“Onu bir kağıt yığınında kaybettiğimi hatırlıyorum” demiş Jaume Sabartes.Bense. O kağıt yığınları içinde Picasso’nun izini sürmeye Royal Academy of Art’ın merdivenlerini tırmanıyorum.
Malaga Şehri’nin cömert sponsorluğunda, küratörlüğünü Ann Dumas (Royal Academy of Arts ), William H.Robinson (Cleveland Museum of Arts) ve Emilia Philippot (Musee National Picasso-Paris) üstlendiği sanatçının 80 yıllık resim hayatında, çeşitli dönemlerinde yaptığı 300’den fazla eserinin sergilendiği “Picasso ve Kağıt “ 25 Ocak’ta Kraliyet Sanat Akademisi’nde sanatseverlerle buluştu.
20 yüzyılın tartışmasız en önemli sanatçılarından Pablo Picasso; resim, heykel, seramik ve grafik sanatlar gibi çok çeşitli alanlarda çalıştı. Suluboya, pastel, karakalem, guaj olmak üzere çok farklı malzemeleri kullanarak durmadan çizen üreten sanatçı, kağıt konusunda çok yaratıcıydı. Kesiyor , yakıyor, yapıştırıyor, kolajlar yapıyor, kimi zamanda kağıt parçalarından heykeller yapıyordu. Büyük ustayı ve sanatını anlayabilmek için her biri değişik karekterde eserler ürettiği dönemlerini iyi irdelemek lazım. Bu nedenle kağıda adanmış 80 yılda ürettiği eserleri dönem dönem kronolojik sıra ile gezmeye başlıyoruz.
Picasso’nun kağıt kesme yöntemi ile 7 -8 yaşlarında yaptığı bir çalışması. Kumrunun kanatları, ayakları 8 yaş çocuğunun çok üstünde bir beceri ve titizlikle kesilmiş. Hatta bir söyleşisinde sanatçı kendisi için “Ben çocukken bile çocukça resimler çizmedim“ der.
1881 İspanya’nın Malaga şehrinde, resim öğretmeni ve ressam Don Jose Ruiz ve Dona Maria Picasso‘nun ilk çocuğu olarak dünyaya gelen sanatçı babasının resim öğretmeni olması sebebiyle kağıt, kalem ve boyalarla küçük yaşlarda tanışmış hatta rivayet odur ki ilk söylediği kelime ispanyolca “piz” yani kalem olmuştu. 1894 yılında çok sevdiği kız kardeşinin difteriden ölmesi sanatçıda derin yaralar bırakmıştı. Ailenin Barcelona’ya taşınmasıyla San Fernando Sanat Akademi imtihanlarını giren genç sanatçı, imtihanları tek seferde vererek 2.sınıftan başlama hakkı kazandı. Kısa sürede sanat çevrelerinin dikkatini çekmeyi başaran sanatçının 17 yaşında büyük ölçekli resimleri sergilenmeye başlamıştı.
1899’da dönemin sanat çevresinin popüler mekanı Els Quatre Gats‘te Carles Casagemas, Manolo Hugue ve Jaume Sabartes ile tanışan sanatçı 1900‘da 150 eserini bu mekanda sergiler ve kazandığı para ile Paris ‘e ilk ziyaretini gerçekleştirir. 3 ay süren bu gezide Steilen ve Munch etkisinde kalır ve yoksul bölgelerde yaşamı ve yoksulluğu resmeder. Yakın arkadaşı Casagemas’ın intiharı Picasso‘yı derinden etkiler. Paris sergisine hazırlanmak üzere arkadaşının stüdyosuna Madrid’e taşınır ve içinde bulunduğu depresif ruh hali onun “Natüriste’’ yani ‘’Mavi Dönemi“ olarak nitelendirilir. Yoksulluk, sefalet, sarhoşlar, çingeneler, fahişeler gibi depresif hüzünlü konular resmeder. 1904 baharına kadar süren bu dönem sonunda Paris’e taşınır.
Oyma baskı tekniği (etchin) ile çalıştığı “The Frugal Meal“. Katalan sanatçı Ricard Canals‘dan öğrendiği bu tekniği hayatı boyunca büyük zevk aldığı bir yöntem olarak kullanan Picasso melankoli ve sefaleti çok dokunaklı bir şekilde tasvir etmiş.
1904‘te Paris’e taşınması ile sanatçının ‘Pembe Dönemi’ dediğimiz ‘Rose Period’ başlar ve 1906’ya kadar devam eder. Paris’te Montmartre yakınlarında bir eve yerleşir. Çevresi kendisi gibi ressam, şair ve heykeltraşlarla çevrilidir. Kaldığı evin yakınında kurulan sirk, sirk çalışanları, onların göçebe hayatı, palyaçolar, dansçı kızlar çok ilgisini çeker. Çalışmalarında yoğun olarak bu konuyu ele alan sanatçı paletinde kullandığı baskın renk pembe ve ten rengi olmuştur.
Bu arada “Bateau Lavoir” dediği atölyesinde ressam, heykeltıraş, şair arkadaşları ile sanat estetik hakkında uzun sohbetler yapar sanat okullarında öğretilen geleneksel bilgilerin nasıl dışına çıkılıp yeni sanat kavramları geliştirmenin yollarını dener. Afrika, ortaçağ Katalan sanatına ilgi duyan sanatçı büyük ölçekli “Avignon’lu Kızlar“ tablosuna başlamıştı. Bu sırada Paris’te dördüncü boyut, matematik ve bilimdeki gelişmeler sanat kuramlarına yeni yeni yerleşmeye başlıyordu.
Yaşadığı her döneminde güzel ve çıplak kadın bedenleri Picasso için büyük ilham kaynağı olmuştur. Büyük boyuttaki resimde kadınların kol, bacak, göğüs gibi uzuvları keskin geometrik formlar şeklinde resmedilmiş, kadınların yüzlerinde ise etkisinde kaldığı Afrika sanatına özgü maskemsi formlar kullanılmış. Bu kompozisyon sanat tarihinde bir devrim olarak nitelendirilmiştir. Picasso kendi sanatı için “Ben bizzat kendimi kopya etmekten korkarım. Bununla beraber bana eski deneylerden müteşekkil bir dosya gösterilse, neye ihtiyacım varsa almakta zerre kadar tereddüt etmem.“ diyerek eskiyi ve yeniyi nasıl bir denge ve ahenkle sentezlediğini ifade eder.
Paris’e sanat öğrencisi olarak gelen Braque önce Matisse’in takipçisiydi bu arada Picasso ile tanışınca beraber çalışmaya başladılar. Her iki sanatçının da konuyu değişik açılardan resmedecekleri, nesnelerin görünen değil görünmeyen yanlarını resmedecekleri geometrik şekiller üzerine yoğunlaştılar. Hatta bir sanat eleştirmeni Braque‘nin 1908 yılında yaptığı manzara resmine “Garip Küçük Küpler” demesi ile, yeni bir sanat akımı doğmuş oldu Kübizm. Picasso objeleri simgelere indirme konusunda ne kadar ileri gitse de, saf soyutlamaya gitmemiş, gerçeği yansıtma amacından vazgeçmemişlerdi. Farklı teknikler kullanıyor, boyalara kum vs katıyor, çizimlerine gerçek kağıtlar yapıştırıyor, kolajlar yapıyordu.
Bu arada 1.Dünya Savaşı başlamış, Paris’te bohem hayat sona ermişti. İspanya vatandaşı olduğu için savaşa katılmayan Picasso müzisyen Eric Satie ve şair Jean Cocteau tanışır. Cocteau bir süredir sirk temalı bir bale hazırlamayı düşünüyor ve sahne ve kostüm tasarımlarını Picasso’nun yapmasını istiyordu. Paris’te büyük bir ses getiren gösteri 18 Mayıs 1917’de Theatre du Chatelet‘de perdelerini açtı. Turne dolayısıyla ekiple İtalya’ya giden Picasso Roma, Napoli ve Floransa’nın sanat ve mimarisinden çok etkilenir ve sanat yaşamının bundan sonraki döneminde bu etki hissedilir. 1918 -1924 yıllarında Picasso tabloları en gözde galerilerde sergilenir ve eserler yüksek fiyatlardan alıcı bulur. Klasizm uğruna Kübizmi terk etmemiş iki yaklaşım da sanatında var olabilmiştir. Bu sırada Rus balerinler arasında Olga Khokhlova dikkatini çeker ve ilk evliliğini yapar.
Picasso sürrealist sanatçılarla edebiyatçılarla yakın ilişki içindeydi. Sürrealizmi şiirlerinde kullanan sanatçı bilinç akışı, otomatik şiirler yazmaya başladı. Kendini “Yaşlı bir ressam, yeni doğmuş bir şair.“ olarak niteler..
Bu sırada 1927 yılında genç sevgilisi Marie -Therese Walter ile tanışır ve sanatçının genç sevgilisinden aldığı ilhamla şehvetli, yüksek erotizm içeren sürrealist resimler yapar. Bu resimlerde sanatçı kendini Yunan mitolojisinde yarı boğa yarı insan olan Minotaur olarak resmeder. Çocukluğu boğa güreşlerinde geçen sanatçı için maskülen hatta maço tavrını daha iyi betimleyecek bir figür yoktur sanırım. Özel hayatı oldukça karışık olan Picasso oğlunun annesi eşi bir yanda, genç ve hamile sevgilisi bir yanda büyük bir bunalım içindedir. Bu sürede resim yapmaktan daha çok şiir yazmakla ilgilenmektedir. Karısı ve genç sevgilisi arasındaki ilişki yetmezmiş gibi 1936 yılında sürrealist sanat çevresinde tanınan fotoğraf sanatçısı ve ressam Dora Maar‘la tanışır ve küçük sevgilisini terk eder.
Sanatçı Man Ray’in “Sürrealist İkon” olarak tanımladığı 29 yaşındaki Dora Maar Picasso‘nun esin perisi ve siyasal sorumlulukla eser ürettiği dönemde partneri oldu. Picasso Dora’yı hep hüzünlü, ağlarken resmettiği çalışmaları...
‘’Benim için o, ağlayan kadın. Yıllarca onu hep işkence görmüş şekilde çizdim. Bu ne sadistliğim yüzündendi ne de bundan memnun oldum. Yalnızca beni zorlayan bir imaja boyun eğdim.Gerçek buydu”Pablo Picasso
Bu dönemde İspanyol hükümeti sanatçıdan 1937 Dünya Fuarı kapsamında Modern Hayatta Sanat ve Teknik sergisinde İspanya’ya ayrılan bölümde büyük bir duvar resmi sipariş etti. Savaşa karşı politik duruşu ile bilinen sanatçı, İspanya İç Savaşı sırasında Nazi Almanya’sına ait 28 uçağın, Guernica şehrini bombalamasını konu eden çalışmasını 7.76 m -3.49 m gibi dev boyutta, 3 hafta gibi kısa bir sürede resmetti. Tüm bu yaratım sürecinde sevgilisi Dora Maar eseri fotoğrafladı. Devasa boyuttaki eser Reina Sofia Müzesinde sergilenmekte...
Man With a Sheep serisi sanatçının antik çağlardan kalma evrensel bir insanlık sembolü olan “kurban” kavramını konu ediniyor.
20. yüzyıl en önemli ve yaratıcı sanatçı Picasso elbette büyük hayranı olduğu büyük ustalar Manet ve Delacroix‘den esinlenerek yaptığı resimlerin sergilendiği bölüme geçiyoruz.
Picasso 1961 yılında 80 yaşına girdiğinde son eşi Jacqueline Roque ile evlenir ve Cannes yakınlarında Mougins‘e yerleşir. 1972 yılı, Picasso 90 yaşında bile kendi portresi yapar. 8 Nisan 1973‘te vefat edene kadar çizmeye, üretmeye devam etti.
13 Nisan 2020‘ye kadar devam edecek sergiyi Royal Academy of Arts ‘da izleyebilirsiniz.
Yazı ve Fotoğraflar: Nurdan Ateş
Yazı ve Fotoğraflar: Nurdan Ateş
David Hockney’nin Renkli Dünyasına Yolculuk: Londra’da Büyüleyici Bir Sergi
Sonbaharın Habercisi: Frieze Sculpture 2024
Marina Abramović Kraliyet Sanat Akademisi’nde Retrospektif Sergi Açan İlk Kadın Sanatçı Oldu! I Yazan Nurdan Ateş
Kenan Yavuz Etnografya Müzesi'nde Hasat Sonu Şenliği I Yazan Nurdan Ateş
Çin’in “Asi Dehası” Ai Weiwei Design Museum’da! I Yazan Nurdan Ateş
Yorum yapmak için tıklayın