“Süper Rich Interior Decoration’’ (Süper Zengin İç Dekorasyon) Serginin isminden de anlaşılacağı üzere Grayson Perry yine kendini besleyen elleri hafiften ısırdı.
Açıkçası derin felsefeleri olan sanatçıların sergileri ile ilgili izlenimleri yazarken nerden başlayacağını bilemiyor insan. Kavramsal sanatı reddeden, çağdaş sanatı kinayelerle eleştiren, hatta savaş açan, İngiliz toplumunun zevk ve beğenileri üzerine adeta bir sosyolog, antropolog gibi incelemeler yapan, zanaatı üzerinde sanatını sergileyen 2003 Turner Prize ve Bafta ödüllü çağdaş sanatçı Grayson Perry.
İngiliz kanalı Chanel 4 için çektiği BAFTA ödüllü 3 bölümlük “All the Best Possible Taste with Grayson Perry “ ile sanatçı adeta İngiliz toplumunu bir amatör bir sosyolog , antropolog gibi inceliyor. Seyrettiğim ve gerçekten çok etkilendiğim bu belgesellerde her sınıftan evlere girip yaşadıkları evleri, kullandıkları eşyaları, giydikleri kıyafetleri, onların markalarını, ne yiyip içtiklerine kadar didik didik inceleyen sanatçı aslında bize şu soruyu soruyor: ‘’Beğenilerimiz, zevklerimiz, seçimlerimiz özgün ve özgür irademizle mi gerçekleşiyor yoksa içinde yetiştiğimiz toplumun, sınıfın, bizi çevreleyen tüm eşyaların nesnelerin içinde otomatik olarak mı şekilleniyor?’’
Eserlerine baktığımızda sosyolojik bir panoramayı yansıtan sanatçı için Sunday Telegraph Gazetesi Sanat Eleştirmeni Alastair Smart “Çağdaş İngiltere’nin şipşak fotoğrafını çeken sanatçısı“ tabirini kullanıyor. Sanatçının ismi gibi içerikleri de kışkırtıcı. Son sergisi yine büyük ses getirdi.
San Francisco’da yaşayan bir sanat koleksiyonerinin evini gezerken duvarında gördüğü, sanatını pek beğenmediğini söylemekte sakınca görmediği Gerhard Richter’e ait dev bir soyut tablodan etkilenen sanatçı, aslında bu tablonun bir duvar halısından bir kopya olduğunu düşünür. Bilgisayar ortamında şekillenen ve dokunan halının tabanını oluşturur ve bu resmin bir kopyasıdır. Üstüne Londra’nın bir şemasını koyarak, toplumsal yargılara, değerlere işaret eden etiket dizileri ile bir nevi harita meydana getirmiş. Etiketlerden Elite Üniversite, para aklama, nerden geldiği belli olmayan varlık, globalizasyon, bonus, büyük data, zayıf, yoga, mat, sanat galerisi ilk gözüme çarpanlar.
Serginin ismine gelince; Perry Kraliyet Akademisi’nde (Royal Academy of Arts) bir sergi için çalışırken RA’den bir arkadaşı salona girer ve sergi salonunu sarıya boyaması ve perdeleri göstererek kinayeli bir dille “Senin ne yaptığını anladım. Sen iç dekorasyon yapıyorsun!” der. Bunun üstüne Perry’de ‘’Sanatçılar ne yapar? Koleksiyonerlerinin evlerini duvarlarını eserleri ile dekore ederler. Evet bende bunu yapıyorum. Hem de çok çok zenginlere dekorasyon.’’ der. Ve bu kinayeli konuşma sanatçının sergisinin ismine ve temasına ilham kaynağı olur.
Bence serginin tartışmasız en provokatif eseri. Halının tam ortasında uyku tulumu, etrafında boş içki şişeleri ve yanında köpeği ile bir evsiz figürü. Figürün etrafında bordür içinde yerel mimariye ait örnekler resmedilmiş. Bu halı içinde 6 aylık gibi uzun bir üretim süreci söz konusu. Sanatçı The Times Gazetesi’ne verdiği röportajda bu halıyı satın alıp evine alacak cesur kişiyi çok merak ettiğini söylemekten çekinmiyor.
Sanatçı süper zengin ailelerin evinde gördüğü bir detaydan yola çıkarak bir abajur dizayn etmiş. Dönemin çok değerli antika porselen vazolarının abajura dönüştürülerek kullanılmasından ilham alarak bu abajuru dizayn ederken bu seferde sosyal medyayı ve insanların sosyal mecralarda paylaşmakta olduğu fotoğraflara bir esprili bir eleştiri getiriyor. Hiç bir çalışmasında orijinali üretmek gibi bir derdi olmayan sanatçı, fotoğraflardan resimlerden kopyalıyor ve kolajlar yapıyor. Kopyalarken yaptığı yanlışlar ise kendi tarzını oluşturuyor. Money on Holiday‘de sosyal medyada narsistlik seviyesine vardığını düşündüğü insanların tatillerde paylaştığı, broşür kıvamındaki, en hoş en güzel resimlerden kolajlar yer alıyor. Sanatçı Financial Times‘a verdiği röportajda biraz daha ileri giderek, insanların tatile sırf oradan fotoğraf paylaşmak için gittiğini ve bunun artık çok banal bir toplumsal kabul olduğunu belirtiyor.
Pastel renklerdeki ebru desenli vazo üzerinde çiçekler kalpler ve Vote Tory (Muhafazakarlara Oy Ver). Perry genç sanatçıları gördüğü zaman ne tür bir sanat yapmak istediklerini sorduğunda hep aynı cevabı alır “Politik -aktivist sanat” yani sol görüşlü sanat yaklaşımı. Tüm sanatçıların hepsinin sol görüşlü olduğunu hiç sağ görüşlü bir sanatçıya rastlanamayacağı gibi bir ön kabulün olduğundan Perry ‘’Ben de Vote Tory diyerek provokatif bir iş yapmak istedim’’ der. Politikanın sanatın içinde olduğunu ama sanatın hiç bir zaman politikanın içinde bir unsur olarak yer alamayacağından bahseder. Sanatçıya göre sağ ve sol politik görüş aslında öz olarak farksız ve her ikisi de eşit derecede saçma. Kendini ise giderek daha da militan, orta sınıftan bir aktivist olarak tanımlıyor. Bu arada Brexit konusunda konuşmaktan çok sıkılıyor ve kendini BOB (Bored of Brexit) olarak tanımlıyor.
Form olarak bir African vazo formundaki vazo üzerinde 1970-1980’lerin İngiliz jetset’inin fotoğrafları yer alıyor. Sanatçı bu vazoda jet-set, sömürgecilik, etnik ayrımcılık gibi konuları birleştirmekten hoşlandığını belirtiyor.
Fotoğrafçı Eleni Parousi Travesti alt karakteri Claire ‘in Newbond ve Mayfair Caddesi üzerinde dünyaca ünlü markaların mağazalarının önünde pek çok resim çeker ve bu resimlerin bulunduğu vazonun formu Ortadoğu kültürüne ait bir formu yansıtır. Günümüzde Londra’da bu büyük mağazaların en büyük müşteri kitlesini zengin arapların olduğu düşünülürse vazonun ismi daha da anlamlı hale geliyor.
Kocaman yeşil son model bir spor arabanın içinde tasvir edilen bir bayan, yanında Perry’in çocukluk kahramanı ve pek çok eserinde yer verdiği ayısı Alan Measles. Arabanın üstünde dünyaca ünlü vergi cennetleri ülkelerin isimleri Cayman Island, Panama, Monaco, Macao, Moneylaundering.com (Karapara aklama.com) ,win-win (kazan-kazan), Pure greed (safi açgözlülük ,hırs) gibi kapitalist dünyaya ait kavramlar bulunuyor. Zenginlerin zenginlik kaynakları sanatçı için eleştiri konusu. Hiçbir şey yapmadan varlıkları nesilden nesile geçen mirasyediler, kaynağı bir türlü açıklanamayan zenginleşmeler..
Sanatçı süper lüks tüketim temasına uygun olarak bu sergi için sınırlı sayıda çanta tasarlamış ve outdoor sırt çantaları ile ünlü Osprey üretimini gerçekleştirmiştir.
Tüketime dayalı, kapitalist dünyanın kirli ve çarpık yüzünü büyük bir cesaretle lüksün ve zenginliğin Londra’daki merkezi Mayfair‘de Victoria Miro Gallery’de beyaz duvarlarda, cam fanuslar içinde sunan sanatçı. Şimdi bu provokatif eserlerini satın alacak cesur ve özgüvenli koleksiyonerlerini bekliyor. Yazımı 2006 yılında ölen Güney Kore asıllı sanatçı Nam June Paik‘in sözleri ile bitirmek istiyorum; ”Sanatçının mesleği kendini besleyen eli ısırmaktır ama çok değil.”
Sergi Londra Mayfair Victoria Miro Gallery’de 20 Aralık 2019 tarihine kadar ücretsiz olarak gezilebilir.
Yazı: Nurdan Ateş
Yazı ve Fotoğraflar: Nurdan Ateş
MoMA'nın Kuruluşunun Arkasındaki Gizemli Kadın: Lillie P. Bliss
David Hockney’nin Renkli Dünyasına Yolculuk: Londra’da Büyüleyici Bir Sergi
Sonbaharın Habercisi: Frieze Sculpture 2024
Marina Abramović Kraliyet Sanat Akademisi’nde Retrospektif Sergi Açan İlk Kadın Sanatçı Oldu! I Yazan Nurdan Ateş
Kenan Yavuz Etnografya Müzesi'nde Hasat Sonu Şenliği I Yazan Nurdan Ateş
Yorum yapmak için tıklayın