Işığın ve Umudun Ressamı Hilma af Klint | Yazan Selen Sarıoğlu
Guggenheim Müzesi, 20. YY.’ın öncü kadın sanatçılarından olan, yenilikçi ve mistik eserleri ile bilinen Hilma af Klint’i ağırlıyor. “Paintings for the Future / Gelecek için Resimler” adlı sergide, 1862 doğumlu İsveçli sanatçının zamanın çok ötesinde olan soyut eserleri ve bazı figüratif eserleri var. Diğer Avrupa akademilerinden farklı olarak kadın öğrencileri de kabul eden İsveç Kraliyet Akademisi’nde eğitim alan af Klint, o yıllarda aldığı klasik eğitimin etkisiyle manzara ve portre çalışmaları yaparak sanat yaşamına başlamış. Daha sonraları tamamıyla özgün ve eşi benzerine rastlaması mümkün olmayacak cinsten bir sanat tarzına yönelmiş.
Hilma Af Klint’in eserleri ışık ve umut dolu. Bu açıdan, renk paleti sanatı terapi niyetine üreten ve pozitif renklerin gücüne inanan Matisse’i andırıyor. Ondan önceki ve zamanındaki sanatçılara kıyasla figür varlığı veya yokluğuyla af Klint’i çok meşgul etmiyor. Onun resimlerinde renkler ve geometrik veya daha biyomorfik formlar hakim. Ayrıca resimlerin bazıları insan boyundan oldukça daha büyük. Bu açıdan bakıldığında, 1950’li yılların soyut dışavurumculuk veya 1960’ların pop art dönemiyle ilişkisi kurulabilecek tarzda eserleri Hilma af Klint’in yüzyılın daha en başlarında üretmiş olması inanılır gibi değil. Peki, bu sıradışı yaklaşımına karşın Hilma af Klint’in ismi neden yaşadığı dönemde sanat dünyasında az biliniyordu?
Hilma af Klint 1932 tarihli bir defterinde, “The Paintings for the Temple / Tapınak için Resimler” ve diğer ruhani çalışmalar sonucu ürettiği eserlerin ölümünden 20 sene sonrasına kadar sergilenmemesini istediğini belirtiyor. Dolayısıyla, 1980’li yıllara kadar gizli kalan eserleri sergilendiğinde büyük ses getiriyor. Dönemin sanat anlayışı ve sosyal yapısı düşünüldüğünde buna çok da şaşmamak gerekiyor. Sanatçının yeni yeni keşfediliyor olması da sergiye “Paintings for the Future / Gelecek için Resimler” isminin verilmesi de bu nedenden.
Hilma af Klint’in soyut eserlerinin zamanının çok ötesinde olmasının dışında ilginç olan bir başka özelliği de üretim biçimleri. Okuldan mezun olduktan sonra mistik konulara ve teosofi inancına ilgi duyan Hilma af Klint, 1896 yılında, dört kadın sanatçı arkadaşıyla birlikte ‘de fem’, ‘beşli’ adlı bir grup kuruyor. 19. YY.’ın sonları biyoloji ve diğer bilimlerdeki gelişmeler nedeniyle geleneksel din anlayışının sorgulandığı yıllar. Hilma af Klint’in grubu, bu inancı sanat üretimine yansıtma amacıyla, plansız ve serbest akışlı yazı ve çizim denemeleri yapıyorlardı. Yöntemleri daha sezgisel ve bilinçsizlik halinde sanat üretimi şeklinde oldu. Okul döneminde yetenekleri ödüllere layık görülen af Klint bu grubun öncü isim haline geldi.
“Tapınak İçin Resimler” adlı seri bu dönemdeki eğilimlerin bir sonucunda ortaya çıktı. 1906 ve 1915 tarihleri arasında üretilen resimler, yaşamın gerçekliğini mistik bir dille anlatmayı amaçlıyor. Sergiyle ilgili en hayret edilesi noktalardan birisi de Hilma af Klint’in defterlerinden birine “Tapınak İçin Resimler” serisini spiral formda bir tapınakta sergilenmesini hayal ettiğini yazmış olması. Guggenheim Müzesi’nin en belirgin ve eşi benzeri olmayan özelliğinin dönerek yükselen kurulumu olduğu düşünüldüğünde bu öngörünün gerçekleşmesi de hayret verici.
Bu senelerde resmedilmiş olan “The Ten Largest / En Büyük 10” ismini verdiği, adından anlaşılabildiği gibi 10 adet büyük boyutta eserden oluşan serisi, insan hayatında doğumdan ölüme giden sürecin 10 farklı etap halinde resmediyor. Bu serideki çizimler İsveç halk sanatının basite indirgenmiş formları kadar ruhani akımların sembollerini de anımsatıyor. Resimlerin boyutu da aslında üretildiği dönem düşünüldüğünde dikkat çekici. Eserlerin boyutu, katedrallerdeki Rönesans ve Barok dönem eserleri sayılmazsa o zamanlara kadar resimde benzeri görülmedik büyüklükte.
Oldukça üretken bir sanatçı olan af Klint’in eserleri çok geniş bir yelpaze oluşturuyor: devasa eserlerin yanında oldukça küçük boyutlu eserler, geometriğin yanında biyomorfik formlar, siyah beyaz eserlerin yanında renk skalasının her tonunu kapsayan eserler Guggenheim’da yan yana sergileniyor.
ATOMLAR, ASTROLOJİ VE DOĞA
Hilma af Klint’in soyut çalışmalarının öznesi yalnızca konusuz zihinsel yansımalar değildi. “Tapınak için Resimler” serisini 1915 senesinde tamamlayan af Klint, sonraki senelerde pek çok form ve tema üzerinden farklı seriler üretti. Zamanındaki bilimsel gelişmelerle ve metafizikle de oldukça ilgili olan af Klint’in Guggenheim’da sergilenen eserlerinde bu serilerden eserler de yer alıyor. Atomlar, astroloji ve çiçeklerle ağaçlar, onlarca resimlerden oluşan serilerin konularından yalnızca bazıları.
“Gelecek için Resimler”, Hilma af Klint’in ABD’deki ilk solo sergisi. Guggenheim Koleksiyonu’nun direktörü ve ana küratörü Tracey Bashkoff ile yardımcı küratörü David Horowitz tarafından hazırlanan sergi sanatçının en üretken olduğu yıllar olan 1906 ile 1920 senelerine ağırlık veriyor. Sanat tarihinde hak ettiği yere ve bilinilirliğe ulaşmamış olan Hilma af Klint’in bir yüzyıla yakın süre saklı kalmış olan eserlerini görmek için müthiş bir fırsat.
Yazan: Selen Sarıoğlu Süloş