53b23188-1ec5-4771-94b1-9663c67707bc.jpg

Jackson Pollock’un Mutfağı

Duygu Aydemir

9 gün önce

Jackson Pollock’u genellikle yere serilmiş dev tuvallerin üzerinde dolaşırken, bedenini boyanın ritmine teslim etmiş halde düşünürüz. Sanat tarihinde ona ayrılan yer çoğu zaman eylemin şiddeti, ruhun taşması, kontrol ve kontrolsüzlük arasındaki o ince çizgi üzerine kuruludur. Ama Pollock’un hayatına biraz daha yakından baktığımızda, gözden kaçan bir başka alan belirir: mutfağı.

Pollock’un mutfaktaki varlığını anlamak için en önemli kaynaklardan biri, Robyn Lea’nın ‘Dinner with Jackson Pollock: Recipes, Art & Nature’ kitabıdır. Bu kitapta Lea, ikilinin mutfak ritüellerini, tariflerini ve gündelik hayata dair notlarını toplayarak, onların yaratıcı dünyasının daha sakin, daha insani tarafını görünür kılar.

Robyn Lea, "Dinner with Jackson Pollock: Recipes, Art & Nature", Assouline

Ben bu mutfağa bakarken çok temel bir şeyi yeniden hatırlıyorum:
Yaratmak, insanın zihniyle dünyaya dokunduğu yer arasındaki köprüdür. Bu köprü yalnızca bir tuvalin başında kurulmaz. Bir kabuğu soymak, unu elemek, elmayı dilimlemek… Hepsi aynı odağa, aynı iç sese, aynı ritme ihtiyaç duyar.

Pollock’un mutfağı, gündelik hayatın olağan akışıyla yaratıcılığın aynı beden içinde nasıl yan yana durduğuna dair güzel bir hatırlatma gibi. Atölyenin gürültülü coşkusu kadar, mutfağın sessiz sıcaklığı da onun yaratma biçiminin parçası. Birinde hareket yüksek; ötekinde sakinlik. Ama ikisi de aynı insanın elinden çıkıyor.

Pollock’un mutfakla kurduğu bağın sahiciliği belki en çok şu küçük hikâyede gizli:
Meşhur elmalı turtası, Long Island’da düzenlenen bir yerel fuarda birincilik ödülü almış. Yani sanatsal bir dokunuş bir turtanın kokusunda da kendini belli edebiliyor. Ben bu ayrıntıyı duyduğumda, onun mutfakta bulduğu sükûnetin tuvaldeki özgürlüğü kadar gerçek olduğunu hissettim.

Fotoğraf: Duygu Aydemir, 2015

Bu fotoğraf çalışmamı da aynı sebepten çok severim. Göcek civarlarında, taş bir fırının önünde çekmiştim. Sahne yok, poz yok. Sade bir hayatın içinden yaratılan sanatsal bir mucize var içinde. Ekmekle, güneşle, toprakla birleşen bir an. Pollock’un mutfağına baktığımda aklım hemen bu fotoğrafa gitti ve belki de sanatın bizi en çok iyileştirdiği yer tam olarak burasıdır:
Hayatın en gündelik anlarında bile insanın içindeki yaratıcı sesi duyabildiği o küçük, sakin alan.



En Çok Okunanlar

Bizi Whatsapp'ta takip edin