Melanie Smith ile Face and Artiface | Yazan Gönül Özgürel
Barcelona’nın Ravel semtinde bulunan ve 20.yy.’ın ikinci yarısına ait ünlü ressamların eserlerinin sergilendiği kısa adı MACBA olan, Barcelona Çağdaş Sanat Müzesi, geçtiğimiz haftalarda 1965 İngiltere doğumlu sanatçı Melanie Smith’in, küratörlüğünü Tanya Barso'nun üstlendiği ''Face and Artifice'' isimli kapsamlı bir sergisine ev sahipliği yaptı.
1965 yılında İngiltere’de doğan Melanie Smith, İngiltere’de ekonominin gelişmesiyle birlikte kapitalist modernleşmenin getirdikleri ile, küreselleşmeden duyduğu rahatsızlıklar ve modernitenin çöküşü olarak algıladığı duygularla, yaşadığı yere karşı derin bir yabancılaşmaya sürüklendiğini ve bu sebeple 1989 yılında Meksika’ya yerleştiğini söylüyor. Meksika’ya yerleştikten sonra sanat hayatında hızla ilerleyen Smith, Meksika’daki karmaşa ve kaosun varlığını çalışma konularına katkı olarak görüyor. Kapitalist modernleşmenin getirdiği, neoliberal küreselleşme ve hiper tüketiciliği modernitenin çöküşü olarak tanımlayan sanatçının çalışmaları, bu kavramlar üzerine kurulu. Sergi de 1990'lardan itibaren günümüze kadar gelen kronolojik bir sıralama olmadan sunulan 120 parça çalışma var. Çalışmaların ortak noktası, irrasyonelliğe ve kaosun benimsenmesine atıfta bulunmak. Kendini ressam olarak tanımlamayan Smith, çağdaş sanatın diğer enstrümanları ile ürettiği video artları ve enstelasyonlarında, süresizlik, komedi ve aldatıcı TEMA’lar kullanarak sürekliliği, gerilimleri, çatışmaların irrasyonelliğin ve kaosun benimsenmesini, dev bir palimperest “ tarihi bellek” oluşturma amaçlı kullanıyor.
Meksikaya geldikten sonra, bulunduğum yerle, geldiğim yer arasındaki farklılıklar ve burada yaşadığım doğal karmaşanın bende oluşturduğu füzyon, çalışmalarımın ana TEMA’sını oluşturmakta diyen Smith, sosyopolitik bir bellek de oluşturma çabasıyla, Latin Amerika’nın akıp giden, kontrol edilemeyen kimlik dokusunu ve şehrin rengarenk devasallığını çalışmalarına taşımış.
Meksika dışarıdan bakıldığında, bambaşka geleneklere, İnançlara ve Ritüellere sahip, Toltek ve Aztek gibi son derece ileri medeniyetlerin kurduğu ve İspanyol istilasından sonra mimarisi, inançları ve geleneklerini yeniden şekillendirmiş, yıllar süren İspanyol ve Fransız sömürgecilerin baskılarından büyük mücadelelerle kurtulmuş, karmaşaların gelenekselleştiği derin kültüre sahip bir ulus devlet.
Smith’in bu çalışmalarında, Meksika’nın sokak ve pazarlarındaki parlak ve sentetik görünüm ön planda. Bu sentetik renklerin çarpıcılığını, çalışmalardaki soyut yaklaşım oluşturuyor. Onun çalışmalarındaki soyutlamalar, özellikle Latin Amerika’da ki ulusal devlet anlayışına bağlı , siyasi ideolojilere dayalı, modernist estetiğin ve modernitenin başarısızlıkları üzerine kurulu göndermelerle anlam kazanıyor.
Smith’in bu çalışmalarında, Meksika’nın sokak ve pazarlarında ki parlak ve sentetik görünüm ön planda.. Bu sentetik renklerin çarpıcılığını, çalışmalardaki soyut yaklaşım oluşturuyor. Onun çalışmalarındaki soyutlamalar, özellikle Latin Amerika’da ki ulusal devlet anlayışına bağlı , siyasi ideolojilere dayalı, modernist estetiğin ve modernitenin başarısızlıkları üzerine kurulu göndermelerle anlam kazanıyor.
Videoyu izlemek için aşağıdaki görselin üzerine tıklayın.
[[Video:https://data.arttv.com.tr/ekav/temp/mp4/2018/11/20/3643.mp4
Bu çalışma, Aztek stadyumunda 2010 yılında devlet eğitim programından 3000 çocukla gerçekleştiriliyor.
Ellerindeki levhalarda, Meksika’nın tarihinden ve başka ülkelerin tarihlerinden seçilmiş ikonografik resimler var. Çalışmanın amacı bir bütün olarak resmin parçalara ayrılması ile yaratılan kaosa dikkat çekmek. Meksika hayalperestlerinden, efsanevi güreşçi El Santo gibi karekterlerin ikonik resimlerinin seçilmiş olması ise ,bu hayal güçlerinin toplumsal sevgi ile ifade ediliyor olması ve bu oluşturulan ulusal, kültürel kimlik kurgusunun etrafındaki sembolik ağın, çılgın bir şekilde parçalanmasının, kaosun benimsenmesi olarak tanımlanması. Sanatçı, bu çalışmasıyla, süreçle ilgili tarihi bir bellek oluşturmayı hedeflediğini ifade ediyor.
Videoyu izlemek için aşağıdaki görselin üzerine tıklayın.
[[Video:https://data.arttv.com.tr/ekav/temp/mp4/2018/11/20/3644.mp4
Bulto “Kırmızı”
Lima Peru'da, Museo de Arte' de, Lima -Malı’nın bir projesi olarak filme alınan kırmızı paket, farklı sembolik düzenleri bozup kesintiye uğratarak, kitlesel ve sosyal tepkilerin kayıtlarını oluşturmak için yapıldı.
Bu paket, postkolonyal kimliği biçimlendiren, baskıcı fenomeni temsil etmekle birlikte, aynı zamanda çağdaş gerçekliğin değerlendirmesinin üstesinden gelen ve tarihsel kimliklerden oluşan, idealleştirilmiş atalar geçmişinde, ulusal bir gurur eleştirisidir diyor Melanie Smith. Farklı zaman mekanlarda seyahat eden, içeriği bilinmeyen ve sorgulanmayan bu sentetik kırmızı kütle, bulunduğu ve yol aldığı mekanlarda, mekanın doğasına ve gerçekliğine uygun bir metafor oluşturarak yoluna devam ediyor.
Fake and Farce
Dev bir kulak ve bir tiyatro sahnesinin çevresine yerileştirilen resimler ve videolar, politik doğruluk bizi, arzu, neşe, irrasyonellikten nasıl koparıyor sorunsalını sorguluyor.
Yanyana yerleştirilmiş ve ortaçağ hayaliyle başlayan video görüntüleri, günümüz dünyasına bağlanırken oluşturdukları belirsizlik ve zamanın inşaası arasındaki gerilimi ortaya koymakta.
Archaeology
Serginin yine çok enteresan bir bölümü olan Archaeology’nin ana fikri ise tarihin sorgulanması, yeniden yorumlanması ve mevcut olanın analiz edilmesi. İki hafta boyunca, 20 kişilik bir grupla 3000 tane Sahte Arkiolojik kalıntı oluşturmaktaki amaç, günümüz perspektifinden modernliğin ve emperyal ekonomik sömürgecilik tarihlerinin bir arkeolojisini sunarak yeni bir bellek oluşturmak. Bu bölümdeki sahte parçaların kendi içlerinde oluşturdukları ince bir alaycılıkta mevcut.
Kapitalist modernleşme ve neoliberal küreselleşmenin yansımaları olan, çarpık modernitenin sorunlarını, yeni bir tarihi bellek oluşturmak adına 120 adet eserle kurulmuş bu sergi, yeni dünya düzeni söylemiyle yürütülen ve tüm dünyanın dahil edilmeye çalışıldığı, bu günler de bizim de tanıklık etmek zorunda kaldığımız sosyolojik savaşlara bir gönderme niteliğinde.
Çarpıcı gözlemler yaptığım bu sergiyi ve atmosferinin yarattığı etkiyi olabildiğince sizlerle paylaşmak istedim. Sanatsız kalmayalım, sanat daima ileri gitmektir.
Yazı: Gönül Özgürel