f2af643b-1f2b-4576-a0c7-c8029d8139a4.png

Pieter Bruegel, Vefatının 450. Yılında Viyana Kunsthistorisches Müzesi’nde | Yazan Ayşe Kırca

Ayşe Kırca

5 yıl önce




Vefatının üzerinden geçen 450 yıl dillere destan, hala bunca yıl sonra geçerliliği olan, detayların içinde kendinizi kaybettiren, insanlık adına ders niteliğinde, tarihi; şölen halinde gözler önüne seren, hayatın 16. yüzyıla dayanan adiliği ve acımasızlığını alaycı, mizahi üslubundan deneyimlediğimiz bir usta Pieter Bruegel. Hümanist ressam, yaşadığı dönemlerde, insan ve insanın doğa ile ilişkisi üzerinden ele aldığı toplumsal görüşlerini satirik bir dille işlemiş, radikal mesaj içeren detaylarla resimlerini anlam yönünden zenginleştirmiştir. Huysuz bir sosyal eleştirmen olarak görülse de, o bunu köy halkına olan sevgisi ve anlayışından dolayı yapmıştır. Günahkar ve acımasız dünyada, içinde yaşadığı savaş acısını zaman zaman tüyler ürpertici çizimlerle seyircinin yüzüne vurmuştur. Kendine öz tavrından hiç vazgeçmemiş, kadın erkek arasındaki hiyerarşiyi eleştirmiştir. 16. yüzyıldaki kadın ile erkeğin toplumdaki görevlerini tam tersine resmederek, mizahıyla sansasyon yaratmıştır.



Pieter Bruegel tam olarak bilinmese de 1526-1530 yılları arasında Hollanda’da Breda yakınlarında köylü bir aileye doğmuş. Çocukluğunu Bruegel adındaki bir kasabada geçirmesi nedeniyle bu soyadı almış. Ressam daha sonra Antwerp’e taşınmış ve Antwerp Ressamlar Derneği’ne katılmış. 1563 senesinde ustası olarak gördüğü Antwerp’lu Pieter Coecke van Aeist’ın kızıyla evlenmiş. Aynı sene Brüksel’e taşınan Bruegel ölümüne dek kariyeri adına oldukça verimli yıllar geçirmiştir. Hayattaki en büyük ilham kaynağı doğa, insanlar ve Hieronymus Bosch’dur.



Doğaya olan tutkunluğu sayesinde, seyahat ettiği sürece beynine kaydettiği manzaralara resimlerinde hayat vermiştir. 1552-1553 yılları arasında Fransa üstünden İtalya’ya gidişindeki manzaralara ait resimleri bügüne kadar yaşatılamamış olsada, İtalya dönüşündeki Alp’ler ona bir çok dağ resmi yaptırmıştır. Bruegel’in resimlerindeki mekanlar sanatçının yaşam boyu belleğine kaydettiği görüntülerin fırçasıyla yarattığı, kendine has hayali versiyonlarıdır.



Sanatçının detaylı resimleri, seyirciyi bakar bakmaz derinden kompozisyonun içine çekmektedir, bunun sebebi ise, Bruegel’in katman üstüne katman boyama tekniğiyle resimlerini yapmasıdır. Resimde seçtiği göze yakın ve uzak noktaların belirginlik ve detay oyunlarıyla büyülü bir dünya sergilemektedir. Eserlerinde kuvvetli atmosferik efektler kullanan ressam; tuhaf, şakacı diliyle çizdiği hayvanların ince bakışları sayesinde resme bakanları pastoral bir yolculuğa çıkartmaktadır.



Sanatçının Hieronymus Bosch’den esinlendiği düşünülmektedir. Resimlerinde de rahatlıkla hem fikir olabileceğimiz bu esinlenme; Bosch’un şeytanımsı sembolizm tarzına benzerlik göstererek, Bruegel’in kendi bakış açısını katmasıyla farklı bir nefes olmuştur. Bruegel; Bosch’un geleneksel bir dille anlattığı hristiyanlik alemini, yenilikçi tavırı ve ölümün ötesiyle ilişkilendirerek anlatmıştır. Flaman ressam hassasiyetle seçtiği canlı renkleri, detaylara olan düşkünlüğü ve kendine öz mizahi tavırı ile resime yeni bir tanım getirmiştir.



Bu duayen sanatçının işlerinin neredeyse yarısı Viyana Kunsthistorisches Müzesi’nde sergilenmekte. Sanatçının vefatından bugüne yaklaşık 450 sene geçmesiyle eserleri oldukça eski ve ekstra ilgi gerektirmekte. Buna rağmen müze çalışanları bir mucize gerçekleştirmiş ve sanatseverlere bir şölen hazırlamış. Bugüne kadar ki en büyük Pieter Bruegel sergisine ev sahipliği yapan müzede, sanatçının resimlerini desteklemek amaçlı, eserlerinde görülen, o yüzyıla ait bazı objelerde bulunuyor. Ziyaretçilere detaylı bir deneyim yaşatmak için büyük araştırmalar yapılmış.



13 Ocak 2019 tarihine dek sürecek olan bu sergiyi; bugüne kadar geçerliliğini göstermiş, modern çağa başlangıç noktası olmuş bu usta sanatçının tarihi eserlerini görmeye, Viyana Kunsthistorisches Müzesi’ne gidin derim.

Yazan: Ayşe Kırca



En Çok Okunanlar