1d924af2-c320-4af8-84fd-2cfae5b5095a.jpeg

Katherine Behar | Veri Girişi | Pera Müzesi

90 B izlenme  
4.11.2020

Katherine Behar
"Veri Girişi"
8 Eylül – 16 Ekim 2016
Pera Müzesi

 

Pera Müzesi, 8 Eylül- 16 Ekim tarihleri arasında düzenlediği Veri Girişi sergisinde heykel, performans ve video alanlarında çalışan sanatçı Katherine Behar’ın eserlerine yer veriyor. Günümüzde teknoloji ve dijitalleşmenin veri yığınları, ölçüm ve bilgiyle olan ilişkisini ele alan, sorgulayan ve yeniden tanımlayan sergi, aynı zamanda Katherine Behar’ın sanatına genel bir bakış sunuyor. Sergide, sanatçının Suna ve İnan Kıraç Vakfı Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu’ndan aldığı ilhamla ürettiği yeni eserler de bulunuyor. 

Pera Müzesi’nde teknoloji ve sanatı bir araya getiren Veri Girişi sergisi, Katherine Behar’ın verinin doğasına odaklanan eserlerinden yola çıkarak verinin hem bir ölçüm biçimi hem de oldukça güçlü bir teknolojik meta olarak önemini vurguluyor. Sanatçı veriyi “hesaplama halindeki dünya, dünyanın ve enformasyonun ham ölçüsü” olarak tanımlıyor ve şöyle soruyor: “Bilgi işlem teknolojisinin her yeri kapladığı bir çağda dijital medyaya gömüldüğümüzü söylemek bir tür klişeye dönüştü. O halde, dünyamızı gelişmiş teknolojilerle paylaşmak ne anlama geliyor?”   

Küratörlüğünü Pera Müzesi ekibinden Fatma Çolakoğlu ve Ulya Soley’in yaptığı sergide Behar’ın, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu’ndan aldığı ilhamla ürettiği yeni eserler de öne çıkıyor. Veri Bulutu (Data Cloud) klavye tuşlarıyla kaplı yumuşak, doldurulmuş bir heykel formundan oluşuyor. Sergiye adını veren ve sergi boyunca belirli zamanlarda tekrarlanacak olan Veri Girişi  başlıklı performans ise Veri Bulutu  adlı eser ile etkileşime girerek veri ve beden ilişkisine odaklanıyor. 3D animasyonlardan oluşan Bulut Profilleri: Ağırlıksız Ölçüler veri bedenleşmesini ele alıyor. Bu animasyonlar Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri koleksiyon sergisinde yer alan videolara müdahale ederek Pera Müzesi’nin farklı sergileri arasında bir diyalog kuruyor.  

Sergideki en dikkat çekici eserlerden biri ise E-Atık başlıklı USB heykel serisinden oluşan yerleştirme. Elektronik atık fikrinden yola çıkarak bir distopya kurgulayan bu heykel serisi, hizmet için tasarlandıkları insanların yok olmalarından çok sonra çalışmaya devam etmekle lanetlenmiş alçakgönüllü cihazların bilimkurgu hikayesini ortaya koyuyor. 

Sergide ayrıca Büyük Veriyi Modellemek başlıklı altı kanallı, ironik ve etkileyici bir video yerleştirmesi, bir bilgisayar faresi sürüsü için Mors alfabesiyle yazılmış acıklı mesajlar basan 3D yazıcıdan oluşan 3D-&& ile robotik elektrikli süpürgelerden oluşan Roomba Rumba başlıklı yerleştirme de Katherine Behar’ın üretimini detaylı biçimde keşfetme olanağı tanıyor. Sergi, insan-makine ilişkisini ele alarak dijital tüketim ivmesini yavaşlatmayı ve insanlık olgusuna yeni bir bakış açısı sunmayı hedefliyor.

Dijital kültürün ekonomik, politik ve sosyolojik etkilerini deşifre eden sergideki yapıtlar, sanatın dijital kültür ve teknolojik gelişmelerle olan ilişkisine eğiliyor. Sergi aynı zamanda veri ve enformasyon yığınlarındaki anlam arayışımıza, bu yığınların bedenimiz üzerindeki etkisine, günümüz dijital kültüründe toplumsal cinsiyet ve emeğe, hıza ve yavaşlığa değinerek bu konularda yerleşmiş alışkanlıklarımızı sorgulamamıza olanak tanıyor. Sergiye, Daniel Rosenberg, Alexander R. Galloway, Patricia Ticineto Clough, Tung-Hui Hu gibi, teknoloji kuramları üzerine çalışan akademisyenlerin ve kendisi de bir akademisyen olan sanatçının da katkıda bulunduğu, sergiyle aynı isimli bir katalog da eşlik ediyor. 

Müzik:Müzikotek

Devamı

Seçtiklerimiz

Bizi Whatsapp'ta takip edin