Türkiye'nin dört bir yanından sanatçılar tarafından kuşatılmış Base İstanbul 2019 14-17 Kasım tarihleri arasında Akaretler Sıraevler’de 25-27-29-31 numaralı binalarda 20 şehirden ve 30 üniversiteden 107 mezunun katılımıyla gerçekleşti. İnsanların akın akın misafirlik ettiği bir genç kuşak sergiye Base kapılarını geçtiğimiz hafta açtı. Lakin sadece bir şart koştu. O da ‘’Yeni mezun olacaksınız ey sanatçı adayları!’’ idi.
Her bir binadan içeri girdiğinizde henüz sanat kariyerinin başındaki sanatçı adaylarının çok sesli, çok anlamlı ve dinamik aynı zamanda farklı disiplinlerde ki 120 yapıtını Derya Yücel küratörlüğünde resim, seramik, video, heykel, yerleştirme, fotoğraf, cam ve grafik tasarım gibi pek çok farklı sanat dalından yapıtları görüyoruz. Eserleri ve anlamlarını biz izleyicilere sanki gardırobundan renk uyumuna göre yerleştirdiğiniz gömleklerinizin düzeni edasında son derece titiz ve her bir yapıtı bizlere manifestolarıyla hikayesini anlatan üslubu ve tarzı ile bir Base Harikalar Diyarı’na girmişiz edasıyla adım adım hissettiren. Çıktığımız ve gerçek dünyaya daldığımız da birbirinden değerli konuşmacıları ağırlayarak 4 gün boyunca hem gözlerimize hem de kulaklarımıza hitap eden muhteşem bir fuar hazırlamış olan Base Yöneticisi Ali Kerem Bilge ve ekibine genç sanatçılara olan desteklerinden ötürü müteşekkiriz.
Üçüncü kez gerçekleşen Base İstanbul’da bu sene eserlere ve anlatımlarına bakarken yeni nesil sanatçıların doğallıkla önce kendi dünyalarını anlatmak istediklerini daha sonrasında eserle bütün olunca aslında vermek istedikleri mesajların yeri geldiğinde kültürel kimlik, toplumsal bellek, kişisel mitolojı, kimi zaman politik yönelimleri de içine alan farklı mecraları kuşatan işlerini paylaşıyor.
Küratör Derya Yücel ‘Şimdi’nin önemini konu aldığı konseptte ‘’Zaman bir noktadan diğerine doğru hareket eden kesintisiz dinamik ve tekrar etmeyen bir olguysa, şimdi geçmiş ile geleceğı bağlarken aynı zamanda onlarla sınır oluşturan anlardır.’’ diyor.
Oysa ki bizler ne çok geçmişe ve hiç gitmediğimiz geleceğe göre yaşarız bazen bu güzel hayatı. Yaşadığını yaşamışsındır zaten dahası ne yarar, ne zarar getirir. Hadi kalk önüne bak derler. E o zaman da aslında şimdilerini kaybedersin yani hep bir kaçıp, kovalama anı ile şimdilerimizi kaçırırız. Şimdi ise geçmişle geleceğin buluştuğu anlık noktadır. Ve yaşadığımız zamanda şimdilerimizin toplamıdır. Biz iyisi mi kendi zamanımızı kaydedelim ve şimdilerimizin değerini bilelim deyip, kendi fikrimi de fuarın konsepti ile birleştirdikten sonra gelelim mi biraz Base İstanbul'un içinde dolanmaya…
İçerisi kat kat her bir kattan diğerine geçerken lunaparkta dönme dolapta gibi hissediyorsun kendini, yükseldikçe manzaran değişiyor ve değiştikçe sen adıma kuvvet deyip bir diğer kata çıkıyorsun. Eserler etrafa öyle güzel yayılmışlar ki balla kaymak gibi bir uyum bir tad bırakıyor hafızanızda. Hele hele o güzel sponsorlar yok mu mesela Magnum; onun duvara bıraktığı Magnum boşlukları sayesinde hangimiz içimizdeki sanatçı ruhunu renk renk kalemlerle çıkartmadık ki, bir de yanında sıcak çikolatasını ikram ettiği zaman da mest olmadık mı? Ya diğer sponsorları saymazsam ayıp etmiş olmaz mıyım olurum elbet. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle, Kale Grubu, TEB Özel Bankacılık eş sponsporluğunda gerçekleşmiş olan Base İstanbul'un online destekçilerinden biri de ARTtv idi.
ARTtv’nin gün boyu süren çekimi ve Base ekibi ile röportajları olsun böyle bir etkinlikte yer almaları da gidemeyenler için şahane bir fırsat haline geldi. Dilerseniz ARTtv arşivinden kaçırdığınız güzelliği en azından görsel videoları sayesinde izleyebilecek ve bir daha asla bu fuarı kaçırmak istemeyeceksiniz.
Gelelim Base İstanbul'un benim için coşkulu bir diğer kısmına, şöyle ki hani bir esere bakıpta bunu ben de yapabilirim diyenleriniz varsa şayet.. Base size öyle bir fırsat sunuyordu ki hadi bakalım çıkar pamuk elleri cebinden ve koy bakalım soğuk seramik taşına ve yap bakalım içinden gelen sanat aşkını.. O zaman göreceğiz ki yapabiliyor musun, yoksa yapamıyor musun.. Şöyle ki ben uzaktan izleyici ve katılımcı olarak her insanın içinde yatan sanat aşkını izledim. Atölye onu kıpır kıpır sırasını bekleyen insanlar ile dolu, herkesin içinde yatan aslan, seramik taşına dökülünce kendi kendime demeden edemedim; ‘’Sanat ruhu hepimizin içinde var sadece çıkmayı bekliyor.’’
Sanat uzaktan bakana anlamıyorum, anlayana ise neden beni anlamıyorsun gözüyle bakar. Kimisi uçuk der, kimisi kaçık der. Sanat ‘’Bu işi herkes anlamaz der.’’ hayır efendim herkes anlar.
Sanat insana yol verir, ister akar ister gidersin. Ama bu diğer gidişlere benzemez. İlla ki geri döner bir daha bakarsın. Aklın kalır, kalmasa bile bir olgu sana seslenir. Neden bana baktın? Ben de ne gördün ?. Kafanda deli sorular gezerken bir bakarsın bir sergi, bir bakarsın bir fuar bitmiş ama bu sana yine de yetmez. İşte böyle bir aşk böyle bir tutkudur sanat. En azından seni yarı yolda bırakmaz. Hep bir devamı olur. Çünkü bir eser bir kere bir insanı kilitledi mi işte orda doyumsuzluk artar ve hep daha fazlasını daha fazlasını görmek istersin. İnsanoğlunun birbirine olan aşkı gibi bencil de değildir sen gördükçe o sana vizyonunu verir.
Base İstanbul'un sonunda da anladığımız şey bence tam bu olmalı. Genç sanatçılara destek vermek demek sanatın sonunu getirmemek demek olur. Yeniler oldukça sanat her daim yaşayacaktır.
Teşekkürler Base Istanbul 2019. Devamların gelsin ki genç kuşak hep varolsun…
Yazı: Yasemen Çavuşoğlu
Karanlığa Selam: Karanlık Eserleriyle Sanata Işık Tutan Ressamlar | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
2 yıl önceGizemleriyle Leonardo Da Vinci | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
2 yıl önceSevdalı Kadın: Tomris Uyar | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
2 yıl önceKusurların Mükemmeliği: Wabi-Sabi & Kintsugi | Yazan Yasemen Çavuşoğlu
2 yıl önceModigliani ve Ebedi Aşkı Jeanne | Yazan Yasemen Çavuşoğlu