Abartılıdır, büyükten büyüktür, resmini görüp kafanızı çevirmeniz ise mümkün değildir. Sanatı hakkında konuşmaya çalışınca da hangi Picasso’yu ele aldığınıza karar vermelisiniz: kübizmin çığır açan mucidi mi, 1920’li yılların neoklasik ressamı mı, yoksa 1940’ların siyasi ressamı mı?
Akrep burcu hayatı anlayana kadar, hayatın anlamını sorgular.
Pablo Picasso 25 Ekim 1881'de Malaga da, İspanya’nın güneyinde doğdu. Pablo Diego José Francisco de Paula Juan Nepomuceno María de los Remedios Cipriano de la Santísima Trinidad Ruiz y Picasso, küçük yaşta sanata olan kabiliyeti ile öne çıkarak eğitimini bu yönde aldı. Resim yapmaya babası tarafından yönlendirildi ve yeteneği kısa sürede keşfedildi.
Kavrayışları ve sezgileri son derece güçlüdür.
Gerçek bir sanatçı gibi Picasso'nun ilk sözü İspanyolca 'piz' idi. Yani 'kurşun kalem'. Picasso'nun sanatçı ve sanat profesörü olan babası Ruiz, çocuğuna 7 yaşından itibaren resmi bir sanat eğitimi verdi. Picasso 13 yaşındayken babası resim yapmayı bıraktı; çünkü oğlunun yeteneğinin kendisini aştığını hissetti.
1895'te Güzel Sanatlar Okulu'na girdi. İsim olarak annesinin genç kızlık soyadını seçen ressam, 20. yüzyılın en önemli sanatçısı Pablo Picasso olarak sanat tarihinde yer alıyor.
1900'de ilk kez Paris'e gitti. Dönemin yenilikçi sanatçılarının yaşadığı Montmartre semtinde bir süre para içinde yaşadı. Picasso yaklaşık 1901-04 arasındaki ilk dönem yapıtlarında sıradan insanların, sirk palyaçolarının, akrobatlarının resimlerini yaptı. Büyük kentlerdeki yaşam kadar, sirk yaşamı da ilgisini çekiyordu.
Akrep’i simgeleyen sözcük “Arzuluyorum”dur. Onlar için tutku çok önemlidir.
Picasso birkaç yıl mavinin ağırbaşlı tonlarıyla resimler yaptı. Bu dönem daha sonra onun Mavi Dönem’i olarak bilindi ve arkasından da biraz daha neşeli Pembe Dönem’i geldi. Yıllarla birlikte çizgileri daha cüretkar bir hal aldı ve nesnelerle figürleri betimlemek için ovaller, üçgenler ve daireler gibi basit şekiller kullanmaya başladı. O sırada Picasso, Afrika sanatıyla tanıştı ve tören maskelerinin güçlü biçimleri, cesurca soyutlamaları onu mest etti. Bu iki etki, geometrik soyutlama ile Afrika maskeleri, 1907 sonlarından itibaren devrimci bir resimde bir araya geldi; adını Barselona yakınlarındaki Avignon genelevinden alan Les Demoiselles d’Avignon’lu kızlar olarak dünden bugüne yerini aldı.
Les Demoiselles d’Avignon
Resim, kendilerini incelesinler diye müşterilere sunan beş fahişeyi gösterir. Bir göğüs, sivri uçlu bir üçgendir, bacak ise çıkıntılı bir blok; kadınların bir kısmının yüzleri Afrika maskelerine benzer. Picasso, kadın Nü resimleri yapmanın bütün geleneğini sorgular; kasıtlı olarak güzellik ikonlarını akla getirir ve sonra da onları yıkar.
Akrep burcu için cinsellik yaşamlarında önemli bir yer tutar. Şeytan tüyü de denebilecek farklı bir gizem, manyetizma ve çekiciliğe sahiptirler.
Resmin ilk, temel amacının orada bulunmayan bir şeyin varlığını büyülü bir biçimde canlandırmak olduğunu düşünürsek, çoğunlukla canlandırılan şeylerin vücutlar olmasında şaşılacak bir yan olmadığını görürüz. Toplu ya da bireysel yalnızlığımızda, bizi teselli etmek, güçlendirmek, cesaretlendirmek ya da esinlemek icin gereksindiğimiz, onların varlığıdır. Resimler gözlerimize arkadaşlık eder, arkadaş da çoğu zaman bir vücuda sahiptir. Resim anlatır, Picasso da bunu başarır.
Akrep kadar yaşamda tutkuyla yaşayan az insan vardır.
Picasso’nun bir sonraki sanatsal dönemine giden yol, 1908’de o ve arkadaşı Georges Braque, Sonbahar Salonu’na perspektifi tümüyle göz ardı eden, süjelerini parçalayıp çoklu yassı yüzeylere koyan birkaç resim teslim ettiler. Aynı tarihlerde Henri Matisse’le tanışan Picasso, birlikte bir kübizm öncesi çalışmasına girişirler. Matisse bu resimlerin nasıl sadece “küçük küpler” olduğu yolunda küçümseyici bir yorumda bulunur ve olan olur, deyim tutar ve kübizm doğar. Kübizm çok geçmeden modern sanatın ilk “izm”i olur.
Kendi bildiklerini okuyarak, uzlaşmaya yanaşmaz Akrep burcu. Kuşkucudur, kolay inanmaz ama inandıkları bir konuyu da sonuna kadar inatla savunurlar.
Picasso, derin aşkı ve kadınlara verdiği değer ile tanınmaktadır. Aslında kadınlarla kolay sayılabilecek ilişkisi olmamıştır, onları sadece tutkuyla sevmiş ve ilham kaynağı yapmıştır. Hayatı boyunca bir sürü birlikteliği olsa da bugün hala hayran kaldığımız resimlerinde, sadece sekiz tane ilham perisini görürüz. Peki Pablo Picasso ve kadınları’nın arkasındaki gerçek hikaye nedir?
Mitoloji de Akrep burcu, karanlığın işaretidir. Her zaman kendine sakladığı bir tarafı vardır.
Fernande Olivier, Ressamın “Gül Dönemi”ndeki eserlerinin çoğunda tasvir edilmiştir aynı zamanda ilk en uzun hayat arkadaşı olmuştur. Picasso, bu çarpıcı güzellikle ilk kez Paris’te karşılaşmış ve o anda Fernande’nin kırmızı saçlarına ve muhteşem gözlerine vurulmuştur. Ne yazık ki Picasso, sevgilisine karşı aşırı sahiplenici olmaya başlamış ve Fernande’nin onu terk etmekten başka çaresi kalmamıştır.
Fernande Olivier
Akrep insanı duygularına kapılırlarsa, tehlikeli olabilirler.
Hayat, su gibi akar ve kaldığı yerden devam eder, aşka aşık sanatçıda bir diğer sevdası, Eva Gouel’di (Marcelle Humbert) ile bir ilişkiye başlar. O dönem, Eva kübist türündeki bir dizi çalışmalarında yer aldığı için “kübist eserlerinin kraliçesi” olarak adlandırılır. 1.Dünya Savaşı’nın çıkışı Picasso’nun ressam çevresini darmadağın eder. 1916’da Eva veremden vefat edince, Picasso için hayat daha kasvetli bir hal alır.
Eva Gouel
Pes ettiğini düşündüğünüz anda akrep burcu, küllerinden yeniden doğabilir
Picasso’nun acılı ruh halini oyalan bir durum doğdu, Gaby adındaki bir kadınla ilişki yaşamaya başladı. Lakin Ballets Russes için dekor ve kostüm tasarımı yaparken, Rus bir balerin Olga Khokhlova’ya âşık oldu. 1918’de evlendiler, Fransa’yı terk ederek İtalya’ya taşındılar. Olga’nın hamileliği (1921’de bir oğlan, Paolo doğdu) Picasso’da bir gelenekçilik arzusu doğmasına yolaçtı. Bir neoklasik döneme girerek anneler ile çocukların olduğu sahneler ve Grek mitolojisinden imgeler resmetti. Ancak 1920’lerin ortasında Olga ile ilişkileri bozularak bir dizi öfke nöbeti, somurtma hali aldı. Picasso’nun flörtüz karakterinden ve evlilik dışı ilişkilere son vermeyi reddetmesi karısı Olga’nın sağlığını bozmasına neden oldu. Çift 1927’de yollarını ayırdı.
Olga Khokhlova
Mimiklerini kontrol altında tutsalarda, akrep insanı, bakışları ile sevgilerini ya da nefretlerini aktarabilirler.
Picasso’nun kadınlara olan ilgisi ve şefkati, aradaki yirmi dokuz yaş farkını bile unutturuyordu. Marie-Thérèse Walter, Picasso’nun gerçekten yanında mutlu olduğu tek kadındı. Sürrealist resimlerinin modelliğini yapmak için mükemmel bir görünüme ve karaktere sahipti. Görünürde mutluydular, Maya adında bir kızları oldu. Ama bu, 1936’da Dora Maar adlı yetenekli bir fotoğrafçının peşine düşmesini engellemedi. Picasso’nun ve Maar’in benzer tutkuları vardı. Dora, Picasso’nun şaheseri Guernica’yı yapmasına tanık oldu. ilişkiden ise geriye sadece anılar kaldı.
Dora Maar
Akrep burcu, hiçbir şeyi yarım bırakmaz.
Picasso’nun bir diğer ilham perisi, yirmi bir yaşında ressam ve hukuk öğrencisi Françoise Gilot oldu. Claude ve Paloma adında iki çocuklari oldu, Françoise, sanatçıya derinden aşk besliyordu zira ressamın huysuz davranışlarına katlanamadı. 1953’te onu terk etti. Kadın peşinde koşmaları ve acımasız tavırları onu o kadar derinden etkilemiş olacak ki, 1964’te “Picasso ile Hayat” adında bir kitap yazdı.
Françoise Gilot
Genevieve Laporte ile ilişki yaşamaya başladı ve 1953’te hazin bir şekilde sonlandı. Sanatçının kendisi tarafından çizilen portrelerini bile görmek istemeyen Laporte, onları açık arttırmada sattı.
Genevieve Laporte
Ukala ve kendini beğenmiş insanları sevmez akrep insanı.
En sonuncu ilham perisiyle, 1961’de, yetmiş dokuz yaşındayken tanıştı ve evlendi. 27 yaşındaki Jacqueline Roque, ona hayrandı. Jacqueline ile birlikte olduğu zamanlar, ressamın en üretken zamanlarıydı. Dört yüzden fazla resim ve seramiklerinde görünen Roque’un yanıbaşında hayata gözlerini yumdu. (8 Nisan 1973)
Jacqueline Roque
Pablo Picasso, bütün o kadınlardan fazlasıyla etkilendi, hepsini kendi usulünce sevdi. Sevginin ne olduğunu belki bilmiyordu, belki de devasa ününün sonucunda gelişen bir yakınlığa karşı uzaklıktı. Tekeşliliğe sığamayan, sonunda yalnız bir maniye mahkum olan bir kaçıştı belki. Kadınları değişiyordu, ama konusu değişmiyordu. Picasso’nun yinelenip duran duygu durumunu anlayamayanlar, ne aşk ne de insan kaderi hakkında pek bir şey bilmiyorlar demektir.
Akrep burcunda doğmuş diger büyük sanatçılar;
Kemal Sunal
Rene Magritte
Johannes Vermeer
Muzaffer Akyol
Rodin
Refik Anadol
Yazı: Yasemen Çavuşoğlu
Karanlığa Selam: Karanlık Eserleriyle Sanata Işık Tutan Ressamlar | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
2 yıl önceGizemleriyle Leonardo Da Vinci | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
2 yıl önceSevdalı Kadın: Tomris Uyar | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
2 yıl önceKusurların Mükemmeliği: Wabi-Sabi & Kintsugi | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
2 yıl önceModigliani ve Ebedi Aşkı Jeanne | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
Canan ÖZSOY
Teşekkürler, bir çırpıda okudum. Bir Akrep 😉