Venedik Bienalleri’nde büyük ölçekli çalışmaları ile müthiş ilgi toplayan, usta heykeltraş Lorenzo Quinn “Possibilita” (Olasılık) Sergisi ile Halcyon Gallery’de sanatseverler ve koleksiyoncularla buluştu.
Usta aktör Anthony Quinn’in kostüm tasarımcısı Jolanda Addolori ile evliliğinden 1966 yılında Roma’da dünyaya gelen sanatçı, babasının mesleği nedeniyle İtalya-New York arasında bir gençlik yaşadı. Önceleri babasının etkisi ile sinema sektöründe denemeleri olsa bile sanatçının esas ilgi alanı resim ve mimari oldu. Eğitimini New York‘ta American Academy of Fine Art’ta tamamlayan sanatçının hayali önceleri Sürrealist bir ressam olmaktı. 21 yaşına geldiğinde Quinn'in heykelle tanışması sanat yaşamı için dönüm noktası oldu. Michelangelo, Auguste Rodin ve Lorenzo Bernini‘nin hayranı olan sanatçının ses getiren ilk çalışması 1989 yılında Adam&Eve (Adem&Havva) heykeli oldu. Michelangelo‘nun “Adem“ çiziminden ilham alarak yaptığı göğüs kısmındaki bir yarıktan adeta fırlarcasına ortaya çıkan Havva’nın üst gövdesini tasvir ettiği heykeli sanatçının deyimi ile ‘’Akademik amaçla başlayıp bir sanat eserine dönüşen çalışması’’ olmuştur.
1988 yılında evlenen sanatçı, çocuklarının dünyaya gelmesiyle New York‘u terk ederek İspanya’ya yerleşme ve çalışmalarını buradan sürdürme kararı aldı. Barselona‘ya yakın atölyesinde çalışmaya başlarken hikayesini yazılı bir metin ve şiirsel bir anlatım üzerine inşa ettiğinden bahseden sanatçının çalışmalarının tamamlanması aylarını alabiliyordu. Çalışmalarında özellikle “El” figürünü sıklıkla kullanan sanatçı, bu kullanımı kendi sözleriyle şu şekilde ifade ediyor: ‘’İnsan vücudunun teknik olarak en zorlayıcı kısmı olduğu düşünülen şeyin heykelini yapmak istedim. Eller çok fazla güce sahip. Sevme, nefret etme, yaratma ve yok etme gücü.’’
Bronz ve alüminyum heykellerinin yapımında 1000 yıllık “Kayıp Bal Mumu” tekniğini kullanan sanatçının üretim süreci son derece zahmetli ve titiz bir çalışma gerektirmektedir. Bu teknikle çalışan heykeltraşlardan İtalyan Rönesans sanatçısı Michelangelo ve 19 yy. sonlarında Rodin‘dir. Çalışmaları dünya çapında pek çok koleksiyonerin ilgisini çekmekle birlikte sanatçı toplum içinde yaptığı çalışmalarla tanınıyor. 1994 yılında Vatikan’ın talebi ile yaptığı ‘’Saint Anthony’’ heykeli Roma da Saint Peter’s Meydanı’nda Papa tarafından 35.000 kişinin katılımıyla kutsanmıştır. ”Encounters “ adlı heykeli Mayorka Modern Sanatlar Müzesi önünde, ”The Tree of Life -Hayat Ağacı“ adlı heykeli ise 2.Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybedenlerin anısına Saint Martin Kilisesi’nde bulunmaktadır. Bu heykellerin en büyüğü “Rise Through Education“ Katar‘ın başkenti olan Doha şehrinde bulunmaktadır. 8 ton ağırlığındaki anıtta; dünya bir yetişkinin elinden bir çocuğa sunulur şekilde tasvir edilmiştir. Çocukların geleceğimiz için büyük bir değer olduğuna inanan sanatçı, yetişkinlerin ve kendinin sorumluluğun onlara rehberlik etmek olduğuna inanmaktadır.
Sanatçı 2009 yılında Thailand, Güney Amerika ve dünyanın pek çok yerinde yaşanan tsunami, fırtına gibi doğal afetlerden sonra Tabiat Ana’ya adanmış bir eser yaratma sürecine girmiştir. Dünyanın pek çok yerine yerleştirilen bu heykeller, bize bir sabah doğanın azabı ve yıkıcı gücü ile uyanmanın pek de zor bir şey olmadığını vurgulamaktadır.
Bizi sonsuz aşka ulaştıran, sımsıkı tuttuğumuz, hiçbir koşulda bırakmadığımız ellerimiz değil mi?
Hangimiz su gibi akıp geçen zamana direnebiliyor ki?
1000 senelik ''Kayıp Mum Tekniği'' ile çalışan sanatçının kullandığı kalıplar. Bir modelin çıkması kimi zaman aylar alabilecek kadar zahmetli.
Bu sene Venedik Bienali’ne imzasını attığı ‘’Building Bridges (Köprüler Kurmak)’’ adlı eseri 2017 yılında olduğu gibi çok ses getirdi. Sınırların acımasızca, daha derinden çizildiği, toplumların ayrıştırıldığı dünyamızda bir sanatçı rengi, dini, kimliği ne olursa olsun insanlık adına daha iyi bir dünya için köprüler kurmak istiyor. 6 elin birleştiği eserde her bir el evrensel bir değeri temsil ediyor. Dostluk, inanç, yardımseverlik, aşk, umut ve bilgelik… Ulusların sınırlar çizdiği, duvarlar ördüğü dünyamıza inat o birleştirici köprüler kuruyor. Sergilendiği alan da kanalların, köprülerin bol olduğu Venedik olunca daha da bir etkileyici oluyor açıkçası..
Yolu Londra’ya düşenlere benden tavsiye, sergi 30 Haziran’a kadar ücretsiz olarak New Bond Street 144-146 da gezilebilir.
Yazı: Nurdan Ateş
David Hockney’nin Renkli Dünyasına Yolculuk: Londra’da Büyüleyici Bir Sergi
bir ay önceSonbaharın Habercisi: Frieze Sculpture 2024
11 ay önceMarina Abramović Kraliyet Sanat Akademisi’nde Retrospektif Sergi Açan İlk Kadın Sanatçı Oldu! I Yazan Nurdan Ateş
bir yıl önceKenan Yavuz Etnografya Müzesi'nde Hasat Sonu Şenliği I Yazan Nurdan Ateş
bir yıl önceÇin’in “Asi Dehası” Ai Weiwei Design Museum’da! I Yazan Nurdan Ateş