Korkma
20 Kasım 2013 – 11 Ocak 2014
Merhart Galeri
Merhart Galeri, bu kez Göçebe Bağımsız Sanatçı İnsiyatifi ile "KORKMA" diyen yedi sanatçıya evsahipliği yapıyor. Çetin Pireci, Ekin Onat, Gazi Sansoy, K.Deniz Pireci, Murat Özkasım, Nasren Jake, Umut Yalım'ın yer aldığı sergide; sanatçılar İrlandalı enstalasyon sanatçısı ve eleştirmen Brian O'Doherty'nin 1970'lerde tartışmaya açtığı bir kavram olan "Beyaz Küp"e kendilerini hapsedip, dışarıyla yabancılaşırken zenofobiye gönderme yaptılar.
20 Kasım-11 Ocak tarihleri arasında izlenebilecek olan sergi; sanatçıların zaman zaman toplumda kendilerine alan açmaktan farklı olarak, korkuyla karışık bir yaklaşımla kendi kabuklarına çekildiklerini anlatıyor.
Çetin Pireci
Umudun kaybolmadığını betimlemek için kendimi renkli kareler aracılığı ile ifade ettiğim otoportremde, yüzümdeki gülümsemeyi Korkma diyerek sabitledim. İleriye doğru sevecen ve sıcak bakışımla, bizi daha güzel günlerin bekleyebileceğini düşünmek istedim. Korkma' dan devam etmenin hepimiz için bir görev olduğunu düşündüğüm için, ümitsizliğe kapılmamamız gerektiğini vurgulamayı amaçladım.
Ekin Onat
İktidarın tüm baskılarına rağmen üretmeye çalışan bir sanatçı olarak yıllar içinde biriken boğulmuşluk duygusunu ifade ettiğim otoportremi hareketli bir heykel olarak kübün içine yerleştirdim. Aynalar aracılığıyla izleyicininde kendini bu olaya dahil etmesini amaçladım. Nefes alma alanlarımızın daraltıldığı bu günlere gönderme yapıp, aydınlık gelecek için umudumuzu da yitirmememiz gerektiğini vurgulamak isterim.
Gazi Sansoy
Beyaz küpün içinde kendimi tekrar küplere bölerek kendi açmazımı oluşturduğum otoportremle; hem günümüz kaosunu, hem de içinden çıkamadığımız tekrarlanmışlık durumunu sorguladım. İçinde yaşadığımız toplumda bölünerek yönetilmek istendiğimizi düşündüğüm için, bunu aynalar aracılığı ile sonsuzluğa taşıdım. İçine kapanmak zorunda kaldığımız kendi dünyamızda, umuda yol alma çabamı yitirmemek için dışa doğru açılan bir geometrik düzenlemeyi tercih ettim.
K. Deniz Pireci
Sanatçının kendi problematiği ve varoluşunu sorguladığım otoportremde; dipte labirenti kullanarak açmazlarımızı ve sorunlarımızı betimlerken, kendimi iki yönlü oluşturup içimiz dışımız bir mi sorusunu da sormak istedim. Ayrıca porselen gibi kırılgan bir malzemeyle hayatın kırılganlığını vurgularken; iki yönlü büstü deliklerinden tellerle birbirine bağlayarak, bir çeşit dikiş gibi birbirine tutturdum ve aslında kendimizle hiç de barışık olmadığımızı anlattım. Tellerin açıkta kalan uzunca bıraktığım uçları kendini korumaya çalışan kırılgan iç dünyamı anlatırken, bağdaki düğümler de hayatımın sıkıntılı aşamalarına işaret etmekte. Kişisel yaşamımdan yola çıktığım otoportremin beyaz küp içinde hapsolmasıyla, hem kendi kabuğuma çekilmeyi hem de zenofobiyi tanımlamış oldum.
Murat Özkasım
Görselde marjinal düşünce yapısına sahip olan bireyin sistem tarafından hadef haline gelmesini sorguluyorum. Görseldeki renkler toplumdaki farklı düşünceleri ve gelenekleri simgelemektedir. Değişik tonlardaki renkler ve görselin kendini aynı zemin üzerindeki tekrarı, toplumda yaşayan bireylerin temsilidir, üzerine basılan sath (ayna) ise izleyenin yansıması ile kendisinden farklı düşünceler ile tecrübesini paylaşmasının temsilidir.
Nesren Jake
İşimi 4 parçadan oluşturdum ve bunların tümü aslında içinde bulunduğumuz toplumu sorgulamakta. Ben de kendimi bu dört parçaya indirgenmiş gibi görüyorum ve çaresizliğimi anlatıyorum.
*Zombi Beyni; bizi halk olarak zombileştirdikleri için,
*Hitler Gözleri; insanları ezip ezip bizi çığrından çıkardıkları için,
*Frankenstein Ağzı; bizi sürekli mutsuz edip tepkisiz/mimiksiz yaptıkları için,
*Amerikan Propaganda Resmi; sürekli "I WANT YOU" bilinç altı reklamlarıyla beyin yıkayıp, insanlara gaz verip daha sonra bizi sömürdükleri için.
Umut Yalım
Piyasalaşan Hissiyatlar
Lego, yaşamın koşulları ne olursa olsun, bize bir tek duyguyu dayatır: Mutluluk. O sarı gülücük dağıtan kafalarında sürekli yapay bir mutluluk hali vardır. Özünde, bu, çok samimiyetsiz ve yaşamla bağdaşmayan bir mutluluk halidir; bir ifadedir. Ben de, eserimde, bu Lego imgesini kullanarak hem piyasalaşan yaşamda hem de sanat piyasasındaki içtensizliğe ve bize dayatılan o "Tekel" e bir karşılık vermek istedim.
Müzik: Müzikotek