Sanat dünyası Covid 19’dan önce ve sonra olarak ikiye ayrılıyor. Sanatseverlerin merakla beklediği birçok fuar dijital olarak sanatseverlerle buluştu ancak fiziksel olarak kurallara uyarak gerçekleşenler de var tabii ki. Contemporary Istanbul ve Tomtom Designhood iş birliği ikincisi düzenlenen Step İstanbul bunlardan biri. Bu yıl bir ilke imza attı ve COVID-19 nedeniyle birbirinden yetenekli sanatçıların fotoğraftan videoarta heykelden enstalasyona kadar ulaşılabilir sanat tarzındaki eserleri hem çevrimiçi olarak hem de fiziksel olarak FORD Otosan sponsorluğunda Taksim 360’da sanatseverlerle buluşturdu.
ÇEVRİMİÇİ Step İstanbul
Çevrimiçi Platform’un yaratıcıları Ahmet Rüstem ve Hakan sorar imzası taşıyor. Öyle ki iki sanatçı pırıl pırıl, sanat aşığı, üretken sanatçılar diyebilirim. Ahmet Rüstem, Step Istanbul online platform için şunları dile getiriyor:
‘’Bir oyun gibi kurguladık. Sanatseverler başlangıç noktasından sona kadar tek tek tüm galerilerin içine girip, eserlerin üstüne tıklayarak bütün detayları öğrenebiliyor. Drone imgesi ile her defa tepeden bakarak istediği galeriye direk geçiş yapabiliyorlar. 1000’den fazla eser sergileniyor. Bazı online satış yapan galerilerin sitesine direk link verebiliyoruz.’’
Step Istanbul Online Platformu'nda, 30’a yakın galerinin ve inisiyatiflerin katılımıyla sektörde en iyi 360 görüntü yükleme araçlarından biri olan Kuula platformundan faydalandılar. 800 eserden fazlasını görebileceğiniz Çevrimiçi Step Istanbul, her bir galeri için özel olarak tasarlanmış ve 24 alandan oluşuyor. Kullanıcıların rahatlıkla kullanabilecekleri altıgen bir alan içerisine kurgulanan yerleşkede, çeşitli ölçeklerde farklı galeriler, inisiyatifler ve sponsor alanları yer alıyor.
Bu alanlar içerisinde geçişlerin yer aldığı platform içerisinde 350’i aşkın sanatçının 800’den fazla aşkın eseri yer alıyor. Katılımcılar çevrimiçi Step Istanbul platformuna web tarayıcıları üzerinden ulaşabilir veya telefonlarını kullanarak galeriler içerisinde 360 derece tur yapabilirler. Sanal gerçeklik (VR) gözlüğü ile deneyimlenecek olan eserlere aynı zamanda web tarayıcısı üzerinden veya telefonlarınızdan ziyaret edebilirsiniz. Sergilenen eserlerin künye ve fiyat bilgisine görsellerin üstüne tıklayarak ulaşabilirsiniz. Çevrimiçi platforma www.stepistanbul.com.tr adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. Böylece Step İstanbul bir tık ötenizde olacak.
Step İstanbul 360 ile ilgili Esra Özkan şunları dile getiriyor :
“Pandemi ile birlike hızlıca adapte olduğumuz teknolojinin etkilerini fuarlar, müzeler, galeriler özelinde gün geçtikçe etkin olarak kullanıldığını görüyoruz. Step Istanbul’da “Sanata Adım At” mottosu ile tüm koleksiyonerleri hem fiziksel alana hem de Step Istanbul Çevrimiçi'ne davet ediyoruz. Bu bağlamda, Step Istanbul Çevirimiçi herkesin rahatça gezebileceği ve eserlerin künye ve fiyat bilgilerine ulaşabilecekleri kolay bir ara yüze sahip. Sanata bir adım atmak isteyen herkes için ulaşılabilir olmanın en kolay hali.”
Covid 19 nedeniyle içinde bulunduğumuz çevrimiçi imkanlar dahilinde elbette fiziki gezerken favorilerim olan Sanatçılar ve Sanat Eserleri yer alıyor. Şunu bilmelisiniz Step Istanbul'da her keseye göre sanat eserleri var. Resimden heykele, videoarttan enstalasyona her şey bulunuyor. İşte favorilerim arasında olan sanatçılar ve eserleri;
Art50’de bulunan Mihriban Mirap’ın ‘’I love Rolling Stones’’, ''Orman Perisi'' ve ''Mavi'' adlı eserleri bana sanki çılgın ve süslü babaanneleri yansıtırken, Pg Art Galeri'deki Ayla Turan’ın hani üfleyince tüyleri uçuşan çiçekler olur ya onu gözümde canlandıran çocuk heykeli, Ferda Art Platform’da Selen Tokgoz‘un sanki bir fanus içerisinde bulunan ''Animasal'' serisinin dördüncü çalışmasından, Kemal özen’in sanki VR gözlükle üçüncü boyuta geçen tabloları, Mixer Art’ta Ali Şentürk’ün Efsanevi Yaratıkları, Anna Laudel Galeri’de Bilal Hakan Karakaya’nın ''Aşı'' serisinden oluşan heykelleri, Ramazan Can’ın tüm duvarı kaplayan ''Özdeşim'' serisi, Sarp Kerem Yavuz’un Neon Artı ve Fotoğrafları, Vision Art'ta Leyla Emadi'nin ''Stay Away'' tablosu ve son dönemde düşen ruh halimizi yükseltmek için hazırladığı beton kelimeleri, Redartta Nesren Jake’in Haribo heykellerinden İlkem Güneri'nin mavi gözlü sevimli kız çocuğu tabloları, Hande Uğur'un ''Oh Franklin You Are the One'' serisi, Tarkan Güveli’nin karakteristik sevimli heykelleri, Artopol’da Nilay Özenbay'ın sevgiye ihtiyacımız var, adalet ve teknolojik bebek heykerinden Hatice Nur Özerfener’in ''Balloons'' serisinden oluşan tabloları, Arttv Project'te Rana Balca’nın tuval üzeri nakış tabloları, Özge Tan’ın ''4 Element'' adlı seramik heykelleri, Özge Kahraman’ın mağara deneyimlerini yansıttığı tuvalleri, Filiz Top’un ''Odak 1'' tablosu, Galeribu'da Numan Okutan’ın ''Muz Kapanı'', Umut Yalım’ın ''Ben Bir Eser Değilim'' tablosu, Deniz Doğruyol’un İskambil kartlarından oluşan ''Kırk’lanmak'' serisi, ve özellikle digital sanata sonsuz değer katan deartium eserleri, Elifko’nun ''Mızmız'' tablosu benim favorilerim arasında yer alıyor.
Birbirinden değerli sanatçıların eserleri hayata geçirirken mutlaka bir teması ve hikayesi oluyor. İşte o hikayeleri tüm sanatseverler merakla takip ediyor. Kimisi için ilham olurken kimisi için de hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir faktör olabiliyor. İşte bazı sanatçıların sanat eserlerinin hikayeleri şöyle:
ALİ ŞENTÜRK:
EFSANEVİ OLMAYAN YARATIKLAR
MIXER ART
AYLA TURAN:
DANDELİON
PG ART GALERİ
Varoluşumuzdan beri hayatımızda yer bulan bazı semboller var. Ayla Turan’ın çocukları hep birşeyler anlatıyor. ‘’Hindiba’’(Dandelion) güneş ile ilişkili…Aydınlanmanın sembolü. Pozitifliği, ilerlemesi ve hayatta kalmayı sembolize ediyor. Farklı dillerdeki anlamları da çok etkileyici. Mesela Farsçada (Okunuşu Gasedek) küçük haberci anlamına geliyor.:)
BİLAL HAKAN KARAKAYA:
AŞI SERİSİ
ANNA LAUDEL GALERİ
'’Aşı’' serisi, pandemi sürecinde sanatçının tekrar ele aldığı serilerinden biridir. Ahşap, reçine ve yapay çiçek kullanarak üretilen eserlerde içinden geçtiğimiz karanlık ve gri zamana karşı zihnimizde yeni filizler oluşmasını ve yaşamı renklendirme umudunu aşılamak fikri ile oluşturulmuştur.
ELİFKO:
MIZMIZ
PETRA STORE
Sosyal medya 21. yüzyıl insanının içindeki narsizmi uyandırdı. Herkesi sahte birer kraliyet mensubuna dönüştürdü. Dışarıdan bakılınca mükemmel görünen hayatlarımızda değişmeyen şey duygularımız. Resimlerdeki kusursuz portreler ve altın varaklı taçlar kendimizi kusursuz gösterme çabamız. Dikişler gerçek hayatı temsil ediyor. Yaşadığımız mutluluk, acı, özlem, nefret, kıskançlık... iğnenin batması gibi bir his. Yalnızca çocuk ve bebek portreleri huzursuzluğunu samimiyetiyle gösterir. Onlarda sahtelik hiçbir zaman olmaz. İfadeleri nettir. Bu ifade dikişle birleşince inceden rahatsız eder izleyeni.
Dikişlerdeki büyüyen küçülen çizgiler ve motifler bir ağlamanın ses dalgaları, ağlamanın alfabesi gibidir. Gözlerinden çıkmaya başlayan dallar ve yapraklar ‘her şeye rağmen’ umutlanmak ve umut vermek anlamındadır.
HANDE UĞUR:
OH FRANKLİN, YOU ARE THE ONE
REDART
Sanatçının Franklinle macerası doların hayatımızın hep başrolünde olması gerçeğiyle başladı.Tabi bu durum diğer döviz birimleriyle de aynı ama kapitalizmin simgesi olarak doların ve özellikle 100 doların üzerindeki Benjamin Franklin resminin daha ikonik olduğunu düşündü.
Başta hep dolar bizle “uğraşıyor” biraz da ben dolarla uğraşayım duygusuyla başladı. - Sanki asıl değer kaybedenin Türk lirası olduğunu bilmiyormuş gibi.-
Ülkede insanların dolara, doların yükselmesine,düşmesine olan değişik tepkileri de sanatçıya ilham oldu. Franklini kimimiz kahraman, kimimiz kötü karakter olarak gördük, kimi zaman üstün bir yere koyduk, kimi zaman dalga geçtik.
O yüzden önce tuvale resmettiği Franklinler, Lenticular baskı yöntemiyle önce her zaman doların üzerinde görmeye alışkın olduğumuz formuyla gözükürken sonrasında bir kahraman , bir kötü karakter, komik bir instagram filtresi vb. olarak şekil değiştiriyor.
İLKEM GÜNERİ:
I TIRED
REDART
İlkem Güneri’nin eserleri sevimliliğin içerisinde toplumu etkilemiş kötü olayları konu almaktadır. Bu konular içerisinde. Savaşlar, yok etmeler ve kadınlara yönelik kullanılmış zorluklar yer almaktadır. Bu konular tek bir figür etrafında şekillenmektedir. Küçük kadın çeyizi çalışmasında karanlık içerisinde gözleri yaşlı bir portre ve bu portrenin etrafında tığ işi işlenmiştir. Birçok kadının çeyizinde bunun gibi tığ işleri yer almaktadır. Çocuk evliliklerine dikkat çekilen bu çalışmada çeyiz tığ işi değil, küçük bir kızın göz yaşlarıdır. I tired isimli çalışmada melek olarak resmedilmiş sevimli fakat yorgun bir kız resmedilmiştir. Kendi masal dünyasında yorgunluğa terkedilmiş bir figür ile karşı karşıya kalıyoruz.belkide bakıştığımız kişi gerçekten iyilik yapmaktan yorulmuş bir melektir.
LEYLA EMADİ:
STAY AWAY
BLOOM
SHINE
VISION ART GALERİ
Leyla Emadi, Stay Away işini evlere kapandığımız mart ayında pandemi doneminde üretmişti. Emadi, sosyal mesafeye dikkat çeken bu eserde uzak dur çağrısıyla sanatseverlere gönderme yapıyor.
Bloom ve Shine, bir serinin ilk iki isi, son dönemde düşen ruh halimizi yükseltmek için kendine yazdığı kelimelerden oluşuyor.. Kendi için yaptığı ‘’Rise Up’’ listesini betonla döküp, herkesin mood’unu yükseltmesini amaçlıyor.
NESREN JAKE:
RENEGADES
REDART
RENEGADES (Jelly Statues) serisinin aslında çeşitli sembolik anlamları mevcuttur. Bu sembolik anlamlar; hayvan figürü olarak ayı'dan tutun da, bütün insanların sevip ucuza ulaşabildiği/mutluluğu tanımladığı ve tüketimin en ucuz ve kaynak noktası (jelibon) olarak çeşitlendirmek mümkün.
RENEGADES eserleri aslında bir göndermedir; Çocukluk zamanlarımızdan itibaren her zaman kendimizi mutlu edecek şeyler ararız. Tabiki bu gelir seviyesine göre farklılık gösterir fakat jelibon renkleri, tadı ve fiyatı ile her zaman ulaşılabilir olmuştur. Herkes bu paylaşımın bir parçası olmaktadır. Kendimizi mutlu etmek ve ödüllendirmek için bu göz alıcı şeylerin peşinden gideriz. Bu ufak şeyler insanların kimliklerinin, ideolojilerinin ya da yaşam tarzlarının arasındaki farkı gözetilmeksizin tüketilen bir ürün haline dönüşmüştür.
Bu serinin bir diğer göndermesi de Ai Weiwei'nin "Ay Çekirdekleri"dir. İnsanların geçmiş zamanlarda daha da ucuz şeylerle paylaşımı bulunuyorken zamanla bütün bakış açıları, zevkler ve beğeniler değişerek daha yapay ve renkli bir forma dönüşmüştür.
NİLAY ÖZENBAY:
SEVGİ
ARTOPOL
Nilay Özenbay ‘’Sevgiye İhtiyacımız var’’ eserinde En güçlü ve en değerli ödüllerden biri sevginin kendisi olmasına bir çağrı yapıyor. Aslında sevginin hayatımızda ne kadar önemli bir eylem olmasına dikkat çekiyor.
NUMAN OKUTAN:
MUZ KAPANI
GALERİBU
Modern sanat yapıtı ve etrafında gelişen ekonomi üzerine yapılan bir çalışmadır. Art Basel’in Miami’de düzenlediği fuarda İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’nın “Komedi” isimli muz’u modern sanatın geldiği noktada, değeri işlevi ve ekonomi üzerine adeta bir olay haline gelmişti. Duvara bant ile yapıştırılmış muz aslında bir eylem niteliği taşırken sergilenip bir sanat eseri haline dönüştürülmesi, toplumun dillendirerek, kimileri tarafından da yüceltirilerek ekonomik sistemin bir parçası haline dönüşmesini sağlamıştır. Sanatçının Yapmış olduğu Muz Kapanı isimli çalışmasıyla bunu provokative ederek Muzu yani (toplumu), bir fare kapanına kıstırdığını vurguluyor.
ÖZGE KAHRAMAN:
ART TV PROJECT
Profesyonel olarak ‘Mağaracılık’ sporu yapan ve birçok mağara keşfine katılan sanatçı, eserlerinde mağaraların gözlerden uzak kalan güzelliklerini gözler önüne sermektedir. Yeryüzünün altında gizli olan bir kıta: Büyük kısmı keşfedilmemiş, düzgünce anlaşılamamış ve efsanelerde yer almış. Bu bilinmeyen yeraltı boşluğu içerisinde etkileyici manzaralar barındırmaktadır. Sanatçıya göre; karanlık, sonsuz, keşfedilmemiş, uçsuz bucaksız olan mağaralar, düşlerin gizemini ve bilinmezliğini yansıtırlar. Fakat bu karanlık yeraltı boşlukları içlerinde barındıkları küçük ‘Işık’ huzmesi ile bizleri aydınlatmakta ve merakımızı uyandırmaktadır. Keşfedilmeyi bekleyen, tamamını hiçbir zaman keşfedemeyeceğimiz; kimileri için tutkuyla izlenecek bir sanat, kimileri için korkutucu bir karanlık, kimileri için ise derin anlamları olan bir bilinmezlik ile dünyanın gizli kalmış güzellikleri: Mağaralardır.
ÖZGE TAN:
4 ELEMENT
ART TV PROJECT
4 Element, Özge Tan’ın ‘Gözü Yaşlı Tanrıçalar Serisi’ne ait eserlerdendir. Antik inanış ve mitlerin neredeyse hepsinde var olan tanrıçaların ‘’Bugün kim bilir ne halde oldukları’’ sorusuyla ortaya çıkan seri; sanatçının, bugün tüm tanrıçaların temsil etmekte olduğu hem kadına hem de doğaya ait değerlerin insan türü tarafından incitilmiş ve incitilmeye devam edildiği; dolayısıyla bugün bütün bu tanrıçaların, olsa olsa gözü yaşlı birer tanrıça olacağı cevabı üzerine kuruludur. Doğanın her koşul ve vakitte yaptığı gibi kendini var etmek için bulduğu yeni yollardan esinlenen sanatçı, doğaya ait kavramları, o kavramlara ait özellikler taşıyan tanrıçalar olarak betimlemiş ve bugünün tanrıçalarını yansıtmaya koyulmuştur. 4 Element de Ateş, Hava, Su ve Toprak olarak betimlenen 4 tanrıçadan oluşmaktadır. Bugünün tanrıçaları, taşıdıkları hüzne rağmen, parıltılı gözyaşlarından yeni’yi doğurmaya; yaratmaya, üretmeye ve onarmaya devam etmektedir.
RAMAZAN CAN:
ÖZDEŞİM SERİSİ
ANNA LAUDEL GALERİ
Şamanizm, felaketleri insanlar ile görünmez dünyanın varlıkları arasındaki özel bir ilişkinin sonucu olarak görür. İnsanlar bu uğursuzlukların kurbanlarıdır, görünmez dünyadaki varlıklar ise tetikçileridir. Şaman’lar bu bağlamda ara bulucu görevi üstlenirler. Bu ilişkiler esnasında ruhlarla girilen mücadelelerde ilk insan kendinden daha güçlü bir varlık olan boğa, geyik, kurt vb. gibi hayvanların bedenleriyle özdeşleşip onun gücünü ele geçirdiğini düşünerek, görüntüsünü mağaranın duvarına resmetmiştir. Ramazan Can’ın Özdeşim serisi işleri bu ilkel tavrı basit bir yöntemle deneyimlemeyi amaçlamaktadır.
SERKAN KÜÇÜKÖZCÜ
ANNA LAUDEL GALERİ
Sanatçı izleyicinin hayal gücüyle resimlerinde anlattığı hikayeye katılmasını ve farklı yorumlamasını; bu hikayeye dahil olmasını istiyor. Hikayeyi izleyici devam ettirmeli. Bunun dışında, işlerinde mekan ve nesne algısıyla oynamak ve sıradan olan ile sıra dışı olana vurgu yapmaktan keyif alıyor. Günlük yaşamımızda aşina olduğumuz nesneleri devasa büyüklükte, ıssız ve bilinmeyen mekânlara yerleştirilmiş şekilde izleyicilerle buluşturuyor. Canlı renklerin dünyasında, alıştığımız bazı biçimleri tanıdık olmayan sahnelerde sunarak şaşırtmaktan ziyade aslında mekân ve nesne algımızla oynuyor. Küçüközcü’nün buradaki birincil amacı şaşırtmak değil tabii ki, mekân ve nesne algısıyla oynayarak insandan yoksun bırakılmış gerçeküstü ama bir yandan tanıdık gelen nesnelerle, kişinin tarih boyunca aradığı aidiyet duygusunu sorgulatmak istiyor. Çalışmalarında, belli bir zamana, insana ve mekâna ait olmaktan kurtardığı, bağımsızlaşan nesneler kullanıyor.
Serkan Küçüközcü : ‘’Ben umut ediyorum; gökyüzünden bomba yağdıran uçakların o masmavi gökyüzünden çocukların üzerine bomba yerine oyuncaklar şekerler, Legolar atmasını düşlüyorum ve istiyorum. Biliyorum ki o masum çocuklar o Legolarla şu an yaşadığımız dünyadan çok daha huzurlu, mutlu, masum ve daha güzel bir dünya inşa edecekler…..Umut ediyorum, istiyorum ve düşlüyorum….’’
SELEN TOKGOZ:
DREAM 2
FERDA ART GALERİ
Animasal serisinin dördüncü çalışması olan Dream2, bu serideki diğer işler gibi kişinin doğayla kurduğu ilişkiye odaklanmaktadır. Günümüzde yaşadığımız birçok çevresel sorun (biyolojik çeşitliliğin azalması,doğal kaynakların tükenmesi, çevre kirliliği gibi) medenileşme sürecinde insanlığın kendi sahte benliğini inşa ederken, doğayla olan ilişkisini en aza indirgemesi daha sonra doğadan ayrı olduğu yanılsamasından kaynaklı sorunlardır. Çalışmada kullanılan, görüntüyü deforme ederek yansıtan ayna sahte benliklerimizi temsil etmektedir. En yalın haliyle anlatmak gerekirse;
"Doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlatan bir düşün şekillendirilmiş hali. "
Step Istanbul'u 22 kasıma kadar Taksım 360'da ya da çevrimiçi platformundan ziyaret edebilirsiniz. Sanat dolu günler dilerim.
Yazı ve Fotoğraflar: Fulden Karayel Okumuş
Bir Şehirde Sanatın Evrenselliği Yankılanıyorsa, O Gün 19. Contemporary Istanbul Günüdür!
Caeli’de Alice’inizi Keşfetmenin Tam Zamanı Mı Dersiniz?
Hayatınızdaki İzleri Bu Sergide Keşfetmeye Var Mısınız? | Yazan Fulden Karayel Okumuş
Tesadüfün Sanata Dönüştüğü Yer: Olafur Eliasson’un İstanbul Boğazı’ndaki Sergisi | Yazan Fulden Karayel Okumuş
Mücevher Tasarımcısı Ali Rıza Akdolu'nun Aliens Heykellerinin Sırrı 1 Milyon Yılda Mı Gizli? | Yazan Fulden Karayel Okumuş
Yorum yapmak için tıklayın