Geçtiğimiz hafta Madrid’de 14.sü yapılan ART MADRID çağdaş sanat fuarı 25 yerel, 16 yabancı galerinin ve toplamda yaklaşık 200 sanatçının katılımıyla gerçekleşti. Madrid ve Barcelona başta olmak üzere İspanya’nın farklı şehirlerinden gelen galerilerin yanı sıra; Küba, Amerika, Almanya, Fransa, Peru, Arjantin, Güney Amerika ve Meksika gibi yabancı ülkelerden katılan galeriler vardı. Bu kadar çeşitli ülke ve kültürlerin birleşimiyle, doğal olarak, ortaya oldukça renkli bir görüntü çıkmıştı. Gezerken hiç sıkılmadığınız; çünkü görselinizin hiç aynılaşmadığı bir fuardı.
Fuara ev sahipliği yapan mekan La Galeria de Cristal del Palacio de Cibeles, şehrin merkezinde sanat haftasının merkezine dönüştürülmüştü. Camdan oluşan yüksek kubbesiyle bu büyük alan, doğal ışığı tamamen içeri yansıtması ve yarı neo-klasik yarı modern görseliyle fuarı daha da etkileyici hale getirmişti. Katılımın çokluğunun yanı sıra ilgimi çeken ve hoşuma giden durumlardan biri, eserleri göremeyecek kadar kalabalık olmasından ziyade rahatça fuarı gezebileceğiniz bir ortamın olmasıydı.
En büyük alana sahip galeriler Barcelona’dan 3 Punts Galeria ve Madrid’den Galeria BAT’tı. (Aynı zamanda Galeria BAT’ın sahibi Alberto Cornejo, Art Madrid Fuarının direktörü.) Benim kişisel olarak en ilgimi çeken işler de Galeria BAT’ınkilerdi; onun haricinde ART MADRID’in en ilgi çeken galeri ve sanatçılar dersek, şu şekildeydi: Barcelona’dan katılan 3 Punts Galeria, Samuel Sacedo’nun bronz ve çeşitli malzemelerle yapılmış olan büyük yüzleri ve Ramon Surinyac’ın tahta üzerine yağlı boya ile yaptığı karlı dağ resimleriyle en ilgi çeken galerilerden biriydi.
Samuel Salcedo, Blowing (2017) (arkada) bronz ve Samuel Salcedo, Black Mirror ( 2018) reçine epoksi Ramon Surinyac, Lightness (2016) tahta üzerine yağlı boya
Madrid’in en ünlü galerilerinden biri olan Galeria BAT, 12 sanatçı ile katılarak en çok ilgi gören bir diğer galeriydi. Jose Ramon Lozano’nun kumaş üzeri akrilik boyayla isimsiz kadın yüzü çalışması, fuarın en çarpıcı resimlerinden biriydi kesinlikle.
Soldan sağa; Jose Ramon Lozano, Untitled (2018) Jose Ramon Lozano, Vanitas 003 (2018) Rubén Martín de Lucas, Jardin Para un Salvaje II (2019) Gustavo Diaz Sosa, "Huérfanos de Babel” Serisi (2018) (en sağdakiler)
Rubén Martín de Lucas, Wild Garden XXIII (2018) ve Rubén Martín de Lucas, Wild Garden XXXI (2019)
Paris’ten katılan Galerie Barrou Planquart:
Pop Graffiti sanatçısı Jo Di Bona’nın işleri
Stephane Gautier ( duvarda) ve François Bel (kristal akrilik heykeller)
Stephane Gautier, Follow Your Heart (2018)
Madrid’den katılan bir diğer galeri Galeria Hispanica:
Resimler Manolo Valdes ve heykeller Rafael Barrios
Berlin’den gelen Schmalfuss Galeri:
Carlo Borer, Cluster ( 2011) çelik
Willi Siber işleri
ODA, Güney Afrika’dan gelen ve her işi birbirinden farklı bir galeriydi. Alışık olduğumuz resimlerin dışında işler görmek benim ilgimi her zaman çekiyor o yüzden incelemesi oldukça keyifliydi.
Her türlü sanatla dolu olan bu güzel şehirdeki sanat fuarını gezmek hem keyifli hem de yeni birçok sanatçı tanımak adına oldukça yenilik doluydu. Çağdaş sanat eserleri görmek çoğu zaman anlaması ve gezmesi yorucu olsa da ART MADRID bu şekilde değildi. Fuarın aşırı büyük olmaması da bence avantajdı. Yoksa gezerken yorgunluktan gözünüzden birçok eseri kaçırmış oluyorsunuz. ART MADRID 2020’de görüşmek üzere.