Yarım Yüzyılın En Parlak Sanatçılarından Yayoi Kusama, The Broad Museum’da | Yazan Selen Sarıoğlu
Los Angeles’ın en yeni ve en dikkat çeken müzesi The Broad Museum son yarım yüzyılın en parlak sanatçılarından Yayoi Kusama’nın kapsamlı bir sergisine ev sahipliği yapıyor.
Oldukça küresel ve kapsamlı olan sanat dünyasının vazgeçilmeyen uğrak durakları vardır, Paris, Londra ve New York gibi. Bunlara ek olarak dönem dönem başka şehirler de yeni müzeler, galeriler ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yaparak ön plana çıkar. Los Angeles, son yılların favori yeni sanat şehirlerinden biri... New York’un yüksek kiralarından kaçan sanatçılar ve galeriler, bu gelişimin hem sebebi hem de sonucu.
Aslında Los Angeles müzeler bakımından her zaman oldukça şanslı bir şehirdi. Şehrin merkezinde olmasına rağmen farklı binalarda pek çok farklı serginin yer aldığı, 1919’da kurulan LACMA yani Los Angeles Country Museum of Art ile koca bir tepenin üzerine kurulu bir kampüs ve bir de villadan oluş̧an, 1974’te kurulan Getty Müzesi, bütün Amerika’nın batı yakasını besleyecek derecede kuvvetli sanat kurumları. Bunla ra 1990 senesinde katılan ve kurucusu olan koleksiyoncunun adını alan Hammer Müzesi de katılmıştı. 2015’in eylül ayında ise bu listeye bir yenisi daha eklendi: The Broad Müzesi. Hollywood’un film prömiyerlerini aratmayan açılış töreni, davetliler arasında Owen Wilson, Tobey Maguire ve Gwyneth Paltrow gibi isimler de olunca tüm dünyada oldukça ses getirdi.
The Broad Müzesi ismini kurucuları, koleksiyoncu çift Eli ve Edythe Broad’dan alıyor. Başlı başına bir sanat eseri olan ve yapımının 140 milyon dolara mal olduğu bilinen fütüristik müze binasının içerisinde Broad koleksiyonuna ait iki bin eser yer alıyor. Ağırlıklı olarak savaş sonrası dönem ve güncel sanatın yer aldığı koleksiyonda, Jean-Michel Basquiat, Barbara Kruger, Cy Twombly, Ed Ruscha, Christopher Wool, Jeff Koons, Joseph Beuys, Jasper Johns, Cindy Sherman, Robert Rauschenberg’in aralarında olduğu sanatçıların yanı sıra isimleri daha az bilinen sanatçıların eserleri de yer alıyor.
İnternet sayfasında belirtildiğine göre, müzenin iki senelik kısa ömründe 1.2 milyon ziyaretçisi olmuş. Aylar öncesinden rezervasyonla bilet ayrılmadan girmenin mümkün olmadığı müzenin kapasitesini arttırsa bu sayının kat be kart artacağı da kesin. Talep çok yüksek olduğu için ne yazık ki bu yakın zamanda olacak gibi gözükmüyor. Nitekim müze ekim ayında açılan Yayoi Kusama sergisinin biletlerini 1 Eylül’de satışa çıkardığında, 50 bin bilet iki saat içinde tükendi. Bundan sonra da her gün belli sayıda bileti kapıda satacağını açıklayan müzenin önünde her sabah uzun kuyrukların oluşması bekleniyor.
Benekli resimleri ve objeleriyle de bilinen Yayoi Kusama’nın “Sonsuzluk Aynalar / Infinity Mirrors” adlı serisi Instagram’ın da etkisiyle bir fenomen hâline geldi. İlk olarak 1965 senesin de “Infinity Mirror Room Phalli’s Field” adlı eserinde kullandığı karşılıklı yerleştirilmesiyle sonsuzluk hissi yaratan aynaları ‘selfie’ çılgınlığıyla çok uyumlu olduğundan son senelerde oldukça ilgi çekti.
Sergi, The Broad’un ilk Kusama tecrübesi değil. Daha önce müzedeki karma sergide Kusama’nın ‘sonsuzluk aynaları’ndan bir eser yer almıştı. “Sonsuzluk Aynalı Oda Milyonlarca Işık Yılı Uzaklıktaki Ruhlar / Infinity Mirrored Room” adlı eser Broad’ların kalıcı koleksiyonunda yer alıyor.
Aylar öncesinden yer ayırmak müzeye girmeye yarıyor ama Kusama’nın odasını görmeye yetmiyor. ‘Sonsuzluk aynalı’ odayı deneyimlemek isteyen ziyaretçiler, önceden bilet aldıkları saat gelip de müzeye alındıktan hemen sonra tekrar sıraya girip Kusama’nın odaları için ayrıca bir dijital listeye dahil oluyorlar. Ortalama olarak bir buçuk saat bekledikten sonra telefonlarına gelen mesaj ile sıralarının onlara geldiğini anlayarak Kusama’nın ayna yerleştirmesinin yer aldığı bölüme giderek tekrar sıraya giriyorlar.
Bu kadar sıraya girme ve bekleme sonrasında esere ulaşıldığında her ziyaretçiye ayrılan vakit ise yalnızca 45 saniye. Eserin olduğu odanın kapısından girer girmez limitli zaman işlemeye başlıyor. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen 45 saniyenin sonunda kapıyı tıklatarak açan görevliyle birlikte Kusama deneyimi de başladığı gibi bitiyor. Instagram’da yer alan oldukça profesyonel görünümlü selfie’lerin bu kadar kısa bir sürede bu kadar başarıyla çekilmesine ise hayran olmamak elde değil. Kusama’nın hem beneklerinin hem de sonsuzluk aynalarının kavramsal çerçevesi aslında bir bütün. Dünyamızı milyonlarca yıldızın olduğu evrenin içerisinde bir nokta olduğunu belirten sanatçı, eserlerinde onlarca noktayı bir arada kullanmasını da sonsuzluğa giden bir yol olarak ele alıyor, tıpkı sonsuzluk aynalarının olduğu gibi... Yayoi Kusama’nın benekleriyle sonsuzluğa yolculuğunun başlangıcı ise onlarca yıl önceydi. 1961 senesinde, daha 32 yaşındayken, New York’taki Stephen Radich Gallery’de sergilenen bir eseri, Kusama’nın sanatının ilk izlerini taşıyor. O zamanın akımlarına göre oldukça büyük boyutta, 10 metre uzunluğunda ve üç metre yüksekliğinde olan bu eserin boyutuna zıt, küçük beyaz fırça darbeleri izleyiciyi sarmalarken bir devamlılık hissi yaratıyor. Serinin temelleri de bu tabloyla atılmış oluyor. Noktalarla dolu bu başka âlem Yayoi Kusama’nın zihinsel rahatsızlığının bir uzantısı da diyebiliriz. Sanatçı gördüğü halüsinasyonları olduğu gibi yansıtırken ortaya dışarıdan bakanların soyut olarak adlandıracakları eserler çıkıyor. Bu eserlerin bir sonraki boyuta ulaşmasının hikâyesi de Kusama’nın tecrübe ettiği şekliyle oldukça doğal olarak gelişmiş: “Bir gün uyandığımda, bir camın üzerini kaplayan kırmızı bir ağ gördüm. Tüm oda kırmızı bir ağ ile kaplıydı.” Kusama’nın tabloları ağlara, ağları da odalara dönüşüyor. The Broad Museum’da sıra beklenilerek girilen “Aynalı Sonsuzluk Odaları” benzeri eserler, işte bu tablolar dört duvarı kaplayıp, onlarca ışıkla aydınlatılıp aynalarla çoğalınca ortaya çıkıyor. Bu odaların içine giren ziyaretçiler, kısa süreliğine de olsa Kusama’nın sonsuz zenginlikteki dünyasına adım atıyor. New York’taki David Zwirner Galeri’nin de 16 Aralık tarihine kadar oldukça kapsamlı bir Yayoi Kusama sergisine ev sahipliği yaptığını belirtelim. Girişin bedava olduğu sergiye ilgi o kadar yoğun ki sergiyi görebilmek için girişteki sırada en az yarım saat beklemeyi göze almak gerekiyor.
Yazı ve Fotoğraflar: Selen Sarıoğlu Süloş
Yorum yapmak için tıklayın