Geçtiğimiz yaz sanırım Haziran ayı başı Tate Müzesi etkinlikleri ile ilgili broşürler kitaplar geldiğinde Keith Haring’in İngiltere’deki ilk geniş kapsamlı sergisinin 14 Haziran’da açılacağını öğrendiğimdeki sevinç çok kısa sürmüştü. Çünkü sergi Liverpool Tate Müzesi’ndeydi. Londra’dan araba ile 210 mil yaklaşık 330 km gibi bir yol. ‘Nasıl olur, yapabilir miyim?’ derken yaz tatili ile birlikte ailece Türkiye’ye geri döndük. Konu kapandı ama aklım da hep sergide kaldı yalan yok.
Neyse lafı uzatmadan devam edeyim; eşimin ve oğlumun futbol merakı bizi muhtelif maçlar için dünyanın pek çok şehrine taşıdı ama bu sefer benim için çok anlamlı olanıydı. Büyük bir derbi maçı için ailecek pazar günü Liverpool’a seyahat planladık. Bir taşla 2 kuş böyle bir şey olsa gerek. Bende çok istediğim Keith Haring’in geniş kapsamlı çalışmalarını son gününde de olsa görebilme şansına sahip oldum.
Küratörlüğünü Darren Pih ve yardımcı küratörlüğünü Tamar Hemmes’in üstlendiği Tate Liverpool ve Keith Haring Vakfı işbirliği ile İngiltere’deki en kapsamlı Keith Haring sergisi 14 Haziran’da kapılarını sanatseverlere açtı. Sanatçının ilk dönemlerinden günümüze uzanan çalışmaları, video gösterilerinden oluşan 85’in üzerindeki çalışmasının sergilendiği alana sanatçının ilk dönem çalışmalarından örneklerle salona giriyoruz.
Keith Haring 4 Mayıs 1958 yılında Pensilvanya’da doğdu. Babası Allen Haring bir karikatüristti. Liseden sonra 1976 yılında Pittsburgh’ta ki The Ivy School of Professional Art’ta okurken ticari anlamda grafik tasarımlar yapmak istediğine karar verince 2 dönem sonra, 1978 yılında NY‘a gelerek eğitimine School of Visual Art’s da devam etti. Bu dönemde 20.yy ekspresyonist ressamlarından Pierre Alexhinsky ve Jean Dubuffet eserlerinin etkisinde kaldı. Sanatsal anlamda olgun bir fırçada bir çocuk yaklaşımı, doğallığı ve ruhu onu öylesine etkiledi ki sanatın direkt ve ön yargısız olması gerektiği fikrini benimsedi.
1978 yılında Ny‘a geldiğinde şehirde gördüğü en güzel resimlerin yeraltında, metroların, trenlerin üzerindeki graffitiler olduğunu gördü. O dönemde gördüğü Vahşi Stil graffitiler yerine kendi basit, çocuksu, çok renkli tarzını geliştirdi. Birgün Ny metrosunda satılmayan boş reklam alanlarının siyah kağıtlarla kaplı olduğunu farkeden sanatçı, bir koşu satın aldığı tebeşirlerle yeraltına inerek o siyah boş alanları çalışmaları ile doldurmaya başladı. Şehrin değişik metro istasyonlarındaki boş siyah panolar, duvarlar onun galerisine dönüşmeye başladı. Hergün 40 dan fazla çizim yapıyor ve duvarların önünde insan kalabalıkları onun çizimlerini izliyordu. Onu ilk keşfedende fotoğraf sanatçısı Tseng Kwong Chi oldu. The Radiant Baby (emekleyen bebek) onun adeta imzası oldu. Clup 57 NY’da eşcinsellerin, marjinalerin gözbebeği, ünü karanlık bir gece klübünün duvarlarını süslüyor ve genelde orda takılıyordu. Hayatının dönüm noktası, klübün merdivenlerini bir gece Andy Warhol ve sanat tüccarı Tony Shafrazi inmesi ile olur. Bir öğle yemeğinde onu fabrikasına çağıran Andy Warhol‘la kısa sürede arkadaş olur ve Warhol onu 80 ‘lerin gençlik ikonları Yoko Ono, Jean-Michel Basquiat, Grace Jones ve Madonna ile tanıştırır. Bu arada 1982‘de Shafrazi Mercer caddesinde ünlü galerisinde sanatçının ilk kişisel sergisini açar.
Bugün Keith Haring denince aklımıza hangi ikonik sembolleri geliyorsa hepsini bir arada bulabileceğimiz bir çalışma.
İlk kare sanatçının “Radiant Baby-Emekleyen Bebeği”. Sanatçıya göre bebek varlığın en saf ve olumlu deneyimidir. İçinde bulunduğu çevre toplumun onay vermediği, onaylamadığı bir çevre olmasına rağmen sanatçının çocuklara onların masum ve samimi duygularına karşı hep özel bir sempatisi vardı. Sanat yaşamı boyunca çocuklarla ilgili her etkinlikte yer almaktam büyük bir zevk duydu. Özgürlük Heykelinin 100.yıldönümü etkinliklerinde çocukların özgürlük üzerine yaptıkları etkinliklerde yer alırken, büyük ölçekli kamu resimleri için 1000’den fazla çocukla birlikte çalıştı ve onlara ilham kaynağı oldu.
2. ve 3. resimlerdeki Barking Dog-Havlayan Köpek. Babası karikatürist Allen Haring’ın Keith çocukken yaptığı sanatçının çok sevdiği havlayan köpek figürü. Hem avcı hem koruyucu anlamda havlayan köpek çok güçlü bir imge...
4.karede yine sanatçının pek çok resminde gördüğümüz piramit formu. Mısır kültürüne ve hiyeroglif yazılarına büyük ilgi duyan sanatçı için bir sembolün birkaç kelimelik anlamı basitçe ifade ediliyor olabilmesi hayranlık uyandıran bir şey. Aynı zamanda piramit çok eleştirdiği kapitalizm simgesi dolarında üstümdeki ana sembollerden biri.
7.karede sanatçının 2 simgesi televizyon ve din. Muhafazakar bir çevrede büyüyen sanatçı Evangelist kilisenin etkisi ile büyük bir İsa hayranı olarak büyümüş. Ama ilerleyen zamanda eşcinsel kimliği, dinin kendisi gibi eşcinselleri günahkar ve yok sayması ile din hakkında ki fikirleri değişmiş. Dinin sadece kontrol mekanizması olduğu kanaatine varmıştır. TV figürü ise sanatçı için ayrı bir olgu. Kuşkusuz televizyonların siyah beyazdan renkliye verilmesi 20. yy. pop kültürünün yaygınlaşmasında büyük rol oynadı. 1981 yılında MTV müzik kanalının açılması İngiliz pop grubu Duran Duran’ın sahne dekorunda Keith Haring çizimlerinin kullanılması, Grace Jones‘un ‘’I’m Not Perfect’’ şarkısının video klibinde Andy Warhol’la birlikte gözükmesi şüphesiz ününe ün kattı. Son karelerde bıçaklan adam veya midesi boş betimlenen insan figürleri ise 8 aralık 1980 yılında saldırı sonucu öldürülen John Lennon ardından, dünyada yarattığı etkinin sanatçı üzerindeki tezahürü olduğunu ve bu tarihten sonra bu figürü çalışmalarında sık sık yer aldığını görebiliyoruz.
Vivienne Westwood & Malcolm McLaren 1983 sonbahar-kış koleksiyonu Witches‘da sanatçı ile işbirliği yapar ve sanatçının grafiti desenleri ile bezenmiş tasarımlarını Madonna giyer ve artık sanatçı Pop kültürünün zirvesindeki isimler arasında yerini alır.
1984 yılında Avustralya‘ya ziyaret eder sanatını Melbourne’nun duvarlarına taşır. 1985 yılında Paradise Garage’da canlı showları için Grace Jones’ın çıplak vücudunu grafitiler çizer. İşte şimdi tamda olmak istediği yerde Modern Sanatın ve Pop kültürünün kalbindedir.
1987 yılında Almanya halen House of Checkpoint Charlie denen bizim bildiğimiz ismi ile Berlin duvarı 2’ye ayrılmış haldedir. Checkpoint Charlie‘nin davetiyle duvarın Batı kısmını Almanya bayrağının renklerinde sarı, siyah ve kırmızı renklerde birbirine bağlı insan figürleri ile doldurur. Bir anlamda sanatçının duvarlara, sınırlamalara karşı politik görüşlerinin de bir yansıması niteliğindedir. Bu dönemde sanatçı zaten dünyaca tanınan, 40’a yakın gazetede röportajı, haberi yayınlanan, Absolut Votka, Swatch gibi pek çok markanın reklamları ile ilham kaynağı olmuş bir sanatçıdır.
1980 yılında uğradığı saldırı sonucu ölen John Lennon’un ölümünü Haring şöyle anlatır.”Bir gün Mudd Club’e biri geldi ve Lennon’un öldürüldüğünü söyledi. Bu haberi aldığım gecenin sabahında beynimde böyle bir imajla uyandım.”
Politik görüşleri sanata bakışınıda biçimlendirmiş ve her zaman ‘Sanat halk için üretilmelidir.’ politikasını özümsemiştir. Ünü ve popüleritesi ile birlikte çalışmalarının da fiyatı artmış ve ulaşılamaz hale gelmişti. Bunun için 1986’da NY Lafayette Pop Shop mağazasını açtı. Amaç çok basit eserlerini posterler, t-shirt baskıları, kartpostallar gibi herkesin ulaşabileceği makul bir fiyattan halka ulaştırmaktı. Ölümünün ardından vakfı yararına hizmet veren mağaza 2005 Eylül ayında kapanmış, ürünleri müzelerin, galerilerin sergi alanlarında satılmaya devam etmiştir.
1981 ilk HIV/AIDS vakası toplumda büyük bir endişe ve korku yaratmıştı. Gay ve biseksüel bir erkek olarak Keith Haring’de bu acımasız hastalığın etkileri bir yana, kendini toplumda gittikçe artan homofobiya ile de savaşmak zorunda hissetti. Nükleer savaş karşıtı protestolar için 20.000 kopya bastırdığı ve Central Park protestolarında dağıttığı posterinde kullandığı slogan “Silence=Death” ve “İgnorance =Fear” hiç kuşkusuz AIDS VE HIV protestolarında da baş rol aldı.
Duvar resimleri ile ismini duyuran sanatçı, önceleri duvarlara izinsiz çizimler yaparken ünü duyuldukça dünyanın dört bir köşesinden duvar resimleri yapmak için davetler almaya başladı.
1988 yılında AIDS’e yakalandığı öğrendiğinde, geri dönüşü olmayan bir hayatın içinde yapmak istediği ne varsa gerçekleştirmek için var gücü ile çalışmaya devam etti. 1989 yılında Keith Haring Vakfı’nı kurdu amaç bu hastalığa yakalanan, etkilenen çocuklar için bir şeyler yapabilmekti. Çocuklarla birlikte sokaklarda resimler çizmeye devam etti. Maalesef vakfı kurduktan 1 yıl kadar sonra hayata gözlerini yumdu. Kurduğu vakıf günümüzde çalışmalarına devam etmektedir.
Yazı: Nurdan Ateş
David Hockney’nin Renkli Dünyasına Yolculuk: Londra’da Büyüleyici Bir Sergi
bir ay önceSonbaharın Habercisi: Frieze Sculpture 2024
11 ay önceMarina Abramović Kraliyet Sanat Akademisi’nde Retrospektif Sergi Açan İlk Kadın Sanatçı Oldu! I Yazan Nurdan Ateş
bir yıl önceKenan Yavuz Etnografya Müzesi'nde Hasat Sonu Şenliği I Yazan Nurdan Ateş
bir yıl önceÇin’in “Asi Dehası” Ai Weiwei Design Museum’da! I Yazan Nurdan Ateş