Monet'den, Musée de l’Orangerie'de Sanat ve Huzur Birlikteliği | Yazan Ece Melis Döven
Bunaldığınızda ve nefes almak istediğinizde gidip huzur bulmanız için yapılan bir müze düşünün. Müzenin içerisi sade, sessiz ve aydınlık. 2 büyük oval odadan oluşuyor ve duvarlar boydan boya Monet’nin resimleriyle dolu. İşte bu huzur dolu yer: Paris Tuileries Bahçesindeki Musée de l’Orangerie.
1927 yılında kapılarını açan Orangerie Müzesi 20.yüzyılın başlarında Fransız empresyonist ressam Claude Monet tarafından tasarlanmış. Amacı ise I.Dünya savaşından etkilenen Paris halkını, doğanın verdiği sonsuzluk hissiyle ilgili düşündürmek ve huzur bulacakları bir sığınak yaratmak. Bu beni çok etkiledi çünkü; müzenin içerisine ilk girdiğim anda, tasarlanma amacını henüz bilmiyordum ve ne kadar huzur verici diye düşündüm.
Müzeyi mimar Camille Lefèvre ile birlikte tasarlayan sanatçı, oval şeklindeki bu 2 büyük odaya uygun toplam 91 metre uzunluğunda ve hepsi 2 metre yüksekliğinde 8 resim yerleştirmiş. Tavanlar tamamen camdan, duvarlar ve zemin ise aynı açık renkte. Tamamen camdan oluşan tavanlar Monet tarafından özellikle istenmiş ve bu durum sayesinde içerisi doğal ışıkla aydınlanıyor ki bu da doğadaymışsınız hissini kuvvetlendiriyor. Resimlerin güneş doğuşunda ya da batışında resmedilmiş olmasına göre ise doğu-batı oryantasyonuyla yerleştirilmiş.Monet’nin en ünlü eserlerinden Nilüferler ( Les Nymphéas/ Water Lilies) de dahil olmak üzere, bu 8 büyük tablodaki resimlerin hiç birinde ne ufuk çizgisi ne de kara gözüküyor.Bu durum insanda sonsuzluk hissini oluştururken aynı zamanda zihni dinlendiriyor. İçerinin sadeliği, renklerin sakinliği ve duvarların köşeli olmayışı ise resimlerdeki sonsuzluk hissini tamamlıyor. Perspektif olmayan bu kompozisyonlarda ritmi yalnızca nilüferler ve diğer bitkiler yaratıyor. Onun haricinde etrafınızdaki herşeye durgunluk hakim. Yani aslında odadaki boşluk da resimlere dahil.
Müze gezmek benim için genellikle huzurlu bir aktivite olsa da, Musée de l’Orangerie’nin bu amaçla tasarlanmış olması çok etkileyiciydi. Sanatın halkı iyi hissettirmek için kullanılması ve bunun için alanlar yaratılması önemli.
Tasarlandığı zaman insanları savaşın etkilerinden uzaklaştırmış, günümüzde ise günlük hayatın ve şehrin stresinden uzaklaştırıyor; ama şartlar ne olursa olsun insanların sanat ile nefes alma ihtiyacı değişmiyor.
Yazı ve Fotoğraflar: Ece Melis Döven
Yorum yapmak için tıklayın