Roma ziyaretim esnasında sırada tabii ki Leonardo Da Vinci’nin Müzesi vardı.
Leonardo’nun eserleri bugün Londra, Paris, Washington, Münih ve Saint Petersburg gibi dünyanın dört bir köşesine dağılmış. Bu nedenle başyapıtlarını ve icatlarını tek bir yerde görmek büyük bir şanstı.
Müzede özel kulaklıklarınızla İngilizce, Almanca, İtalyanca, Fransızca ve İspanyolca dillerinde önünde durduğunuz eser ile ilgili çok detaylı bilgileri dinleyebiliyorsunuz.
Daha önce İstanbul’daki ve Milano’daki Da Vinci Müze ve sergilerine gitmiştim ama bu müzede Leonardo’nun 50 icadı ve 15 eseri, 15. yüzyıl İtalya'sından malzeme ve teknikler kullanarak orijinal boyutlarında elle yapılmış.
Leonardo’nun yüzlerce sayfalık çizimleri incelenmiş ve 150 tasarımı arasından 50 tanesi seçilmiş ve konusunda uzman ustalar tarafından yapılmış.
Hakkında sayfalarca, kitaplarca yazı yazılan Mona Lisa burada da en çok fotoğraf çekilen esermiş. Eksik kalmayayım dedim ve ben de bir tane çektirdim :) Mona Lisa çoğumuzun düşündüğü gibi büyük boyutlu bir eser değil sadece 76.8 × 53.0cm. Louvre Müzesi’nde gördüğümde çok şaşırmıştım.
Bence Leonardo dünyada gelmiş geçmiş en dahi insan. Çoğu kişi tarafından sadece Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği’nin ressamı olarak bilinmesi çok üzücü bence.
Leonardo; filozoftu, astronomdu, mimardı, mühendisti, mucitti, matematikçiydi, anatomistti, müzisyendi, heykeltıraştı, botanistti, jeologdu, kartograftı, yazardı VE ressamdı.
Otomobil ve bisikletin ilk tasarımlarını ve insan benzeri robotun mekanizmalarını çizmiş.
En büyük hayali uçmak olduğu için özellikle yarasaları ve kuşları inceleyerek uçak, helikopter, paraşüt ve kanat tasarımları yapmış.
İlk haritacılarından biriymiş. Çizdiği İmola planı o kadar ayrıntılıymış ki sanki tasarladığı helikoptere binip gökyüzünden çizmiş.
Daha ortada taşıt bile yokken yaya ve taşıt trafiğini ayırmayı teklif eden ilk kişiymiş.
Haliç’e köprü tasarlamış.
Diğer hayali suda yürümek olduğundan özel ayakkabılar tasarlamış ve ilk denizaltının da tasarımını yapmış. Bu kadar dahi bir insanın elinde olmadan bile zeka kıvılcımları tabii ki eserlerine de yansımıştır.
Bu araştırmaları ve icatları herkes tarafından okunmasın diye ayna yöntemi ile yazmış. Hem sağdan sola hem de baş aşağı olarak yazmış. Okumanın tek yöntemi de ayna kullanmakmış. Müzede notlarından da örnekler görebiliyorsunuz.
Bu müzeyi gezdikten sonra Leonardo’nun aklının nasıl çalıştığını ve zekasının sınırsız olduğunu bir kez daha anlayabiliyorsunuz.
O zamanlarda fotoğraf makinası olmadığı için soylular ve zenginler portrelerini yaptırıyorlarmış. Bence Leonardo bilimsel çalışmaları için para kazanmak amacıyla resim yapıyordu. Evet para kazanmak için tablolar yapmış olabilir belki ama Leonardo’nun mükemmelliyetçi olması ve dünyada gelmiş geçmiş en zeki insanı olması nedeniyle yaptığı eserlerinde mutlaka kafasından taşan zeka renklerinin eserlerine sıçradığını düşünüyorum.
Gelmiş geçmiş en dahi insan olan Leonardo’nun 1519 yılında 67 yaşında dünyadan ayrıldığında son sözleri “Çalışmalarım olması gereken kaliteye erişmediği için Tanrıyı ve insanlığı hayal kırıklığına uğrattım.” olmuş.
Müze deneyimi sanki ‘Leonardo hapı’ almış gibi bir deneyimdi. Çıktığınızda Leonardo ve eserleri hakkında bir sürü şey öğrendiğinizi fark ettiğiniz bir deneyim.
Leonardo’nun eserleri ve tasarımlarının mini kopyalarının bulunduğu harika bir mağaza ile bu dâhinin hayatında gezmenin hatırasını kendi hayatınıza katabilirsiniz. Ben kattım.