3 Renk 3 Bakış

Atalay Mansuroğlu / Güher Elçiçek / Şebnem Gencer

20 Eylül - 4 Ekim 2025

G&G Sanat Merkezi

Sanatsal bir akademik ortamda yolları kesişen üç sanatçının yıllar sonra kendi bakış açıları, farklı tarz ve renkleriyle buluştukları “Üç Renk Üç Bakış” adlı serginin özelliği ve önemi, yorum farklılıklarıyla birlikte deneyimledikleri farklı konu ve coğrafyaları uzamsal bir derinlikte bir sergi ortamında buluşturmasından ileri gelmektedir.

Her üç sanatçının Doğuş Üniversitesi Resim bölümü içerisinde hoca öğrenci ilişkisiyle başlayan ve atölye ortaklığı ile sanatsal okumalar eşliğinde devam eden dostlukları, yıllar sonra edindikleri deneyim ve gelişen sanat yönleriyle birlikte, tekrar bir araya gelip bu ortak sergide buluşmalarıyla pekişmiştir.

Sanat, geçmişten günümüze dönüşümünde taşıdığı verilerle, gerek direkt gerekse soyut kavramsal atıf ve göndermelerle mesajlar verir. İzleyici o eserin kendi algısında bıraktığı görsel izlerle onu yorumlayabilir. Bu bakımdan bir sanat eserinin içeriğini anlatmak doğru değildir. Her sanatsal çalışmanın ağırlığı ve değeri, sanat dünyasından uzman ve üstatların yanında, sanatseverlerin algısında ve ruhunda bıraktığı görsel değerler kadar önemlidir.

Güher Elçiçek, mezun olduktan sonra kendi çalışmalarını sadece tual üzerinde değil disiplinler arası çalışmalar da yaparak üç boyutlu formlara taşır. Gerek tual üzerine kendi özgün renkleriyle çalıştığı konular gerekse seramik alanında yaptığı formlarla farklı bir yere konumlandırılabilir. 

Tual üzerine yağlıboya çalışmalarında doğanın en ufak hücresinde başlayan doku ve renk zenginliği üzerinden başlar, çalışma sahnesine yerleştirdiği bitki ve canlıları bir kadraja alıp, kendine özgü renk ve fırça dokunuşlarıyla ritmik bir doku ve özgün renk deryasına çevirir. 

Burada işlediği konular dışında, kendi bilgi ve duygu dünyasından çözümlemeler yapar.

Şebnem Gencer, resim bölümünden mezun olduktan sonra, sanatsal çizgisini koruyarak teknik açıdan gelişimini farklı aşamalara taşıdı. İnsanlığın yerleşik hayata geçtiği dönemden günümüze git gide yakınlaşarak ve sıkışarak inşa ettiği yapılar ve kendi varlığını aynı zamanda farklı özelliklerini vurgulamak için yaptığı anıtsal yapılar ilgisini çekti. Konu olarak seçtiği kent yapılarını kendine özgü çizgi ve dokusal tekniğiyle, tual üzerine monokrom sayılabilecek renk yüzeyi üzerine sürekli inşa halinde bir toplum yaşamı olarak çalıştı.

Özellikle özgün anlatım gücü ve konstrüktif açıdan çözümlediği yapıların tual üzerinde oluşturduğu sahne derinliği, anlatım gücü açısından izleyeni bu konuya daha fazla yaklaşmasını ve yoğunlaşmasını sağlamaktadır.

Atalay Mansuroğlu, akademik ortamda olmasıyla birlikte, çalışmaları kent, insan ve doğa konularında işler. İşlediği konularda sanatın yavaş yavaş terk ettiği direkt mesaj verme, çarpıcı, dramatik sahneler de kullanarak kendine özgü renk ve anlayışla yaşanan dönemi, afetleri ve sorunları ele alır sorgular.

Serginin farklı özelliği; sanatseverlere üç farklı tarz ve üslupta sanatçıyı ve çalışmalarını bir sergide görme fırsatı vermesi ve sorgulama deneyimi yaşatmasından ileri gelmektedir.