Londra'da Aralık - Ocak Sergileri Yazan: Banu Çarmıklı
Urs Fischer
Sadie Coles Galeri –Urs Fischer “ Melodrama” Sergisi
“Melodrama “ başlıklı sergide yer alan yeşilden lila renge giden renk cümbüşünde, tavandan asılı 3000 adet plasterden yapılmış yağmur damlalarından oluşan yerleştirmeyi ilk gördüğümde beni bir hayal alemine sürükledi. Yerde duran kilden yapılmış çıplak kadın figürleri salona romantik bir hava vermiş. Eserler arasında dolaşırken heykellere farklı köşelerden bakılınca değişik şeyler ifade ediyor. “Melodrama” sergisi gerçek üstü sanat ile doğalcılık arasındaki ilişkiyi irdeliyor. Tek figürlü kadın heykeli bütün galeri mekânında tekrarlanarak konumlandırılmış öyle ki; orijinal ve kopya arasındaki birbirinden ayrı, bağımsız, birbirinin yanında veya karşısında bulunan heykellerin varlığı başka bir ifade ile düalizmi Fischer’in sanatsal dilini oluşturuyor. İsviçreli çağdaş sanatçı gerçeküstü yarattığı bu ortamdaki yağmur damlaları mekânı küçük bölümlere ayırmış aralarında rahatlıkla dolaşırken aklıma ilk gelen şey; dışarı ve içeri, mimari ve mekân gibi kavramları sanatçının yok edişi oluyor. Bu dar koridorlardan geçerken bazı eserlerin tamamını kavramak zor. Bu anlamda yağmur damlaları ortamı dramatize ediyor . Charles Baudelaire’in dediği gibi; “ heykelleri farklı açılardan farklı biçimlerde algılarız”.
Felix Gonzalez Torres - Damien Hirst
Blain Southern –Felix Gonzalez Torres & Damien Hirst “ Candy”sergisi
İki sanatçının 1990’larda kimlik ve estetik kavramlarını araştırarak ortaya koyduğu çalışmaları ilk defa bu galeride sergileniyor. Sergi alanına girdiğimde Torres’in bilinen renkli şekerlerden oluşan yerleştirmesine paralel salonun diğer alanlarında da muntazam biçimde yerleştirilmiş şekerler Hirst’in işleri ile adeta konuşuyordu. Hirst derki; “sanat haya hakkındadır ve başka hiçbir şey yoktur”, Gonzalez’de; kişilerin kendini arayışlarını, kişisel hayatlarını, kısacası sosyopolitik sorunlarını sanat ile aşabileceğini vurgular. Torres 12. İstanbul Bienalinde eseri bulunan sanatçılar arasında yer alıyordu.
Mark Bradford
White Cube – Mark Bradford sergisi “ Through Darkest America by truck and Tank”sergisi
Müze kalitesinde gerçeküstü bir sergiydi. Anıtsal nitelikteki çalışmalar, galeri mekanına muhteşem bir aura katmıştı. 1961 doğumlu Los Angeleslı sanatçı Kentsel alanlarda bulduğu; reklam panoları, posterler, gazete kağıtları gibi hazır nesneleri birbiri üzerine koyarak kolaj, yağlı tablolar yapar. Tablolara bakıldığında boyadan çok kağıdın dikkati çektiği çalışmalarda sanatçı, sosyal soyutlanmanın dinamiklerini araştırırken, görsel imajda bu anlamda tabloda eriyip gider. 2011 senesinde İstanbul Bienaline gelen sanatçının aynı zamanda İstanbul Modern’de süreli sergilerde bir eseri yer alıyor. Dünyanın önemli müzelerinde eserleri bulunan sanatçının sergisi şu anda Londra’nın en etkileyici sergileri arasında.
Frank Ghery
Gagosian Galeri-Frank Ghery “ Fish Lamps”sergisi
Ghery’nin son işleri dinamik ışıklı heykellerden oluşuyor. Aynı zamanda mimar olan sanatçı Heykel ile mobilyayı birlikte tasarlayarak denemeler yapmaya devam ediyor. Sanatçının tasarıma dönük çalışmaları oldukça etkileyiciydi. Mimari yönünden farklı olarak elle yapılmış ünik eserler 1984-86 yılları arasında üretilmiş, malzemesi, formu ve fonksiyonel açıdan farklı çalışmalar.
Andy Warhol
Gagosian Galeri- “The Show Is Over” Sergisi
Soyutlama ve resmin sonu hakkında dünya çağdaş sanatındaki en önemli isimlerin yer aldığı sergide; Christofer Wool’un muhteşem tablolarından, Andy Warhol’un “elektrik “ sandalyesine, Yves Kline’ın “Fier Color” işlerinden Gerhard Richter’in 70’li senelerdeki tablolarına, Ed Ruscha’nın “The End” tablosundan Willem de Kooning ,Jeff Elrod ,Lucio Fontana ,Felix Gonzalez-Torres ,Mike Kelley ,Roy Lichtenstein gibi ustaların muhteşem yapıtlarına yer verilmiş. Gagosian’daki sergi tam anlamıyla kaçırılmaması gereken muhteşem bir şovdu.
Douglas Gordon
Kevin Francis Gray
Pace London-Kevin Francis Gray sergisi
Bronz ve mermer heykeller üreten sanatçının çalışmalarında gerçekçilik hakimdi. Büyük bir titizlikle yapılmış detaylı çalışmalar hem çağdaş sanata referans veriyor, hem de Helenistik dönem büstlere göndermede bulunuyor. Sanatçı çağdaş ile gelenekseli birleştirerek görsel bir farklılık yakalarken, heykel diline de yenilik getirmeyi amaçlıyor. Serginin en önemli parçalarını“ Twelve Chambers” bölümünde bronzdan yapılmış 12 adet sokaktan seçilmiş çıplak insan figürleri oluşturuyor. Birbirlerine yüzleri birbirine dönük olan figürler konumlarıyla birbirlerinden soyutlanarak yalnızlık hissini vurguluyorlar.
Marianne Vitale
Saatchi Gallery- “Body Language” sergisi
Her seferinde keyifle gezdiğim Saatchi’de bu sefer hayal kırıklığına uğradım. İnsan vücudunu metafor olarak kullanan sanatçılar “canlı” olma kavramını irdeliyorlar. Sergiyi gezenlerde fiziksel bir empati kurması amaçlanan sergide, insan vücudunun yapısını daha iyi anlamaya, hayatı daha derin sorgulamaya iten çalışmalar yer alıyor. Sergide; Dana Schutz, Michael Cline, Chantal Joffe, Nathan Mabry, Kasper Kovitz gibi sanatçıların çalışmaları yer alıyor.
Christie’s Müzayede Evi “British Pop Art”sergisi
Christie’s Müzayede evinin Waddington Custot Galeri ile ortaklaşa düzenlediği “ British Pop Art” sergisi oluyor. İngiliz Pop Art hareketinin erken dönemine ait eserler popüler kültürün İngiliz toplumundaki etkilerini anlatıyor. Uluslararası koleksiyonerlerden alınan; 1940-69 seneleri arasında Richard Hamilton’un Swingeing in London”, David Hockney’nin “ Man in a Museum”, Peter Philips, Derek Boshier, Kitaj tabloları, Eduardo Paolozzi ve Allen Jones’ın yerleştirmeleri aklımda kalan ve daha evvel hiç görmediğim eserleri.
Evgeny Motta
Sothebys “Russian Art Week”
Londra’daki Rus Sanat Haftasında Çağdaş klasik, modern sanattan örnekler yer alıyor. Faberge ve İkonların yer aldığı geniş çaplı sergi büyük ilgi görüyor. Londra’da haftanın en önemli etkinliklerinden birisi olan müzayede sergisinde bazı eserler, henüz satışa çıkarılmadan yüksek fiyatlı teklif görmüştü.
Yazı ve Fotoğraflar: Banu Çarmıklı
