Venedik Bienali 58. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu Açıldı | ARTtvNews
İki nokta arasındaki en kısa mesafe düz bir hayaldir. İki hayal arasında en kısa kişi yalnızca bir gövdedir! Demek ki; iki gövde arasındaki en kısa ilişki bir gölgedir. İki gölge arasındaki en kısa gövde benim yüzümdedir. Yüzüm ile ben bir gölge idik eskiden. Sonra sağda solda belirdi ötekiler. Bir takla atardım yüzüm gelirdi. Bir takla daha atardım içim gelirdi. Bir takla daha atar, sonra adımlarımı sayardım, çünkü gölgem ben değildi.
Orhan Pamuk, Biz, Başka Yerde kitabından, 2019
Dünyanın en önemli sanat etkinliklerinden biri olarak kabul edilen Venedik Bienali 58. Uluslararası Sanat Sergisi 11 Mayıs’ta kapılarını açıyor. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nda ise İnci Eviner’in Biz, Başka Yerde adlı eseri yer alıyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) koordinasyonunda, 2011 yılından bu yana Tofaş çatısı altındaki Fiat’ın desteği ile gerçekleştirilen Türkiye Pavyonu, 24 Kasım tarihine kadar Venedik Bienali’nin ana mekânlarından Arsenale’de ziyaret edilebilir.
Venedik Bienali 58. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu açılışı
Venedik Bienali 58. Uluslararası Sanat Sergisi, 11 Mayıs’ta genel açılışı öncesi profesyoneller için gerçekleştirilen ön izleme günleriyle başladı. Türkiye Pavyonu’nda yer alan Biz, Başka Yerde adlı eser, sanatçı İnci Eviner ve proje ekibinin katılımıyla, 9 Mayıs Perşembe günü düzenlenen açılışla uluslararası sanat dünyasına tanıtıldı.
Biz, Başka Yerde Hakkında
Biz, Başka Yerde için Türkiye Pavyonu’nu bir sahneye dönüştüren İnci Eviner, bu sahnede, çizdiği desenler ve bu desenleri hayata geçiren karakterlerin videolarının mimari, ses, performans, obje gibi farklı öğelerle bir araya geldiği “dünya içinde bir dünya” yaratacak. Açık kalacağı yedi ay boyunca işleyecek ve etkileşime açık olacak mekân, oluşturduğu farklı duyusal ve görsel katmanlarla Türkiye Pavyonu’nu izleyicilerin de parçası olacağı bir deneyim alanına çevirecek.
Eviner, Biz, Başka Yerde’yi toplu yer değiştirmelerin sonucunda ortaya çıkan mekânlara dair bir yapıt olarak tanımlıyor. Siyaset kuramcısı Hannah Arendt’in 1943 yılında kaleme aldığı Biz Mülteciler metninin “Evimizi kaybettik, yani günlük yaşamın aşinalığını. İşimizi kaybettik, yani bu dünyada bir işe yaradığımıza dair inancı. Dilimizi kaybettik, yani tepkilerin doğallığını, jestlerin sadeliğini ve duyguları olduğu gibi ifade etmeyi” cümlelerinden hareketle Eviner, insanların dünya ile ilişkisinin doğallığını kaybetmesi durumuna odaklanarak temel insanlık durumunun ne olduğu sorusunu soruyor. Eviner, “İnsanların dünya ile ilişkisinin doğallığını ve jestlerin basitliği kaybetmesi ve günlük insani ihtiyaçların siyasallaşması hâlâ büyük kitlesel yer değiştirmelerin yaşandığı günümüzde aciliyetini koruyor. Ve belli ki yeni bir insan-canlı tanımına, hatta bunlar arasında farklı bir ilişkiselliğe ihtiyaç var. Ben ve biz olanla başka bir yerde buluşmanın ve aynı zamanda burada olanla hafıza arasındaki eksik ve kayıplarla karşılaşmanın zamanı geldi diye düşünüyorum” diyor.
İnci Eviner’in zamandan, coğrafyadan ve zihinden bağımsız bir mekân yarattığı Biz, Başka Yerde, içine giren izleyicileri de bu yerinden edilmiş, hafızası silinmiş çılgın topluluğun bir parçası haline getiriyor. Ortadan ikiye yarılmış mekânın farklı duyusal ve görsel katmanları, “arada kalanların” dünyasını tüm şiddetiyle görünür kılarken, izleyiciler de yarım kalan hikâyelerini ve eksik olan bir parçalarını sürekli arayıp duran bu hayali karakterler arasında, zihinlerinin bilinmeyen köşelerine yolculuk ediyor. Böylece Biz, Başka Yerde, Türkiye Pavyonu ziyaretçilerini Venedik Bienali’nden koparıp yeraltıyla yerüstü arasındaki hayali-fiziksel bir yerde, bilinç ve bilinçdışı arasında kayıp, silinmiş bir (başka) yerde olma hissini yaşatıyor.
Biz, Başka Yerde, eserlerinde bireyin beden hareketlerinin, onun ruhunu ve davranışını nasıl şekillendirdiğini inceleyen sanatçı İnci Eviner’in sanat pratiğine de ayrıntılı bir bakış imkânı sağlıyor. İnci Eviner bu durumu “Bu figürler diğer yarılarını bulmak için mekân boyunca hiç durmadan yer değiştiriyor. Bu çaba aslında kesintiye uğratılmış, iptal edilmiş hafızalarını ve bedenlerini yeniden ele geçirme çabası. Figürler bu kurguyu yaparken mitolojiler, anılar ve günlük hayatın alışkanlıkları ile neşe ve acılarını birer birer toplayıp yerlerine yerleştirmek zorunda kalıyor. Kendimi bütün bunlara tanıklık etmek için olayların içinde ve aynı zamanda dışında tutmaya çalışıyorum. Tanık olmanın sorumluluğu, biz olmayı sorgulamaktan geçiyor” sözleriyle açıklıyor.
Venedik Bienali Türkiye Pavyonu Hakkında
2007’den bu yana İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın koordinasyonunda düzenlenen Türkiye Pavyonu sergisi, İKSV’nin girişimi ve 21 destekçinin katkılarıyla, 2014–2034 yılları arasında Türkiye’nin kullanımına tahsis edilen Arsenale’deki uzun süreli mekânda yer alıyor.
58. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, 2011 yılından bu yana Türkiye Pavyonu’na destek veren Tofaş çatısı altındaki Fiat sponsorluğunda, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile TC Dışişleri Bakanlığı’nın himayesinde ve SAHA Derneği’nin prodüksiyon ve yayın desteğiyle gerçekleştiriliyor. VitrA’nın da katkıda bulunduğu projede kullanılan maskların üretimini Gorbon Tiles üstleniyor.
Venedik Bienali 58. Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu Danışma Kurulu’nda Bilgi Üniversitesi Sanat ve Kültür Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Serhan Ada, Suna ve İnan Kıraç Vakfı, Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol, küratör ve İstanbul Modern Müzesi Sanat Danışmanı Paolo Colombo, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Batı ve Çağdaş Sanatlar Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep İnankur ile Arter'in küratörlerinden Başak Doğa Temür yer alıyor.
Hazırlayan: Pınar Saraçoğlu