Bir şehrin ruhunu ne zaman hissedersiniz? Hiç düşündünüz mü? Ben bazen fark ettiğimde durup bir an nefes alıyorum, gözlerimi kapatıp sadece hissetmeye odaklanıyorum. Belki sabah işe yetişirken vapurun güvertesinde, o dalgalarla göz göze geldiğimiz kısacık anda… O anı yakaladığımda içimden sessizce "Ne güzel şehirsin" diyorum. Ya da kalabalık bir meydanda, hiç tanımadığımız insanların kahkahalarına karıştığımızda fark etmeden gülümsüyorum. Ne de olsa o gülümsemeler de şehirle aramızda bir bağ kuruyor, değil mi?

Cooper & Gorfer - Utopia - Sisters Holding Heads In Hands
Bazen bir köprünün ortasında duruyoruz; rüzgâr saçlarımıza doluyor ve işte o anda şehirle göz göze geliyoruz. İçimde bir dinginlik uyanıyor; sanki şehir "Hoş geldin" diyor bana. Sanki bana özel bir an yaratıyor. Bazen de bir sanat galerisinin sessiz duvarına bakarken bir tablonun bize hafifçe dokunduğunu fark ediyoruz. O küçük dokunuş, günün telaşını unutup kendimizle buluşmamızı sağlıyor.

Mustafa Seven - Latin Katolik Mezarlığı
Bazen de hiç ummadığımız bir anda, mesela aniden bastıran bir yağmur altında, hiç tanımadığımız biriyle aynı tentenin altında omuz omuza beklerken… İşte o an bir gülümseme, bir sıcaklık, bir sessiz paylaşım… Şehir bize kocaman bir gülümsemeyle fısıldıyor: "Ben buradayım."

Erik Johansson - A place like home
Bir şehrin ruhunu yakalamak kolay değil; sadece görmek yetmiyor, hissetmek gerekiyor. Sokaklarına, köprülerine, kahkahalarına tüm hayallerini saklamış bir şehirden bahsediyorum. Bazen sanki evimizdeyiz; adımlar tanıdık, yollar aşina. Bazen de yabancıyız; her köşe bir sürpriz, her ses bambaşka bir melodi. Bir anda kahkahalarla coşturuyor, birkaç dakika sonra içinizi derin bir hüzün kaplıyor. Fark etmeden kendimizi bütün bu duyguların ortasında buluyoruz.

Christopher Herwig - Soviet Bus Stops - Hayrenyats, Armenia
212 Photography Istanbul, işte tam da bu yüzden bu özel anları şehrin dört bir yanına taşıyor. Fotoğraf bazen sadece bir görüntü değil; şehrin gizli nefesi, unuttuğumuz bir duygunun hafifçe dokunan hissiyatı gibi oluyor. Kim bilir, belki o anda kendimizi de biraz yeniden buluyoruz.

Erwin Olaf- Hope The Hallway - 2005
Şehre Yayılan Bir Sanat Rotası
27 Eylül - 12 Ekim tarihleri arasında sekizincisi gerçekleşecek olan 212 Photography Istanbul, fotoğraf ve yaratıcı disiplinlerden oluşan programıyla şehre heyecan verici bir rota deneyimi yaşatıyor. İstanbul’un iki yakasında, 30’a yakın mekânda uzun soluklu sergiler ve etkinlikler gerçekleşiyor. Festival, multidisipliner programıyla fotoğraf sanatının hem tarihsel hem de deneysel katmanlarını görünür kılıyor.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı katkılarıyla gerçekleşen festival, Hollanda Başkonsolosluğu ve Institut Français Türkiye desteğiyle pek çok uluslararası isme ev sahipliği yapıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Kültür AŞ ise kamusal sergi alanı Taksim Sanat’ta ziyaretçileri ağırlıyor. Müze Gazhane de festivalin programındaki sergilere ev sahipliği yapıyor.

Cooper and Gorfer - Utopia - Segal With White Dog
Öne Çıkan Sergiler ve Sanatçılar
Bu yıl festival, gerçekten de dünya standartlarında isimlerle adından söz ettiriyor. Hepimiz yeni ve heyecan verici bir şeyler arıyoruz; işte bu festival, bu arayışa nokta atışı bir cevap veriyor. Şimdi detaylara birlikte bakalım:

Steve McCurry - Monks in the Rain, Cambodia, 1999
Steve McCurry - The Haunted Eye
Bu yıl festivalin en dikkat çekici konuğu, belgesel fotoğrafçılığın efsanevi ismi Steve McCurry. Eminim adını ilk kez duymuyorsunuz; 1984’te çektiği Afgan Kız portresini bir yerlerde görmüşsünüzdür. O yeşil, etkileyici gözler… Sadece bir fotoğraf değil; insan ruhuna dair derin bir empati kuran bir bakış.
McCurry’nin The Haunted Eye sergisi, 50 yılı aşkın üretimini bir araya getiriyor. Hem ikonikleşmiş kareler hem de bugüne kadar hiç sergilenmemiş 160 fotoğraf… Güney Asya’dan Orta Doğu’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya uzanan bir yolculuk sunuyor bizlere. Ve en heyecan verici yanı: Bu sergi, dünya prömiyerini İstanbul’da yapıyor.
Sergide, McCurry’nin kariyerini şekillendiren 20 unutulmaz fotoğraf ve bugüne kadar göz önüne çıkmamış 160 fotoğraf bir arada izlenebiliyor. Üstelik sanatçı, söyleşi, imza günü ve çeşitli etkinliklerle fotoğraf tutkunlarıyla buluşuyor. Ben çok heyecanlanıyorum… Sizin de mutlaka görmeniz gerekiyor.

Cooper & Gorfer- Utopia - TheSleepingGirl
Cooper & Gorfer - Between These Folded Walls, Utopia
Sarah Cooper ve Nina Gorfer, portre geleneğini yeniden tanımlıyor. Genç mülteci kadınlarla çalışıyorlar ve onların deneyimlerini çok katmanlı görsel anlatılara dönüştürüyorlar. Bu serideki portreler, sadece yüzler değil; geçmişin, aidiyetin, travmanın ve umudun hikâyeleri oluyor. Fotoğraf, desen ve kumaşın birleşimi, izleyiciye adeta mitolojik bir evren sunuyor. Utopia burada bir yer değil, hayal gücünün bir formu. Emin olun, bu sergi size görünürlüğün ve temsilin ne kadar önemli olduğunu güçlü bir şekilde hatırlatıyor.

Erik Johansson - Full Moon Service
Erik Johansson - Between the Shadows
Erik Johansson, fotoğraf ve dijital manipülasyonun sınırlarını zorluyor. Onun Between the Shadows sergisi, ışık ve gölge arasındaki dramatik gerilimi merkeze alıyor. İlk bakışta huzur dolu görünen karelerin detaylarında, bilinçaltının karanlık kıyılarını keşfediyorsunuz. Binalar ışığa göre şekil değiştiriyor, yollar gölgelere kayıyor… Bu sergi, algılarınızla oynamayı çok iyi biliyor ve sizi hayal gücünüzü yeniden keşfetmeye davet ediyor. Ben şahsen bu sergiyi görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
Görsel Hikaye Anlatımına Yön Verenler

Cooper & Gorfer- Utopia Segal And The Tiger
Festivalin öne çıkan diğer uluslararası isimleri arasında Harry Gruyaert, Frank Ockenfels, Christopher Herwig, Cooper & Gorfer, Gilleam Trapenberg, Erik Johansson ve Erwin Olaf yer alıyor. Özellikle Erwin Olaf’ın A Suspended Tomorrow başlıklı sergisi, Yapı Kredi Bomontiada’nın 10. yılına özel olarak iki ay süreyle izlenebiliyor.
Türkiye’den ise Tamer Yılmaz’ın İzzeddin Çalışlar küratörlüğünde hazırlanan retrospektifi, bir ay boyunca Akaretler’de ziyaret edilebiliyor. Institut Français Türkiye’nin desteğiyle hazırlanan kolektif sergi de, Livia Melzi, Alice Pallot ve Marguerite Bornhauser’ın bir araya geldiği disiplinler arası üretimleriyle festivalin yaratıcı çerçevesini zenginleştiriyor.

Ecem Dilan Köse- Neosspine
Genç ve Deneyimli Yerel Sanatçılar Bir Arada
Mustafa Seven, Ecem Dilan Köse, Kibele Yarman, Çağla Demirbaş, Zeynep Karabacak, Dilara Pak, Güliz Kayahan, Efe Temiztürk ve Hilal Özdemir gibi isimler festivalde izleyiciyle buluşuyor. 212 Photography Istanbul, görsel kültürde çeşitliliğe ve çoğulcu anlatı biçimlerine alan açmaya devam ediyor.

Maria Eugenia Diego- Flora
Mekân ve Anlatının Dönüştürücü Gücü
Festival, kentin iki yakasında, tarihi yapılar, galeriler, kültür merkezleri ve kamusal alanlarda gerçekleşen 30’dan fazla etkinlik ve sergiyle keşif dolu bir deneyim sunuyor. St. Benoît Kilisesi’nde Ecem Dilan Köse’nin dijital yerleştirmesi, Küçük Mustafa Paşa Hamamı’nda Maria Eugenia Diego ve Quayola, Yapı Kredi Bomontiada’da Erwin Olaf ve Cooper & Gorfer, Toma Gerzha’nın eserleri öne çıkıyor.
Söyleşiler, Atölyeler ve Performanslar
Soho House, Salt Galata, MSA ve Fil Book Reşitpaşa gibi mekânlarda fotoğraf, mimari, yapay zekâ, gastronomi ve edebiyat temalı söyleşiler, atölyeler ve film gösterimleri gerçekleşiyor. Steve McCurry, Pera Müzesi’nde özel söyleşiler düzenliyor. Christopher Herwig, Soviet Bus Stops belgeselini gösteriyor; Lukas Burk analog üretim tekniklerini aktarıyor. Beyhan Murphy ve Fethi Arda ise dans ve fotoğraf ilişkisini tartışıyor.
Uluslararası Fotoğraf Yarışması
2018’den bu yana düzenlenen Uluslararası 212 Photography Istanbul Fotoğraf Yarışması, her yaştan amatör ve profesyonel fotoğrafçıya açık. Başvurular 7 Eylül 2025’e kadar devam ediyor; kazananlar festivalin açılış günü açıklanacak. Birincilik ödülünü kazanan sanatçı, para ödülü ve 212 Magazine’de yayımlanma hakkı kazanıyor. Finale kalan 10 katılımcının eserleri ise festival süresince izleyiciyle buluşuyor.
5 gün önce
Sınırlar Var mıydı, Yoksa Biz mi Çizdik? Gelin BASE 2025'te Karar Verin!
bir ay önce
Didim'de On Sanatçı, Beş Gün: Anda Kalmak İçin Ne Yapmalı?
bir ay önce
Van Gogh'un Çok Boyutlu Dijital Rönesansına Bir de Bu Açıdan Bakın
6 ay önce
Hiçbir Şeye Şaşırmamak, Gerçekten Bir Sanat Mıdır?
9 ay önce
Art İstanbul Feshane’de Kayıp Alfabe Sergisiyle Sessizliğe Meydan Okumaya Hazır Mısınız?
gamze raday
Bilgilendirici harika bir yazı olmuş.💫