Art Basel Paris 2024: Sanat ve İlham Dolu Bir Deneyim

Özge Kahraman

11 gün önce

Art Basel Paris 2024, sanatın farklı disiplinleriyle buluştuğu, hayatımın en unutulmaz deneyimlerinden biri oldu. Paris’in en görkemli sanat merkezlerinden biri olan Grand Palais, etkinliğe ev sahipliği yaparken, fuarın büyüleyici atmosferini tamamlayan mimarisiyle göz kamaştırıyordu. Art Basel Paris 2024, 18-20 Ekim tarihlerinde gerçekleşti ve bu yıl 195 galeri, 42 ülkeden sanatçıları bir araya getirdi. Bu etkinlikte, Fransa’da faaliyet gösteren 64 galeri de yer aldı. Etkinliğin küratörlüğünü Elvira Dyangani Ose üstlendi. Bu fuar, Grand Palais’in yeni düzenlemesiyle birlikte gerçekleştirilen ilk fuar oldu. Işığın bu devasa yapının ihtişamlı kubbesi altında her köşesine nüfuz edişi ve tarihi dokusu, sanat eserlerinin arasında dolaşırken bana bambaşka bir dünyadaymışım hissini verdi. 

Grand Palais

Art Basel Paris 2024, yan etkinlikleriyle ziyaretçilere fuarın ötesinde zenginleştirici bir sanat deneyimi sundu. Bu etkinlikler, Paris’in kültürel mekanlarında düzenlenen performanslar, sergiler ve söyleşilerle doluydu.

Nina Childress, bu yılki Art Basel Paris’in ruhunu ve amaçlarını mükemmel bir şekilde yansıttığı için ikonik bir figür olarak seçildi. Paris'i çevreleyen tüm afişlerde bu figür kullanıldı. Childress, eserlerinde cinsiyet, kimlik ve kadınlık temalarını cesurca işleyen bir sanatçı.

Nina Childress, Art Basel Paris 2024

Fuar; Galleries, Emergence ve Premise olmak üzere üç ana bölümden oluşuyordu. Galleries bölümünde, dünya çapında tanınmış galerilerin sergilediği ustaların eserleri yer alıyordu. Bu bölümde, özellikle Etel Adnan’ın eseri beni derinden etkiledi. Adnan’ın minimalist tarzı ve renk kullanımı, sanatın basit formlar üzerinden ne kadar derin bir etki yaratabileceğini bir kez daha kanıtladı.

Etel Adnan, Sfeir-Semler Gallery, Art Basel Paris 2024

Fuarın bir diğer bölümü olan Emergence, sanat dünyasının genç yeteneklerine ve yenilikçi galerilere ev sahipliği yapıyordu. Bu bölüm, özellikle çağdaş sanatın yenilikçi yönlerini keşfetmemi sağladı. Burada yer alan sanatçılar, yaratıcı ifade biçimleriyle dikkat çekerken, sanat dünyasında yeni isimler keşfetmenin heyecanını yaşadım.

Emergence - Doris Guo, Art Basel Paris 2024

Bir diğer büyüleyici alan olan Premise ise geçmişle bugünü birleştiren çalışmalara odaklanmıştı. Bu bölümde, 1900 öncesi sanat eserleri ile modern sanat eserleri arasında bir bağ kuruldu. Tarihi bir perspektiften bakıldığında, sanatın evrimine tanıklık etmek bu bölümde oldukça çarpıcıydı. 

Premise - Nil Yalter, The Pill, Art Basel Paris 2024

Fuarın bir başka heyecan verici anı ise The Pill galerisi aracılığıyla sunulan Türk sanatçı Nil Yalter’in eserlerini görmekti. Yalter’in feminist bakış açısıyla ürettiği işleri, hem tarihsel hem de toplumsal bağlamda güçlü mesajlar veriyordu. Türkiye’de sanatın toplumsal sorunlarla nasıl iç içe geçtiğini bir kez daha düşündüm ve Yalter’in eserleriyle bu deneyimi uluslararası bir platformda paylaşmak büyük bir gurur kaynağıydı.

Templon Gallery’s booth at Art Basel Paris 2024

Templon Gallery standında Chiharu Shiota’nın eserini görmekten büyük mutluluk duydum. Daha önce onunla gerçekleştirdiğim röportajda duyduğum heyecanı, bu eserlerin önünde tekrar yaşamak gerçekten etkileyiciydi. Shiota’nın çalışmaları, içsel duyguların dışa vurumunu çok derin bir şekilde yansıtıyor.

Perrotin Gallery’s booth at Art Basel Paris 2024

Installation view of P.P.O.W’s booth at Art Basel Paris 2024

White Cube, Lisson Gallery, Gagosian, Perrotin Gallery, P·P·O·W, Cardi Gallery ve Pace Gallery standları dikkatimi çeken standlar arasındaydı.

Installation view of Pace Gallery’s booth at Art Basel Paris 2024

Installation view, Tschabalala Self My House, Galerie Eva Presenhuber

Art Basel Paris 2024’te en yüksek satış yapan eserler hakkında bilgi edinince gerçekten çok etkilendim. Özellikle Joan Mitchell’in Border adlı eseri, 4.5 milyon dolara satılmış ve bu durumu öğrenince içten bir hayranlık duydum. Tablo o kadar canlı ve duygusal ki, bu kadar yüksek bir değere ulaşması tamamen hak edilmiş. Tadeusz Kantor’un eseri 2.7 milyon dolara, Jeff Koons’un çalışması ise 2.5 milyon dolara alıcı bulmuş. Bu sanatçıların yarattığı işler her zaman beni büyülüyor, özellikle de böyle değerli bir şekilde takdir edilince. Yoshitomo Nara’nın 2.2 milyon dolara satılan eserinin de Pace Galerisi’nde bu kadar ilgi görmesi beni sevindirdi. 

Pascale Marthine Tayou, Galleria Continua’s booth at Art Basel Paris 2024

Christian Boltanski, Templon Gallery’s booth at Art Basel Paris 2024 

Donald Judd, Cardi Gallery’s booth at Art Basel Paris 2024

Art Basel Paris’te beni en çok etkileyen anlardan biri de Centre Pompidou’daki 'Surréalisme' sergisi oldu. Sürrealizm her zaman benim için sanatın sınırlarının ötesine geçme cesareti demekti ve bu sergi tam da bunu sunuyordu. Salvador Dalí, René Magritte, Dorothea Tanning, Leonora Carrington, Giorgio de Chirico, ve Max Ernst gibi ustaların eserleri, beni adeta hayal gücünün derinliklerine sürükledi. Yüksek lisans tezimi sürrealizm üzerine yazmış biri olarak, bu sergi benim için hem akademik hem de duygusal anlamda çok özel bir deneyimdi. Bu ustaların eserlerine bir kez daha, üstelik Paris’te, bu büyüleyici fuarın bir parçası olarak tanıklık etmek, sürrealizmin sanat tarihindeki yerini daha da derinden anlamamı sağladı.

 Centre Pompidou, 'Surréalisme', Dorothea Tanning - Rene Magritte

Fuarın benim için en büyüleyici yan etkinliklerinden biri de, Miu Miu’nun “Tales & Tellers” projesi oldu. Palais d’Iéna’da düzenlenen bu etkinlik, Miu Miu’nun “Women’s Tales” serisinden ilham alarak kadınların anlatılarına odaklanan bir performans serisiydi. Moda ve sanatın ne kadar organik bir şekilde birleşebileceğini gösteren bu proje, Miu Miu’nun yenilikçi vizyonunu yansıtıyordu. Kadın anlatılarının merkezde olduğu bu performanslar hem estetik hem de duygusal anlamda beni derinden etkiledi. Sahnedeki yaratıcı performanslar, sadece izleyiciye bir moda gösterisi sunmakla kalmadı, aynı zamanda her bir anlatı ile izleyiciyi düşündüren, saran bir sanat deneyimi yaşattı. Miu Miu’nun yaratıcı direktörünün kadın hikayelerini bu kadar çarpıcı bir şekilde ele alması beni derinden etkiledi ve bu etkinlik, fuar süresince en akılda kalan anlardan biri oldu.

Miu Miu, “Tales & Tellers”

Art Basel Paris 2024, sanatın her köşesinde farklı bir hikaye bulduğum, sanatçıların düşünce dünyasına dalıp kaybolduğum bir deneyimdi. Etkinlik boyunca çağdaş sanatın ne kadar güçlü ve dönüştürücü olabileceğini tekrar tekrar hissettim. Sanatla dolu bu günler, bana sadece yeni bakış açıları sunmakla kalmadı, aynı zamanda kişisel olarak da derin izler bıraktı. 

Frank Gehry, Art Basel Paris 2024

Yazı ve Fotoğraflar: Özge Kahraman

Paylaş:


Yorum yapmak için tıklayın

Diğer Yazıları

13 gün önce

Sanat, Teknoloji ve Yaratıcılık Üzerine: Pınar Yoldaş ile Evrimsel Bir Yolculuk

27 gün önce

T. Melih Görgün ile Sinopale 9 Üzerine: Sanatın Sürdürülebilirlik ve Toplumsal Duyarlılık Alanındaki Rolü

bir ay önce

Gülsün Karamustafa’nın Venedik Bienali Projesi ve Kitabı Üzerine Melis Cankara ile Söyleşi

bir ay önce

Seyhan Boztepe ile Çanakkale Bienali: Zamana Bırakmak

bir ay önce

Yapay Zekanın Sanatla Buluşması: Hakan Yılmaz ile Dijital Dönüşüm

En Çok Okunanlar