"Beni Bağrına Bas" Patricia Piccinini
91 B izlenme 3.02.2021ARTER, 22 Haziran,da açılan Beni Bağrına Bas başlıklı sergiyle Patricia Piccininiyi İstanbullu izleyiciyle tanıştırıyor.
Küratörlüğünü Başak Doğa Temürün üstlendiği sergi, Patricia Piccinininin 1997den bugüne ürettiği ve heykel, yerleştirme, desen ve video gibi farklı mecraları kullandığı 20den fazla işini bir araya getiriyor. Sanatçının Davetli Misafir (The Welcome Guest, 2011) adlı son çalışması da ilk kez ARTERde sergilenmek üzere üretildi.
Piccinini Beni Bağrına Basta izleyiciyi sıradışı ailesiyle tanıştırırken insanın doğayla ve diğer canlılarla ilişkisini gündeme getiriyor.
Sanatçı, tamamen kendi tasarımı olan, dolayısıyla görmeye alışık olmadığımız bu yaratıkları gerçekleştirirken, silikon, fiberglas, poliüretan, deri ve insan saçı gibi, onlara gerçekçi nitelikler kazandıracak malzemeler kullanıyor.
Bu figürler ilk bakışta doğa dışı, anormal, hatta ucube gibi görünseler de, sakin, çocuksu, dost canlısı, hatta koruyucu halleriyle izleyiciyi çelişkiye düşürüyorlar.
Piccinininin işleri, gücünü tam da bu çelişkili duyguların yarattığı gerilimden alıyor. Bu sıradışı, tuhaf yaratıklar, kısa süren bir ilk tereddütten sonra, izleyicide kaçınılmaz bir yakınlık, şefkat, hatta koruma arzusu uyandırıyorlar.
Piccinini bu şaşırtıcı deneyim aracılığıyla bizi doğa/kültür, güzellik/çirkinlik gibi ikilikleri yeniden gözden geçirmeye davet ediyor.
Kimi işlerinde soyu tükenmekte olan hayvan türlerini de yapıtının içine alan sanatçı, günümüz dünyasının teknoloji, tüketimcilik ve insanın doğadan kopuşu gibi tartışmalarını, ustalıkla tasarlanmış özgün bir deneyim yoluyla ele alıyor.
Beni Bağrına Bas ARTERin ilk üç katına yayılıyor ve izleyiciye başka bir dünyaya yapılacak bir yolculuk sunuyor. Hem bizimkine benzeyen, hem de pek çok açıdan yabancı bir dünya bu. Patricia Piccinini, ARTERin katlarını farklı temalar etrafında kurguluyor.
Aydınlık atmosferiyle giriş katı, metaların parlak dünyasına ve sanayi sonrası kentte gündelik hayata dair yorumda bulunuyor. Melez yaratıkların ve soyu tükenmekte olan türler için taşıyıcı annelerin yerleştirildiği birinci kat, çağdaş insanın doğa kurgusu, doğadaki yerimiz ve onu kontrol etme çabamız üzerine düşünmeyi öneriyor.
Yolculuğun son durağında Piccinini, izleyiciyi sakinlerinin uykuda olduğu bir evin içine ve insan olmak, yarattıklarımız ve onlara karşı sorumluluklarımız üzerine bir meditasyona davet ediyor.