En son ne zaman sınırlarınızı zorladınız hiç düşündünüz mü? Neye benzetirsiniz sınırlarınızı? Mesela duvar, yol, köprü, pusula, yelkenli hangisi sizin tercihiniz? Değişimin kaçınılmaz olduğu bir dünyada yaşıyoruz ve insan doğası gereği yeni yetenekler, deneyimler ve zorluklarla yüzleşerek hayallerinin peşinden gidiyor. Yapılan araştırmalar, konfor alanından dışarı çıkmanın kişi üzerinde olumlu etkiler yarattığını gösteriyor. Bu etkiler arasında kendi potansiyelinizi keşfetmeniz, kendinizi daha iyi ifade etmeniz, daha dirençli, değişime açık ve entelektüel olarak büyümenizin yer aldığı aşikar. Ancak bazı etkiler var ki zaman zaman gelir sizi yoklar, orada mısınız diye merak eder. Peki nasıl? dediğinizi duyar gibiyim. Konfor alanımızın dışına çıktığımızda, ansızın korku ve belirsizlik hissiyle karşılaşabiliriz. Her ne kadar zor bir durum olsa da yapacağınız tek şey onlarla yüzleşerek ve onları aşarak işin içinden çıkmak olur.
Şimdi sınırlarınızın bir yelkenlinin yelkenine benzediğini hayal edin. Yelken, rüzgarın gücünü kullanarak hareket ederken, sert rüzgarda hızlanır. Kontrolü elde tutmak için hep sınırları belirler, korur ve geliştirir. İşte adım atma ve sınırları zorlama potansiyelimiz de yelkenlinin yelken benzetmesine inanılmaz benziyor. Şimdi sizi Rosamund Stone Zander ve Benjamin Zander 'ın "Mümkün Olabilmenin Sanatı" kitabında bahsettiği, büyümek ve değişmek istiyorsak alışılagelmişin dışına çıkıp rahat alanımızdan çıkmaya yönlendiren nitelikte bir deneyime götürmek istiyorum. Beraber sınırları zorlamaya hazır mıyız?
Unutmayın ki, sınırlarımızı zorlamak bizi korkularımızın ötesine geçmeye ve gerçek potansiyelimizi keşfetmeye yönlendiriyor. Önümüzde kilometrelerce uzunlukta bir su altı dünyası olduğunu düşünün. Denizleri neden bu kadar seviyoruz? Bizi heyecanlandıran kısım nedir? Neyi bizi cezbediyor? Sırları mı? İşte bu sorunun cevabını bulabileceğiniz nitelikte bir projeden bahsetmek istiyorum.
Sanatçı Ceysu Uçan
Sanatla buluşmanın belki de en yaratıcı yöntemlerinden biri, denizin dibinde sürekli akıp giden doğal yaşamla sanat eserlerini bir arada sunan su altı sergileri olabilir. Su altı dünyası, insanları sıradanlıktan çıkarıp, hayallerin gerçeğe dönüştüğü yer değil midir? Ülkemizde bu hayali gerçeğe dönüştüren su altı sanat parkının yaratıcısı Ceysu Uçan’dan başkası değil bahsettiğim. Dünyanın her yerinden kendini denize, denizin altında olmaya adamış dalış meraklılarının ülkemizi tercih etmesini sağlayan Kaplankaya kıyılarında, Anhinga plajının kıyısında suyun altında keşfedilmeyi bekleyen Cocoon sergisi, bana sorarsanız dünyanın su altı harikalarının arasına girebilecek şahane bir proje. Serginin küratörlüğünü ise Cihan Güvenç üstleniyor. Kaplankaya, bu çok değerli projeyi aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi olarak tasarladı. Eserlerin satışından elde edilen gelirlerle afet bölgesindeki kurumlara bir yardım kampanyası düzenlemeyi hedefliyor. Ne mutlu!
Cocoon sergisinin zeminine bakacak olursak, sanatçı doğayı kullandığı bu kreasyonunda aynı zamanda çevreci ve sürdürülebilir yaklaşımı ile doğaya zarar vermeyen, geri dönüştürülebilir malzemeler kullanarak da serginin deniz yaşamı ile uyumlu olduğuna dikkat çekiyor. Uçan’ın sanat kariyeri süresince doğu motiflerine, sembollere ve sanat ile şifanın birleşimine olan ilgisini hissedeceksiniz. Su altında sergiyi deneyimlerken mozaik ve heykel türlerinde sanatçının kil, kum, taş gibi medyumlardan faydalandığını görmeniz mümkün. Sanatçı, yaptığı çalışmalara su altında ışığın düşüşü, dalganın yarattığı optik kırılma, güneşin derinliklere süzen yansımaları ile apayrı bir anlam katıyor. Serginin su altına enstalasyonu Kaplankaya ekibi tarafından eserlere ve doğaya zarar vermeme özeniyle yapıldı. Suya indirilen eserler Anhinga plajının kıyısında 5 ila 7 metre arasındaki derinliklere yerleştirilmiş durumda. Ziyaretçiler serbest dalış, tüplü dalış, seabob veya şeffaf kanolar ile sergiyi diledikleri gibi su altına dalarak görebiliyor. Ayrıca dileyen sanatseverler Kaplankaya dalış okulundan tecrübeli eğitmenlerle dalış yapmayı öğrenirken sanatçının denizaltı dünyasına kattığı dokunuşu deneyimleyebiliyor.
Sanatçı süreç içinde metamorfozun akışında sanatın etrafını saran koza olduğunu ve dokunduğu noktanın yeniden doğuşa ilerlemesine niyetle özveri ve hayatın desteğiyle Koza Heykel Sergisi’nde süzülmekte olduğunu düşünüyor. Ceysu, bu akışın içinde kendiliğinden oluşuma izin vererek mühendislik ve konstrüksiyon açışından malzeme ve uygulama açısından her noktanın incelikle düşünülmesi elzem olan bu su altı projesinde, yıllar içinde geliştirdiği çok yönlü malzeme yetenekleri ve yaratma hayalleri sayesinde kendiliğinden oluşuma alan açabiliyor bu da flow akımı ve happening (oluşum) sanat akımlarına yakın hissetmesini sağlıyor. Su altının derinliklerinde sıradışı canlılarla karşılaşarak, sonsuz keşif ve hayallerinizi keşfedebileceğiniz Cocoon sergisini Ekim 2023’e kadar Kaplankaya Anhinga Plajı kıyısının su altında mutlaka görmelisiniz!
Bir Şehirde Sanatın Evrenselliği Yankılanıyorsa, O Gün 19. Contemporary Istanbul Günüdür!
2 ay önceCaeli’de Alice’inizi Keşfetmenin Tam Zamanı Mı Dersiniz?
3 ay önceHayatınızdaki İzleri Bu Sergide Keşfetmeye Var Mısınız? | Yazan Fulden Karayel Okumuş
4 ay önceTesadüfün Sanata Dönüştüğü Yer: Olafur Eliasson’un İstanbul Boğazı’ndaki Sergisi | Yazan Fulden Karayel Okumuş
5 ay önceMücevher Tasarımcısı Ali Rıza Akdolu'nun Aliens Heykellerinin Sırrı 1 Milyon Yılda Mı Gizli? | Yazan Fulden Karayel Okumuş