6109d5f6-b0e3-40d8-bad6-12b8e06fda9f.jpeg

Valentina Sciarra | Post-Endüstriyel Mezbaha | Collect Gallery

117 B izlenme  
16.06.2023

Valentina Sciarra

Post-Endüstriyel Mezbaha

18 Mart – 29 Nisan 2023

Collect Gallery

Valentina Sciarra’nın kişisel sergisi “ POST-INDUSTRIAL BUTCHERY” Collect Gallery’nin Tophane ve Juma binasındaki mekânlarında eş zamanlı olarak sanatseverlerle buluşuyor.

''Yemek yeme eylemi gelenek ve inovasyon arasında bulunur. Gelenektir, çünkü bize miras bırakılan bilgi, teknikler ve değerlerden oluşur; inovasyondur, çünkü o bilgi, o teknikler ve o değerler çevresel bağlamda insanın konumunu belirler, insanın kendi yaşam tarzında evrilmesine olanak sağlar. Yiyecek, hepimizin ait olduğu- her daim çok katmanlı- kimliği tanımlamada karar unsurudur ve bu kimliğin iletilmesinde en etkili araçlardan biridir. Her kültür ve dine özgü yiyecek davranışları bulunmasının nedeni, statümüzü tarif etmemizi sağlamalarıdır. Yiyecekler ideoloji kapları veya vektörleri olarak işlev görebilen, sembolik, metafiziksel, ahlaki ve sosyal değerler üstlenirler. Ölüm kalım meselesi olarak yiyecek, beşerî evrenseldir, ancak müthiş değişkendir, çeşitlidir, keyfidir ve ‘’başka’’ sembolik anlamlarla doludur. En basitinden en karmaşığına, dünyanın doğusundan batısına her ulusal mutfak, kültürel kombinasyonlardan oluşan bir sistemdir. Antropolog Claude Lévi-Strauss’a göre insanın yiyecek ile ilişkisi lisan ile ilişkisini andırır. İnsan dili ses çıkartır çünkü doğal yapısı öyle gerektirir, ancak lisan dil bilgisi kuralları, heceler, sesbirimler, sözcükler seslerin çıkarılabildiği sonsuz kültürel bileşimlerin bazılarının sonucudur.

Aynı şey mutfakta da olur: Gıda hayatın doğal kaynağıdır, fakat yeme biçimimiz tamamen kültüreldir. Örneklemek gerekirse, çok sayıda Yahudi ve Müslüman araştırmacı, 17. Ve 18. Yüzyıllarda domuz etinin İslam’da ve Yahudilikte yasaklanmasının bilimsel bir temeli olduğunu göstermeye çalıştılar. Bu tabunun sebebinin, domuzun hastalık taşıması olduğu düşünüldü, sonra belli bir takım iklim bölgelerinde domuz etinin uygun şekilde saklanamaması sebep gösterildi, son olarak da domuzun her şeyi yemesinin etinin hazmını zorlaştırması görüşü ortaya atıldı. Bu sebeplerin hiçbiri kendi başına bu tabuyu açıklayamaz, çünkü domuz eti tüketimini yasaklamanın hiçbir ‘’bilimsel’’ sebebi yoktur, fakat tarihi ve kültürel sebepleri çoktur.

Hayvan eti konusu çok çeşitli tabular içerir (at etinden kediye, köpek etinden yılana) bu konuda sonsuz sayıda örnek bulunabilir, insan eti yemekten kaçınmak bile aslında evrensel bir tabu değildir. Ve bu konu, bu sergi projesinin ana temasıdır. Ne yiyorsak o’yuz kabullenişi (yiyecek bizim çok katmanlı kimliğimizin bileşenlerinden biridir) zaten kendi içinde gayet karmaşıktır; ancak daha karmaşık olan, teoride -bazen de pratikte- tersinin de mümkün olabileceğini hayal etmektir: OLDUĞUN ŞEYİ YE. Bu sergi projesinde sunulan, birisinin etimizi ısırması düşüncesi ya da kendimizi -belki de ‘’zararsız’’ sığır eti olduğuna inanarak- bir insan eti ziyafetinde bulabileceğimiz düşüncesidir.

Gözlerinizin önündeki –post-human – bu etler satılmaya ve yenmeye hazırdır. Şimdi post-endüstriyel kasaplık anındasınız. Et parçanızı seçmek ve kaç kilogram et alacağınıza karar vermek size kalmış. Çok az faaliyet vardır ki yamyamlık kadar çelişik, grotesk ve büyüleyici olsun: kendini derinden keşfetmeyle ilgili ve kimliğimizin ihlal edilebileceği, parçalanabileceği ve lokma lokma yenebileceğine dair arkaik ve atadan kalma bir tabu. Evet, bu post-endüstriyel eti satın alma ve yeme olasılığıyla yüzleştiğimize göre, BU ET’e biçtiğimiz değer nedir? ''

Valentina Sciarra

Devamı

Seçtiklerimiz

Bizi Whatsapp'ta takip edin