Katsushika Hokusai ve Dünyanın En Meşhur Dalgaları | Yazan Zeynep Dikmen

Zeynep Dikmen

4 yıl önce

Ukiyo-e “yüzen dünya” anlamına gelir ve Japonya’nın Edo Dönemi’nde ağaç baskılara verilen isimdir. Katsushika Hokusai, o dönemin gelişmekte olan orta sınıfı için ürettiği bu baskılarının, günün birinde dünyanın en meşhur imgelerinden biri haline dönüşeceğini tahmin edebilir miydi? Kutsal kabul edilen Fuji Dağı’nı anlattığı serisinden parçalarla yakaladığı şöhreti görebilseydi, bunu dağın gücüne yorardı belki de… 

Hokusai, 1830-1833 yılları arasında “36 Fuji Manzarası” olarak adlandırılan bir seri üretir. Diğer serilerinde olduğu gibi bunda da, yenilikçi bir yaklaşımla, hem kendi sanatında hem de Japon baskı geleneğinde değişimlerin habercisi olur. Sadece resimlerinin konusu değil, tekniğinde de farklılıklar görülür. Çizgisel perspektif önem kazanır örneğin, ya da ufuk çizgini daha alçaklara yerleştirir. Kullandığı renkler de çeşitlenir ki Prusya Mavisi bunlardan biridir. Peki Hokusai’yi böyle bir temsile iten dinamikler nelerdir?

36 Fuji Manzarası - Shimomeguro

Edo Dönemi, iki yüzyıl boyunca Japonya’nın diğer ülkelerle sınırlı iletişim kurduğu, içe döndüğü ve huzuru aradığı bir dönemdir. Dış dünyadan kendini soyutlayan, savaşların gölgesinde bir yaşam yerine güzel olanı isteyen bu Uzak Doğu diyarının ticaret yaptığı ülkeler de kısıtlıdır. Bir şekilde bu sınırları aşmayı başaran Hollanda, Batı’yla kurulan bağın kalbi ve kültürel izlerin de sahibi olur. İşte bu izler, Hokusai’nin sanatının Batı’dan gelen ve onun tekniğini etkileyen dinamiklerini oluşturur. 

Ama her şey burada bitmez… Geyşa kültürünün de yeşerdiği, orta sınıfının keyfiyle şekillenen Edo Dönemi’nde, fahişeler ve oyuncular ağaç baskılara sıkça konu olur. Fakat Hokusai, sanatını farklı içeriklerle doldurmak ister. O, yaşadığı yerin resmini yapmayı tercih eder. Beklenen keyfi doğada arar ve aradığını da bulur. 

36 Fuji Manzarası – Büyük Dalga

Büyük Dalga, onun en bilinen ve bir ikon haline gelmiş resmidir. 36 Fuji Manzarası’nın bu çarpıcı üyesinde, dalgalar arasında balıkçı kayıkları ve arkada da kutsal dağ yer alır. Sol üst köşedeki yazılar olmasa da biz bunun bir Uzak Doğu hazinesi olduğunu anlarız. Çünkü dalgaların stilize edilmiş kıvrımları, kontur çizgilerinin oluşturduğu sınırlar, sade ama güçlü anlatım bize bunu açıkça verir. Batı’dan gelen çizgisel perspektifin yardımıyla, arka plana yerleşen dağ, Hokusai’ye istediğini anlatma imkanı verir. O bize, dalgaların büyüklüğünü ve kudretini göstermek ister. Su, o denli kuvvetlidir ki, Fuji’yi bile geride bırakabilir. Yine de, bu güç göstergesi bizi ürkütmez, bizi yormaz. Ne dalgaların boyutu ne de dinamizm keyfimizi kaçırır. İşte Hokusai’nin başarı burada yatmaktadır. 

36 Fuji Manzarası – Sazai Salonu - 500 Rakanji Tapınağı

36 Fuji Manzarası –Sagami İli'ndeki Umezawa Nahiyesi

Doğayı ve gündelik hayatı, dönemin beğenisine uygun bir tatla resmeder. Çalışan insanları veya hayvanları temsiline konu ederken aranan huzuru da eklemeyi bilir. İçinde bulunduğu coğrafyayı natüralist bir yaklaşımla ele alır ve gözlem gücü sanatına yansır. Hayvanları çeşitli ama doğal duruşlarda resmeder. İnsanları da olağan işlerini yaparken, yaşamın içinden sahnelere yerleştirir. Fakat onun için, herhangi bir figür veya bir hikaye olmadan, doğanın tek başına kendisi de yeterlidir. 

36 Fuji Manzarası – Güzel Rüzgar, Açık Hava

Kırmızı Fuji olarak da adlandırılan Güzel Rüzgar, Açık Hava resminde dağın hakimiyeti vardır. Dağ, yalnız sonbaharda, gün batımında ve ender olarak bu rengi alır. Bunun için güzel bir rüzgara ve açık bir havaya ihtiyaç duyulur. Bu basit ama etkileyici kompozisyonu, gördüklerine çok da yorum katmadan, sadece, kendi kültürüne uygun şekilde biçimlendirerek oluşturur.  Zirvenin daimi sahibi kar, bu temiz güz akşamında da varlığını korur. Orman, koyu noktalar halinde dağın eteğinde yerini alırken, birbirinden ince konturlarla ayrılan yatay bulutlar Fuji’nin dikeyliğini yatıştırır şekilde gökyüzünde süzülür.

Önceleri siyah-beyaz üretilen ukiyo-e’lerin renkleri Hokusai ile daha da zenginleşir ve gün gelip de ülkesi, kendini soyutlamaktan vazgeçtiğindeyse tüm dünyaya yayılır. Bir zamanlar yalnızca gezginler için ürettiği dalgaları da; binler kez, tekrar tekrar basılır.

Yazı: Zeynep Dikmen

Yazı ve Fotoğraflar: Zeynep Dikmen

Paylaş:

Yorumlar (1)
SY

Saniye Yapicier

Oldukça etkileyici resimler ve çok beğendiğim anlatım için teşekkür ederim.

Yorum yapmak için tıklayın

Diğer Yazıları

3 yıl önce

Sansasyonel Resimlerin Yaratıcısı Manet | Yazan Zeynep Dikmen

3 yıl önce

Klimt’in Kadınları | Yazan Zeynep Dikmen

3 yıl önce

Kanuni Sultan Süleyman’ın Portresi ve Bilinmeyenleri | Yazan Zeynep Dikmen

3 yıl önce

Realizm Akımı ve Jean-François Millet | Yazan Zeynep Dikmen

3 yıl önce

Michelangelo’nun İnsanları | Yazan Zeynep Dikmen

En Çok Okunanlar