f7c849f2-0101-48db-a188-b74f67246675.jpg

Dünyanın En Saygın Koleksiyonerlerinden Jorge M. Perez'in Sanat Yolculuğunda Öne Çıkanlar | Yazan Fulden Karayel Okumuş

Fulden Karayel Okumuş

bir yıl önce

 “Koleksiyonculuğa başladığım ilk yıllarda köklerimle bağımı korumanın bir yolu olarak Latin Amerikalı sanatçılara odaklanmıştım."

Köklerinizle olan bağınızı hiç düşündünüz mü? Ünlü düşünürler köklerimiz mirasımızdır diye boşuna demiyor, hepimiz geçmişten getirdiğimiz birikimlerimiz ile yola çıkıyoruz. Köklerimize sıkıca bağlı olmamıza ibret niteliğinde bir koleksiyon düşünün. Öyle bir koleksiyon ki Frank Stella’dan Olga de Amaral’a Joan Mitchell’den Elaine de Kooning’e Jean Dubuffet’tan Dominique Chambers’a kadar ABD, Almanya, Latin Amerika ve Afrika diasporasından çok değerli sanatçıların soyut ve figüratif eserlerinin yer aldığı dünyanın en saygın sanat koleksiyonuyla tanışmaya hazır mısınız? 

Jorge M. Perez

Miami Perez Müzesi’nin kurusucusu dünyanın en saygın sanat koleksiyona sahip Related Group Ceo’su Jorge M. Perez ile sanata olan tutkusunu, kökleriyle bağını koparmadan oluşturduğu koleksiyonunu konuştuk.

Koleksiyonculuk maceranız ne zaman ve nasıl başladı?

Annem çok küçük yaşlarımdan itibaren bana sanat ve kültür sevgisi aşıladı. Beni Latin Amerika’daki ve dünyanın farklı yerlerindeki en iyi müzelere götürürdü. O zamanlar farkında değildim ama o geziler hayatım boyunca tutkum haline gelecek sanat ve koleksiyonculuk merakımın temelini oluşturmuş. 

Yaşlandıkça anavatanımla bağlarımı koruma arzum bu tutkuyu besledi. ABD’deki eğitimimi tamamladıktan sonra Latin Amerika’daki köklerime bir nostalji duymaya başladım ve kendimi oradaymış gibi hissetmek için sanattan yararlandım. Benim için anne ve babam kadar onların anne ve babalarının da kültürüyle yeniden bağ kurmanın bir yolu oldu. Öyle ki koleksiyonculuk maceramın ilk yirmi yılında neredeyse tümüyle Latin Amerika sanatına odaklandım.

Bir koleksiyoncu olarak ana motivasyonuz nedir?

İçgüdülerime uyarım ve sadece gerçekten sevdiğim eserleri satın alırım. İnsanın kendisini eserin maddi değerine ve “popülerliğine” kaptırması çok kolaydır. Ama bana göre nihayetinde en önemli faktör eserin bende bir duyguyu tetiklemesi.  

Satın aldığınız ilk eser neydi? Hangi özelliğiyle dikkatinizi çekti?

Satın aldığım ilk eser, Man Ray’in bir litografıydı. 1970’te pek parası olmayan bir üniversite öğrencisiydim ama yurtta oynadığımız pokerde iyiydim. Oyunda kazandığım ilk parayla koşup o eseri satın aldım. Birçok sanat akımı üzerinde muazzam iz bırakan dünyaca ünlü bir sanatçının eseri olmasının yanı sıra bende güçlü duygular uyandıran ve bugün hala elimde tuttuğum özel bir eser. 

 Küratörler Anelys Alvarez ve Patricia Hanna

Koleksiyonunuzu oluştururken ve sanat eserleri satın alırken en çok nelere önem verirsiniz?

Her zaman içgüdülerimi takip ederek sanat eserleri satın aldığımı düşünüyorum. Elbette gerekli incelemeleri yapıyorum, eserleri ve sanatçıları araştırmaya zaman ayırıyorum. Ama nihayetinde herhangi bir duygusal bağ hissettirmeyen hiçbir eseri satın almıyorum. Eseri gerçekten sevmem gerekiyor. 

Küratörlük ekibimde inanılmaz danışmanlar ve arkadaşlarla çalıştığım için çok şanslıyım. Patricia Hanna ve Anelys Alvarez kendi alanlarında uzmanlar ve beni daha açık olmam, sürekli olarak yeni eserleri ve sanatçıları da dikkate almam için zorluyorlar. Hem bu alanda gelişmeme yardımcı oldular hem koleksiyonun bugünkü konumuna ulaşmasında önemli rol oynadılar.

Koleksiyonunuzda kaç eser var? Eserlerine sahip olduğunuz bazı sanatçıların isimlerini söyleyebilir misiniz?

Bir koleksiyoncunun birdenbire sıfırdan büyük bir koleksiyona ulaşması çok görülen bir durum değildir. Ama benim deneyimim böyle oldu çünkü 2012 yılında o zamanki adı Miami Art Museum (Miami Sanat Müzesi) olan Perez Art Museum Miami’ye (PAMM) komple bir koleksiyon hediye edildi. O zamandan beri yürüttüğümüz agresif satın alma programı sayesinde koleksiyon bugün yaklaşık 5.000 eser içeriyor. Sürekli büyürken kurumsal bağışlar nedeniyle eser sayısı değişebiliyor. Örneğin, 2016 yılında PAMM’ye Küba sanatından yaklaşık 200 eser, Madrid’deki Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofia’ya da ayrı bir grup eser bağışladık. Koleksiyonda Frank Stella, Jean Dubuffet, Joan Mitchell, Elaine de Kooning, Fernando Botero ve Olga de Amaral gibi ustaların yanı sıra Dominique Chambers, Bisa Butler ve Pamela Sunstrum gibi gelecek vaat eden sanatçıların eserleri de yer alıyor. 

Jorge & Darlene Perez

Bu eserler arasında sizin için özel bir hikayesi olan var mı?

Koleksiyondaki her eserle ilgili bir anı veya belirli bir deneyim vardır ama Joan Mitchell imzalı bir tablonun benim ve eşim Darlene için çok özel bir yeri var. Yıllardır bu inanılmaz sanatçının eserlerine hayranız. Birkaç yıl önce 1973 tarihli Iva adlı büyük bir triptiğini (üçlü tablo) satın aldığımız zaman önceki evimizde oturuyorduk ve asabileceğimiz bir yer yoktu. Ama bu durum eseri satın almamıza engel olmadı… aksine, şimdiki evimizin ebeveyn odasını bu eserin etrafında tasarladık. Bu sayede her gün gözümüzün önünde ve beni çok mutlu ediyor! 

Koleksiyonunuzu özetlemeniz gerekse nasıl tanımlarsınız? Koleksiyonlarınızda belirli bir sanat türüne mi odaklanıyorsunuz?

Koleksiyonumu tek kelimeyle özetlemem gerekse uluslararası diye tanımlardım. Koleksiyonculuğa başladığım ilk yıllarda köklerimle bağımı korumanın bir yolu olarak hemen hep Latin Amerikalı sanatçılara odaklanmıştım. Ama son on yılda genişleyen koleksiyon şimdi dünyanın her yanından çağdaş sanatçıların resimlerini, fotoğraflarını, videolarını ve enstalasyonlarını da kapsıyor. Koleksiyonculuk benim için çok kişisel bir süreç, bu nedenle doğal olarak belirli bir estetik veya akım beni çekiyor. Bunun sonucunda da koleksiyon ABD ve Almanya’dan soyut ve figüratif ressamların yanı sıra Latin Amerika, Afrika ve Afrika diasporasından sanatçıların önemli eserlerini de içeriyor. 

Perez Art Museum Miami’nin kuruluş hikayesini kısaca anlatabilir misiniz?

Sanatın her büyük şehrin kalbinde olduğunu başından beri biliyordum. Londra, New York, Paris veya başka bir büyük metropol olsun, her şehir dünya klasmanındaki sanata ve sanatçılara kolay erişim imkanı sunuyor.

Bu nedenle 2010’ların sonlarında Miami-Dade ilçesinin gerçek anlamda muhteşem bir müze açmasına yardım etme fırsatı ortaya çıktığında katkıda bulunmam gerektiğini biliyordum. Sadece Miami üzerinde yarattığı etkiden ötürü değil aynı zamanda bölgedeki diğer yerler için de örnek olması nedeniyle bu değerli amacı desteklemekten onur duydum. 

Müzenin yerel yönetimin mülkiyetinde ve kontrolünde olması elbette benim katılımımı sınırlıyor. Hangi eserlerin satın alınacağı konusunda biraz etkim olsa da seçim ve sergi kararları sonuçta müze yönetimine ait. Ben de bu nedenle El Espacio 23 adlı mekanı açmaya karar verdim. 

Bu yeni sergi alanı ekibime ve bana kreatif özgürlük sunuyor. Hangi etkinlikleri düzenleyeceğimizi, hangi sanatçılara yer vereceğimizi, hangi topluluk girişimlerine katılacağımızı biz belirliyoruz. 2019’daki açılışından bu yana üç muhteşem etkinlik gerçekleştirdik ve misafir sanatçı programımız kapsamında pek çok sanatçıya ev sahipliği yaptık. Bu inanılmaz deneyimi önümüzdeki yıllarda da sürdürmeyi umuyorum. 

En beğendiğiniz Türk sanatçılar kimler? Koleksiyonunuzda Türk sanatçıların eserleri var mı?

Koleksiyonumda henüz Türk sanatçıların eserleri yok ama Türk sanatını ve zanaatkarlığını çok beğeniyorum. Malzeme ve renk kullanımı konusunda zengin gelenekleri var ve inanılmaz eserler görüyorum. Öyle ki Türkiye’de seyahat ederken pek çok zanaatkarın eserlerini satın aldım. Onları evde sergilemeyi çok seviyorum. İstanbul Bienali’ni de iyi biliyorum. Yıllar içinde büyük popülerlik kazandığını görüyorum ve ilerde ziyaret edebilmeyi umuyorum.

Dijitalleşmeyle birlikte koleksiyonculuk anlayışınız değişti mi? Online bir eser, beğenip satın alır mısınız?

Dijital sanat dünyasının sunduğu şeffaflığı beğenmeye başladım çünkü dijitalleşme sayesinde eserlere daha kolay erişilebiliyor. Sanat dünyası ürkütücü bir yer olmaktan çıkıyor ve daha geniş kitlelere hitap edebiliyor. Ayrıca belirli bir eseri veya galeriyi istediğim zaman tekrar görebilme imkanı da harika çünkü ileride yine görmek isteyeceğim yeni sanatçıları keşfetmemi sağlıyor. Yine de eserleri şahsen gördükten sonra satın almayı tercih ediyorum. 

Hangi yeni nesil sanatçıları takip etmemizi önerirsiniz?

Yükselen ve günümüzün sanat ortamına damga vuran sanatçılar kuşağını daraltmak kolay değil. Ekibimle birlikte özellikle Miami’de yaşayanları yakından takip ediyoruz. Bir süre önce Miami merkezli multi disiplinler sanatçı ve tasarımcı Cornelius Tulloch’a 2023 YoungArts Jorge M. Pérez Ödülünü verdik. Cornelius ve onun gibi yetenekli, düşünceli sanatçılar benzersiz perspektifleri ve sanatsal hedefleriyle kendi topluluklarında pozitif etki yaratıyor. Genç yaşta bunları yapabilmelerini çok takdir ediyorum. 

Öte yandan geçmişe dönüp yıllar önce yükselen isimler olan ve şimdi yeniden keşfedilen sanatçıları da öne çıkarıyoruz. Bir anımı paylaşayım. Elli yıl önce Pop Art akımından bir ressam olan Teresa Burga (1935-2021) bir zamanlar bana şunu söylemişti: “Eskiden olsa bunu 5 kuruşa satamazdım! Şimdi yaptığımın aynısını neden o zaman satamadığımı anlayamıyorum.” Teresa Burga 70 yaşındayken birdenbire yeniden keşfedildi ve şimdi eserleri birçok müzede sergileniyor. Birçok açıdan zamanlarının ilerisinde olan ve işlerini gerçekten iyi yapan bu çağdaş sanatçıların pek çoğunu yeniden keşfetmek harika bir deneyim.

Sanat eserleri dışında başka koleksiyonlarınız var mı?

Belki koleksiyon denemez ama gayrimenkul koleksiyoncusu olduğumu da düşünüyorum! Related Group olarak tamamlanmış, inşaat aşamasında ve henüz planlama sürecinde olan inanılmaz bir gayrimenkul portföyüne sahibiz. Bu şirketin kurucusu, başkanı ve CEO’su olarak hizmet vermekten gurur duyuyorum. Sanat koleksiyonumu da bu gayrimenkullerde yaşayanların ve başkalarının beğenisine sunmak bana büyük mutluluk veriyor.

 Röportaj: Fulden Karayel Okumuş



En Çok Okunanlar