6109d5f6-b0e3-40d8-bad6-12b8e06fda9f.jpeg

Mantığın Yerle Bir Edilmesi, Avangarde Akımının Özgür İradesi | Yazan Yasemen Çavuşoğlu

Yasemen Çavuşoğlu

3 yıl önce

Avant-Garde ilerici sanat akımı demektir. Avangart terimi: Sanata verilen öncü rolü ifade etmek için kullanılır.  

Avangart'a bakan bir daha bakar, benzersiz olmayı hedefler.

Avangart sanat; kültür, gerçeklik tanımları içindeki kabul edilmiş normları sarsıp sınırlarını değiştirmeyi amaç edinir. Avangart hareketler, sanat tarihinde büyük kırılmalar yaratmış; avangart sanatçılar ise sanatın, üretimi, dağıtımı ve algılanmasını değiştirmişlerdir. Günümüz sanatında da bu etkiler hala devam etmektedir.

Avangartı anlamak, günümüz sanatı için yeni alternatifler yaratabilir.

Avangart kelimesi, içinde birçok anlamı barındıran ve çağrıştıran, sürekli değişen ve dönüşen, sabit tanımı olmayan, pek çok şeye gönderme yapan dinamik bir kavramdır. Avant-Garde isimler her zaman kendisinden sonrakilere ilham kaynağı yaratacak seyler yapmıştır.

Marcel Duchamp Avantgart’ın Kralı, Dada Hareketi’nin Asi Sanatçısı

20. Yüzyıla damga vurmuş anarşist ruhlu ressamımız Marcel Duchamp. Dada akımının öncülerinden kabul edilir.

“Dada, özgürlüktür. Çarpışan renklerin, zıtların birliğinin, grotesk şeylerin, tutarsızlıkların ifadesi; kisacası yaşamın kendisidir…”

Kübizm, fütürizm, dışavurumculuk akımlarında da etkili olan sanatçı, özgün kişiliğiyle ve ortaya koyduğu eserlerle klasik sanata yeni bir soluk getirmiştir.

”Ready made” lerini (alaycı bir biçimde sanat eseri olarak gösterilen günlük eşyalar) yaptı. “Karşı Sanat” diye nitelenen bu anlayışla ürettiği eserlerle dadacılık akımının öncüsü oldu.

Bir sanat eseri düşündü ve tuvalet malzemeleri satan bir dükkana girdi. Beğendiği bir pisuvarı satın aldı, imzaladı ve sergiye gönderdi. Nasıl mı oldu?

New York’ta yaşayan sanatçı 1917 yılında Bağımsız Sanatçılar Derneği’nin kurucu kadrosunda yer aldı. Sergi için gönderdiği ve Fountain ismini verdiği eseri, bir sanat eseri olarak görülmedi ve sergilenmedi. Eserinin kabul edilmemesi sonucu dernekten ayrıldı.

“Amacım, güzelliği veya çirkinliğiyle herhangi bir şekilde ilgimi çekmeyen bir obje seçmekti. Yani, baktığımda bir ilgisizlik noktası bulmak.”

Sanatın amacı, fikir ve misyonuydu.

Duchamp’a göre önemli olan şey, eserin yapılma şekli, kullanılan malzemeler de saklı değildi. Eserin arkasında yatan ana fikir, eserin amacıydı.

Duchamp’ın bir pisuvara imza atıp sergilemesi ile ortaya çıkan ve tüm sanat çevrelerini şok eden çalışması “Pisuvar”, 2004 yılında 500 modern sanat uzmanının katıldığı bir anketle dönemin modern sanatı içinde en önemli eser seçilmiştir. Duchamp’In günümüzde halen sanatçılar üzerindeki etkisi devam etmektedir.

Sanat tarihini değiştiren isimlerin başında gelen Duchamp’ı anlayabilmek için, onun sanat dünyasını sarsan eserlerine bakmak lazım. “Armory Show”  (Uluslararası Modern Sanat Sergisi) “Merdivenden İnen Çıplak” ile katılarak skandal yarattı. Hazır nesneleriyle sanatın her yerde olduğunu gösterdi. Günlük hayatın alışıldık eşyalarını, alışmadığımız mekanlara yerleştirerek sanatta yaratıcı düşüncenin en şaşırtıcı örneklerini verdi. Kimileri beğendi, kimileri eleştirdi. O ise sanatıyla, dünden bugüne ismini yaşattı.

Teknoloji ve Haute Couture işçiliği beraber iç içe, ışıl ışıl

1984 doğumlu Hollanda’lı modacı Iris Van Herpen, yaptığı birçok enteresan tasarımın yanı sıra dünya üzerindeki birçok ödülü toplamasının sebebi, 3D yazıcı ile tasarladığı kıyafetleridir.

Arnhem’deki Art-Academy Artez’de moda tasarımı okuduktan sonra, Alexander Mcqueen ve Claudy Jongstra’nın yanında staj yaptı.  Yeni kalıpların mucidi, teknolojiye geleneksel Haute Couture işçiliği ile farklılık getirdi. Van Herpen, 2007 yılında kendi markasını kurdu.

“Sanatın nerede bitip, modanın nerede başladığını anlamak gittikçe zorlaşıyor” 

Amsterdam’da çalışmalarını sürdüren Iris van Herpen; geçmişi ve geleceği şimdiyi ve yarını, zamanın farklı biçimleri altında harmanlayan ve bunu kendi uslubuyla ortaya koyan bir tasarımcı. Özellikle 3D baskının giysi yapımında kullanılmasında öncü olan, yenilikçi bir isim.

Lady Gaga, Björk, Tilda Swinton gibi iddialı giyim tarzları ile ün yapmış dünya starlarını giydiren Hollanda asıllı genç moda tasarımcısı Herpen, Paris’te gerçekleşen 2017 İlkbahar couture defilesine optik illüzyonlu elbiseleri ile damga vurdu.

Desenleri önce oluşturup sonra onları eğip bükerek gözün algıları ile oynamak ve gözü bu boşluklarda oluşan yeni desenleri görmeye yönlendirmek mümkün” diyen modacı, işte bu boşluklardan ilham alarak koleksiyonunu isimlendirdiğini belirtiyor. Herpen, 3D baskı tekniğini moda dünyası ile tanıştıran ilk tasarımcı. 

Modellerin bir askı görevi gördüğü defilede; elbiselerin üç boyutlu göz yanılması ile podyumu bir uzay boşluğuna çeviren. Siyah ve beyazın asilliğini, grinin dipsiz karanlığını, lazer kesimlerle kadınlığın en yalın fakat iddiallı duruşunu gözler önüne seren defilede, Herpen seyirciyi başka bir gezegene götürüyor.

Sanki bir sanat galerisinde, oysa ki modanın tam içinde…

Dünya’daki Avangarde akımına ve sanatçılarına yer vermişken Türkiye’deki duayen modacımız, Yıldırım Mayruk’tan bahsetmemek olmaz.

Başarı Bir Yolculuktur

Alçak gönüllü kocaman yürekli insanların memleketidir Bursa. Yıldırım Mayruk 1940 Bursa doğumludur. Mesleğe terzi olan ablasından etkilenerek gönül verir. İlk diktiği elbise, 15- 16 yaşlarındayken 2,5 yaşlarındaki yeğenine diktiği ipekli daracık gülkurusu bir elbise olur. Daha sonra annesine biri ekose, diğeri çizgili kumaştan iki tayyör diker. 

Lise yıllarında şapka yapıp satarak başlar moda hayatına.

1960 yılında askerlik hizmetinden döndükten sonra ablasının terzi atölyesinde çalışmaya başlar. Daha sonra Bursa’dan İstanbul’a gelerek Beyoğlu Çiçek Pasajı’nın karşısındaki Güney Palas’ta, çatı katında atölyesini kuran Mayruk, tasarladığı on elbiseyle terzilerin yer aldığı bir defileye katılır. O defilenin ardından, dönemin piri sayılan Mualla Özbek’le tanışır ve zamanla bayrağı kendisinden devr alır.

Beyoğlu’ndaki atölyede 10 sene çalıştıktan sonra Şişli’ye, oradan Teşvikiye’ye geçer ve 22 sene burada çalıştıktan sonra Gümüşsuyu’na taşıdığı atölyesinde harikalar yaratmaya devam eder. Taxim Moda Laboratuvarı’nda başarılı çalışmalara imza atan büyük usta, 1990 yılından beri beraber çalıştığı Barbaros Şansal ile başarısını ikiye katlar. 

Kısa sürede atolyesini de ününü de büyütür.

Yıldırım Mayruk koleksiyonlarını İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya, Diyarbakır’ın yanı sıra yurtdışında Londra, Abudabi, Tel-Aviv, Alhain, Haifa gibi uluslararası merkezlerde sergilenir. Gelirlerini başta eğitim olmak üzere hayır kurumlarına bağışlar.  

Bir Devrin Sonu

Yıldırım Mayruk Moda Laboratuvarı kapanır. Mesleğe veda etmeye karar veren usta ve yamağı görkemli bir jübile defileyle, izleyenleri kah hüzünlendirir, kah ağlatır…

Türkan Şoray ve dünden bugüne birçok ünlü modelin yer aldığı defile zihinlere kazınır. Benim de siyah gelinliğim ile podyumda hissettiğim gurur, yaşadığım duygu tarifsizdi. Bu bir devirdi, podyumlar ise şahidiydi.

Her son bir başlangıçtır derler, bu son Yıldırım Mayruk için yalnızca podyumlara veda olacak. Mayruk birçok nesile hitap eden, birçok kadının ışıl ışıl taşıdığı elbiseleri tasarlayan, birçok tasarımcıya ilham olan bir moda ilahıdir. Mayruk, Türkiye Cumhuriyeti için bir gurur, bir üstaddır.

Başarı Bir Tesadüf Değildir

“Mayruk” olan soyadının manası Osmanlıca “muzaffer” demektir. Üstünlük kazanmış kimseye verilen isimdir muzaffer. Yıldırım Mayruk’ta yıllar boyu başarılarıyla zafer kazanmış, muzaffer gözlerle markasının adını yaratmıştır. 

Dile kolay kaç sene, kaç defile, kaç koleksiyon… Yaşanmışlıklar ile her neslin hayatına dokunan Yıldırım Mayruk. Kendinden sonra gelen kuşağa, azim ve çabanın her zaman yeşereceğini gösteren, benim hayatımda ise yeri çok özel bir insandır.

Umarım bizler de hayata böylesine güzel işler bırakarak devam ederiz…

Yazı: Yasemen Çavuşoğlu



En Çok Okunanlar

Bizi Whatsapp'ta takip edin