Her serginizde, bir öncekinden farklı sürprizler karşılıyor, şaşırtıyor bizleri. Heykel dediğimizde aklımıza kil, ahşap metal gelir fakat sizin eserlerinizde malzeme olarak çok çeşitlilik var farklı malzeme kullanımını seviyorsunuz. Ama sizde hem malzeme olarak, form olarak, büyüklük olarak çeşitlilik var bir de enstalasyon, video var. Bize bu yapınızdan, ruhunuzdan nasıl yansıdığından bahseder misiniz?
K.T. Onun sebepleri, benim çocukluğumdan bugüne kadar gelen süreçte ki ilgi alanlarım, eğitimim, hobilerim, yaşam biçimimle ilgili ne varsa hepsinin etkisi vardır diye düşünüyorum. Daha lise yıllarında müzik ile halk oyunları, folklor ile çok ilgiliydim. Halk danslarından modern dansa kadar geniş bir yelpazede yıllarca ilgilendim. 2 yıl şehir tiyatrolarında çalıştım. Orada danslar ile ilgili hem koreografi yaptım hem de oyunda figüranlık yapıp tiyatronun iç yapısını gözlemleme fırsatım oldu. Dolayısıyla, insanın müzikle, tiyatroyla, dansla ilgin olursa üstüne heykelle ilgin olursa artı mühendislik eğitimi alıp o mühendisliğin sizin analitik düşünme yeteneğinize katkıları oluyor. Bütün bu ilgi alanlarını harmanladığınızda, çok normaldir ki benim malzeme seçerken, ahşap, taş, metal, aklınıza ne gelirse hepsine de etkisi oluyor. Heykel yontuyorum aynı zamanda hobi olarak dalgıcım mesela, o zaman ne yapıyorum, hemen su altında bir proje tasarlıyorum. Hobilerimle sanatı orada birleştirmiş oluyorum. Suyun altında heykeller yaptım, İsveç’te buzla çalıştım, buzun altında heykel yaptım. Mühendis olduğum için o mekanik birikimimi, heykellerimde bunu metallerle birleştirip hareketli heykeller yapabilmeye sahibim, neler yapabileceğimi çok rahat düşünüyor, hayal ediyor ve uygulayabiliyorum. Bir başkası için zor olabilecek şeyleri benim düşünmem, o birikimimden dolayı ilgilendiğim diğer alanlar, bu kadar farklı malzemeler ile bu kadar farklı türlerde işler üretmeme sebep oluyor. İnsanın yaşam biçimi neyse nelerle ilgileniyorsa üretiminin sonuçları da doğal olarak onu yansıtıyor. Benim videoları kullanmam, anlatmak istediğin kavramı, vermek istediğin mesajı, anlatabilecek, bugün için geçerli hangi malzeme varsa, teknolojinin geldiği hangi nokta varsa tabi bizim ekonomimizin yettiği ölçülerde, onları her sanatçının sınırsız kullanması gerekiyor. Ben de elimden geldiğince heykellerimde videoyu, kinetiği kullanıyorum. Mesela bu sergimde content çeliği kullandım. Paslı olmasını istiyorum heykellerimin ama bir yandan da dışarıda çürümesin istiyorum. Content çelik onu sağlıyor. Aslında, ucu bucağı olmayan sınırsız bir alan heykel. Biz onu kendi sanat anlayışımızda hangisi ile kendimizi daha rahat ifade edebiliyorsak, tabi sınırlarımızı bilerek onları kullanıyoruz. Mesela bu sergimde havada asılı hareket eden iki tane vatoz var, galeri daha büyük olsa 2 değil 150 vatozu hareket ettirsem, insanlar altındayken yukarıya bakıp onları görse tabi ki çok daha farklı, güzel bir etkisi olur. Sınırlarımızı bilmemiz derken, üretebileceğimiz maksimum neyse onu üretiyoruz. Tam da bu noktada mühendislik bilgileri, neyi ne kadar yapabileceğine yardımcı oluyor. Bu sergide ki tekne 4m. Onun tek parça girmesi, giremezse bir başka B planı, ölçüyor biçiyorsun, kaç kişi kaldırabilir ağırlığını, bunları hep hesaplıyorsun. Olabildiğince gerçekçi boyutlarda eser üretmek zorundasın, o tekneyi galeriye kolay girsin diye 1m yapsan aynı etkiyi yaratmayacaktır. Hem üretme hem ekonomik kapasitemiz neyse onu maksimum sınırlarda üretebileceğim ne varsa onu yapmaya çalışıyorum. Çok büyük boyutta işlerim var dış mekanda, fakat genelde yurt dışında yapıyorum, çünkü onlar bana bu tür imkanları tanıyorlar. Orada 8metrelik bir taş heykeli yapmak daha mümkün olabiliyor.