etkileşim kurarak ve ruhunuzu sanatla besleyerek geçirmek istiyorsanız, Caresse Art Projesi tam size göre. Bodrum ve Bitez koyu arasında konumlanan Asarlık mevkiinde, Uluslararası otel zinciri Marriott International’ın, The Luxury Collection bünyesinde yer alan Bodrum’daki ilk resort oteli Caresse a Luxury Collection Resort & Spa içinde 29 Haziran - 31 Ekim tarihleri arasında Caresse Art Projesini mutlaka ziyaret etmelisiniz.

 

Küratör Elçin Sümer Caresse Art Projesi ile ilgili şunları dile getiriyor;

Bu projenin sanatsal yaklaşımını kurgularken ki hedefim; ‘’İnsanların yaşam alanlarında doğa ve mimarinin güçlü etkisini göz önünde bulundurarak, sanatın tamamlayıcı etkisi ile taçlandırmak oldu. Bu fikirden yola çıkarak multidisipliner sanat anlayışıyla bir podyum yaratma duygusu ön plana çıktı. Bu projeyle birlikte sanat eserleri mekanın önemini taçlandırırken, aynı zamanda Türk sanatçılara özgünce kendilerini anlatabilecekleri podyumlar oluşturduk. Caresse Bodrum, mimarisi ve üst segment hizmet anlayışı Caresse Art projesiyle beraber misafirlerinin duyularına dokunmaya hazırlanıyor diyebiliriz. Büyükhanlı ailesi yatırımı ile sunduğumuz bu dünya, mekana ve sanatçıya ev sahipliği yapılan ilk proje olurken, kültür-turizm noktasında, uluslararası sanatçı portföyümüz ile birçok kuruma da örnek olup sanat ekonomisini de bölgede geliştirmek istiyoruz. Sanata ve sanatçıya olan bu büyük kucaklama ile Caresse Bodrum önceliğinde kayda değer bir kültür-turizm ayağı oluştururken sanatçı prezentasyonuna da destek sağlıyoruz. Projemiz sayesinde de ziyaretçilerin hafızalarında büyüleyici kayıtlar oluşturmayı hayal ediyoruz.”

İşte Caresse Art Projesinde yer alan sanatçılar ve eserleri:

 

Ayla Turan - Together Forever:

Ayla Turan’ın Sonsuza dek birlikte heykelinde yoldaşlık etmeyi, birlikte yürümeyi, birlikte büyümeyi, engelleri aşmayı ve ortak hedeflere ulaşmayı simgelediğini görebilirsiniz. Eser, bazen geride hissedersiniz, birisi sizi tutsun çeksin istersiniz düşüncesini yansıtır nitelikte.

 

Ali Düzenli - Fes :

Sanatçı Ali Düzenli'nin çalışmaları ve ürettiği kompozisyonlar üzerinden insanların dejenerasyonunu anlatıyor. Sanatçı, insan zihninin içerisinde yaşanan yozlaşmayı ve ortaya çıkan canavarlıkları, zorlayıcı ve mizahi bir dille gözler önüne seriyor. Eserde, İstanbul'da fesi olan, elinde simit tutan ve Starbucks'tan aldığı kahvesiyle günümüz kültürüne uyarlanmış bir Osmanlı döneminden kalma bir insan figürü görüyoruz.

 

Aslışah Erdem - Yalnızlık Serisi:

Sanatçı, Kalabalığın içerisinde yalnızlık serisinde duyguları izleyiciye aktarırken alışılmışın dışında bir yaklaşım benimsediğini ifade ediyor. Betimlemelerde, geleneksel portre veya mimiklerin yerine, ellerin gücünden yararlandığını belirtiyor. Eller, beden üzerindeki duygu ve düşüncelerin somut bir temsilidir ve bir tür kukla gibi davranır. Kendimizi ifade etmek için sözcüklerin yetersiz olduğu veya destek sağlayabileceği durumlarda, ellerin anlatıma dahil olduğunu belirtiyor. Aslışah Erdem, ellerin gücünü vurgulayarak duygusal ifadeye farklı bir boyut kazandırdığını ifade ediyor. Eller, jestler, dokunuşlar ve hareketler aracılığıyla duygusal ifadelerin daha derin ve anlamlı hale geldiği bir araç olarak kullanılıyor. Bu yaklaşım, sözcüklerin bazen yetersiz kalabileceği durumlarda sanatın gücünü ortaya koymayı amaçlıyor. Aynı zamanda, bedenin başka bir parçasına odaklanarak geleneksel betimlemelerden farklı bir perspektif sunarak, sıradışı ve etkileyici bir sanatsal deneyim yaratıyor.

 

Ceylan Dökmen - Salkım Söğüt:

Sanatçının Salkım söğüt adlı eseri bize metal ağaç formunu kalıcı kılıp, yaşatmayı anlatıyor. Bu eserde, Doğanın yok oluşuna karşı bir direniş gibi bir vurgu göreceksiniz. Ceylan Dökmen bu konuyla ilgili şunları dile getiriyor; Hepimizin birbirine bağlı oldugunu hatırlatan ve aslında hepimizin güçlü görünmeye çalışırken ne kadar kırılgan olduğumuzu anımsatan bir üslup geliştirdim.

 

Deniz Doğruyol - Fahriye:

Sanatçının Fahriye adlı eseri, kültürümüzün getirdiği dayatmalar, zihinler, bellek müdahaleleri üzerinden bu coğrafya da kadın doğma meselesinin yüklerini ve içinden çıkılmaz tezat uçlarını sorgulatıyor. Altın eldivenler ve sehpasına kurulmuş Fahriye provakatör bir üslup ile , izleyiciyi "El değmemişlik" bellek karmaşasını sorgulatmak üzere makamına davet ediyor.

 

Eda Taşlı - Minik Kelebek, Uçmak Ne Demek! Git Bir Dalda Dur!

Eda Taşlı, "Minik kelebek, uçmak ne demek! Git bir dalda DUR" adlı eseri üzerinden bir anlatı yapıyor. Metin Akpınar ve Zeki Alasya'nın Yasaklar kabaresinden bir alıntı olan bu eserde, bir balerin olup dans etmek isteyen bir heykelin durumundan bahsediliyor. Heykel, dans etmek için gereken kostümü ve diğer her şeyi hazır olsa bile, dans edebileceği bir platform veya mecrası bulunmuyor. İsteğe rağmen uçamama ve bir dalda beklemek, eserin ana konusunu oluşturuyor. Sanatçı, bir bireyin potansiyelini gerçekleştirememesini ve isteklerini yerine getirememesini anlatarak, hayal kırıklığı, engeller ve sınırlamalar üzerine düşünmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda, sanatın ve performansın da bir platforma, bir sahneye, bir izleyiciye ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak, sanatın zorlukları ve sınırlamaları da ele alıyor.

 

Kübra Doğu:

Sanatçı, eserlerini hedonizm odaklı bir distopya kurgusuyla yönlendiriyor. Bu kurguda, insanı evrimsel ve devinimsel bir perspektifle ele alıyor. Olayları gözlemleyerek, vahşi yaşam belgesellerini çeker gibi etkilendiği anları yakalıyor. Tuvale yansıttığında, bu gözlemlerinin kendi iç dünyasına yansımalarını ifade ediyor. Ayrıca bazen de kurgunun içindeki rolüne odaklanarak derinlemesine analizler yapıyor.

 

Server Demirtaş:

Server Demirtaş eserinde Antonio Canova'nın Aşk heykelini hareketli bir şekilde yorumluyor. Demirtaş, Bu çalışmanın kendisi için büyülü bir romantik serüven olduğunu ifade ediyor. Sanatçı, bu süreçte Canova'nın çalışma disiplininden ve yumuşaklığından öğrenci gibi yeni bir bakış açısı elde ettiğini söylüyor. Onun ruhunu hissetmek ve zerafetin nasıl heykele dönüştüğünü deneyimlemekten bahsediyor. Bu çalışmanın sanatçı için büyülü bir romantik serüven olduğunu hissedeceksiniz. Aynı zamanda, sanatın insana sonsuz bir keşif ve öğrenme potansiyeli sunduğunu sorgulayacaksınız.

 

Yasemin Öztürk - Inner Power

Sanatçı, insanların mutluluğu, sevgiyi, başarıyı ve gücü dışarıda aramaya alıştıklarını, kendilerine nadiren baktıklarını ifade ediyor. Ancak, içimizde olmayan bir şeyin dışımızda bulunamayacağını belirtiyor. Bunun yanı sıra, içimizde doğmayı bekleyen sınırsız bir güç olduğuna dikkat çekiyor. Sanatçı, eserinde kendi gücünü keşfeden bir kadını ve bu kadının bizlere aktardığı enerjiyi vurguluyor.

Yazı ve Fotoğraflar: Fulden Karayel Okumuş

Paylaş:


Yorum yapmak için tıklayın

Diğer Yazıları

19 gün önce

Bir Şehirde Sanatın Evrenselliği Yankılanıyorsa, O Gün 19. Contemporary Istanbul Günüdür!

bir ay önce

Caeli’de Alice’inizi Keşfetmenin Tam Zamanı Mı Dersiniz?

2 ay önce

Hayatınızdaki İzleri Bu Sergide Keşfetmeye Var Mısınız? | Yazan Fulden Karayel Okumuş

3 ay önce

Tesadüfün Sanata Dönüştüğü Yer: Olafur Eliasson’un İstanbul Boğazı’ndaki Sergisi | Yazan Fulden Karayel Okumuş

4 ay önce

Mücevher Tasarımcısı Ali Rıza Akdolu'nun Aliens Heykellerinin Sırrı 1 Milyon Yılda Mı Gizli? | Yazan Fulden Karayel Okumuş

En Çok Okunanlar