Sinopale Uluslararası Sinop Bienali’nin 9. edisyonu çerçevesinde bienalin kurucusu/küratörü T. Melih Görgün ve Bienal Eş-Direktörü Yiğit Bahadır Kaya ile sürdürülebilirlik, çevresel duyarlılık, etik ve toplumsal sorumluluk gibi güncel konular üzerine kapsamlı bir sohbet gerçekleştirdik. “Tükenmeden Önce: Yeni Değerler Evreni” teması altında toplanan Sinopale Uluslararası Sinop Bienali, sanatın hem yerel halk hem de küresel izleyiciler üzerindeki dönüştürücü etkisini vurguluyor.
Görgün ile bienaldeki eserlerin nasıl seçildiğinden, katılımcı sanat projeleriyle yerel toplulukların nasıl sürece dahil edildiğine kadar birçok konuyu ele aldık. Bienalin Sinop gibi tarihi ve kültürel birikime sahip bir şehirde gerçekleşmesinin toplumsal bellek üzerindeki etkilerini, sanatçılar ile yerel halk arasındaki anlamlı işbirliklerini ve sanatın etik ile estetik sistemlerin inşasında üstlendiği rolü detaylandırdık.
Bu söyleşi, bienalin toplumsal ve çevresel farkındalık yaratma amacına ışık tutarken, sanatın bireyleri ve toplulukları nasıl harekete geçirdiğini sorguluyor. Görgün’ün bu anlamda sanatın toplumsal sorumluluk geliştirme konusundaki bakış açılarını dinlemek benim için oldukça değerliydi.
· “Tükenmeden Önce: Yeni Değerler Evreni” temasıyla, sürdürülebilirlik ve etik kavramları üzerine yoğunlaşmak istiyorsunuz. Bu bağlamda, sanatın çevresel etkilerini göz önünde bulundurarak, bienalde yer alan eserlerin hangi kriterlere göre seçildiğini ve bu eserlerin izleyiciler üzerindeki potansiyel etkilerini nasıl değerlendirdiğinizi anlatır mısınız?
Sinopale’de yer alan eserlerin büyük bir çoğunluğu Sinop’ta üretilen eserler olduğu için “Tükenmeden Önce: Yeni Değerler Evreni” teması çerçevesinde de eş-küratörlerimiz eserlerden ziyade sanatçıların fikirlerini ve tasarılarını değerlendirerek yola başlıyorlar. Bu senenin teması gereği sürdürülebilirlik, döngüsellik, etik ve çevresel duyarlılığın öne çıktığı işler bienalde yer alacak. Sanatçılar, hem malzeme kullanımında hem de içeriklerinde bu değerlere uygun çalışmalar sunuyorlar. Örneğin, geri dönüştürülebilir malzemeler kullanarak üretilen işler, izleyicilere sürdürülebilir bir gelecek konusunda farkındalık kazandırmayı hedefliyor. Bu eserler, sadece etki yaratmaktan öte, izleyiciyi aktif olarak düşünmeye ve bireysel sorumluluklarını sorgulamaya teşvik ediyor.
· Eş-küratörlerinizle birlikte çalışarak benimsediğiniz özel bir küratöryal strateji var mı? Eğer varsa, bu stratejinin bienalin anlatım dili ve izleyici deneyimi üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu süreçte ortaya çıkan en büyük zorluklar nelerdi?
Eş-küratörlerimizle birlikte belirlediğimiz strateji, disiplinler arası bir yaklaşımı benimseyerek, her sanatçının bireysel anlatısını genel temaya entegre etmek oldu. Bu strateji, bienalin anlatım dilini zenginleştirirken, izleyicilerin farklı perspektiflerle buluşmasını sağlıyor. Aynı zamanda, bu küratöryel süreçler bienalin kendine şiar edindiği imece ruhunun da çok önemli ve değerli bir parçası haline geliyor. Zorluklar arasında, bu farklı anlatıları uyumlu bir şekilde bir araya getirmek ve her bir eserin özgünlüğünü koruyarak bir bütünlük oluşturmak vardı. Ancak bu çeşitlilik, izleyici deneyimini daha katmanlı hale getiriyor.
· Bienal, yerel ve uluslararası sanatçıların etkileşimde bulunmasını sağlarken, katılımcı sanat projeleriyle toplumsal katılımı nasıl teşvik etmeyi hedefliyor? Bu tür projelerin, yerel topluluklarla kurduğu ilişkiler üzerine gözlemleriniz neler?
Katılımcı sanat projeleri, yerel halkın bienale doğrudan dahil olmasını sağlıyor. Özellikle atölyeler ve halka açık etkinlikler, sanatçıların ve yerel halkın etkileşimini artırıyor. Yerel topluluklarla yürütülen projelerde, halkın bu sürece katkısı sadece izleyici olmanın ötesine geçiyor; aktif katılımcılar haline geliyorlar. Bu, hem sanatçılar hem de yerel halk arasında anlamlı ve kalıcı bir ilişki kurulmasına olanak tanıyor.
· Sinopale’nin, özellikle Sinop gibi kültürel birikime sahip bir kentte düzenlenmesi, toplumsal belleği nasıl etkiliyor? Bienal, yerel tarihin ve kültürün sanatla yeniden yorumlanması konusunda nasıl bir işlev görüyor?
Sinop gibi tarihi ve kültürel birikime sahip bir kentte düzenlenen bienal, yerel tarih ve kültürü sanat aracılığıyla yeniden yorumluyor. Sinopale, şehrin zengin geçmişini özellikle mekanlar üzerinde güncel sanatın araçlarıyla birleştirerek, toplumsal belleği canlandırıyor ve yeni nesillere aktarıyor. Bunun en güzel örnekleri, bu senenin mekanları. Örneğin, bienalin ofis ve çalışma mekânı olan, Sinopale atölyelerinin gerçekleştirildiği ve üretim süreçlerinin yürütüldüğü Sinop Hal Buluşma Merkezi uzun yıllar âtıl kaldıktan sonra Sinopale sayesinde kentin toplumsal belleğindeki halini tekrar buldu. Bienalin ilk dört edisyonunun yapıldığı Sinop Tarihi Cezaevi, altı ve yedinci edisyonlarının yapıldığı Buzhane Binası da bu gibi yerler. Sinopale’ye gelen sanatçıların yerel halkla işbirliği içerisinde ürettikleri eserler bu gibi mekanlarda kentin toplumsal belleğinin yeniden inşa edilmesine katkıda bulunuyor.
· Bienalde, doğanın ve insani değerlerin tükenme noktasına geldiği bir çağda yeni etik ve estetik sistemlerin inşası üzerine yoğunlaşacaksınız. Bu bağlamda, sanatın toplumsal sorumluluk ve duyarlılık geliştirmedeki rolünü nasıl tanımlıyorsunuz? Bu yeni paradigmaların, sanatçılar ve izleyiciler arasındaki ilişkiyi nasıl dönüştürebileceğini düşünüyorsunuz?
Sanat, yeni etik ve estetik sistemlerin inşasında önemli bir rol oynar. Sanatın hem bireyler hem de toplumlar üzerinde dönüştürücü bir güç olarak işlev görme potansiyeli vardır. Sinopale 9’da sergilenen eserler, izleyiciyi toplumsal sorumluluk ve duyarlılık konusunda düşünmeye teşvik ediyor. Bununla birlikte, Sinopale’nin katılımcı bir bienal olması nedeniyle izleyiciyi pasif bir alıcı olarak değil aktif bir katılımcı olarak konumlandırması da tüm paydaşların içerikle ve tükenme noktasına gelen dünyanın değerleri ile çok daha derin bir bağ kurmasının yolunu açıyor.
· Sinopale 9 kapsamında düzenlenecek atölye çalışmaları ve etkinliklerin, katılımcılara ve yerel topluluklara nasıl bir bilgi ve farkındalık katmayı hedefliyor? Bu tür etkinliklerin, sanat aracılığıyla toplumsal bilinçlenme üzerindeki potansiyel etkileri nelerdir?
Sinopale 9 kapsamındaki atölye ve etkinlikler, yerel topluluklara sanat aracılığıyla yeni bilgi ve farkındalık kazandırmayı hedefliyor. Özellikle çocuklar ve yetişkinler için düzenlenen atölyeler, sanatın yaratıcı ve dönüştürücü gücünü keşfetmeleri için bir fırsat sunuyor. Bu tür etkinlikler, toplumsal bilinçlenme ve çevre duyarlılığı gibi konularda katılımcıların farkındalığını artırırken, sanatı günlük yaşamın bir parçası haline getiriyor.
Yazı ve Fotoğraflar: Özge Kahraman
Mevlüt Akyıldız’ın Dünyası: Sanat, Mizah ve Camaltı
Art Basel Paris 2024: Sanat ve İlham Dolu Bir Deneyim
Sanat, Teknoloji ve Yaratıcılık Üzerine: Pınar Yoldaş ile Evrimsel Bir Yolculuk
Gülsün Karamustafa’nın Venedik Bienali Projesi ve Kitabı Üzerine Melis Cankara ile Söyleşi
Seyhan Boztepe ile Çanakkale Bienali: Zamana Bırakmak
Yorum yapmak için tıklayın