Fransız Devrimi güçlüydü, etkiliydi. Bir çağı bitirip bir diğerini başlatacak kadar sarsıcıydı. Bu yüzden, insanlık tarihinin en büyük anlatıcısı olan sanata değmeden geçmesi düşünülemezdi. Ama, kahramanca duyguların destansı resimleriyle dolu Romantizm akımının devrime eşlik ettiği yıllar geride kalmak üzereydi. Sermaye sahiplerinin güçlendiği yeni düzende sıradan insanlar, gerçek hayatlar göz ardı edildi. 1789’dan beri devam eden devrimlerde farklı sınıflardan çok sayıda insan, özellikle de emekçiler, adil bir hayatın görülen üyeleri olmak için mücadele etti.
1848 Devrimi de, bunun bir örneği olarak, Avrupa’nın pek çok ülkesinde etkilerini gösterirken, Jean-François Millet adında Fransız bir ressamın sanatında değişimin köklerini oluşturdu. Millet, 1837’de Paris’e taşınıp Güzel Sanatlar Okulu’nda eğitim aldıktan ve dönemin en prestijli sergisi Paris Salonu’na girmeye can attıktan yıllar sonra, sanatsal birikimini yeni bir akımda güçlendirdi; Realizm. Politikayla yakından ilgilenmemesine rağmen günlerin getirdiklerinden, demokrasinin gerekliliğinden ve bunun dile getirilmesinin öneminden kaçması mümkün olmadı. Realizm de işte tam bu gereksinimle, sanat tarihi içinde kendine bir yer buldu.
Tohum Eken Adam – 1850
Kahramanların gölgesinde kalmış gerçeklikleri ortaya çıkaran Realizm’de sanat, duygulardan arındırıldı. Resimlerinde köylülerin hayatından kesitler sunan Millet de, bir sanat eserinin izleyiciye ulaştığında yaşanan kişisel haz dışında başka duygulara yer vermedi. Adını Fransa’daki bir köyden alan Barbizon Ekolü’nün bir üyesi olarak doğadan beslendi. Çalışan, üreten, kendi dünyalarında yaşayan köylüleri resmetti. Onların zorlu çalışmalarını, değerlerini, yalın olarak emeği, inancı güzel ve yumuşak bir dille anlattı. Sanatını, portre ve manzara gibi bilindik türlerin birleşimine yeni anlamlar ekleyerek ilerletti.
Başak Toplayan Kadınlar – 1857
Millet’in en bilindik eseri Başak Toplayan Kadınlar; pastel tonlarda, hacimli figürlerin olduğu bir resimdir. Ön planda üç kadın, eğilerek yerden başak taneleri toplarken görülür. Fonda ise saman balyaları, çalışan bir kalabalık ve küçük bir yerleşim yer alır ve öndekilerin duruşları sayesinde görünürlük kazanır. Fakat, kadınların resme hakimiyeti o kadar güçlüdür ki, gözler arka plana zar zor ulaşır çünkü hikayenin kendisi verilen emektir. Artık zaman, kalabalıklar önünde bayrak taşıyanların değil; emeğin zamanıdır, köylünün zamanıdır.
Akşam Duası - 1865
İlk defa Millet’nin resimlerinde nefes alan bu hayatlar, yorucu anları dışında manevi değerlerini de yanlarında taşır. Akşam Duası tablosu, gün batımında dua eden bir çifti anlatır. Geniş düzlükler içinde çalışmalarını yarıda kesip, belki de arka planda yer alan kiliseden gelen çan sesleriyle, ayaklarının altındaki dünyayı bırakıp inandıkları dünyaya yönelirler. Figürler derin bir minnet içinde midir yoksa büyük hayallerin peşinde midir bilinmez, ama resimde oldukça yoğun bir atmosfer olduğu kesindir. Sebebi ne olursa olsun, kompozisyonun genel havasında sezilen duygu, aslında eylemin kendisinden kaynaklıdır. Çünkü Millet, diğer çalışmalarından farklı bir şey yaratmaz. O olanı verir, gerçeği verir. Bu gerçekliğin içinde, günün yorgunluğunu ya da derin hisleri taşıması hiçbir şeyi değiştirmez.
El Arabasıyla Köylü - 1852
Millet, yapaylıktan uzak manzaralar içerisinde köyden birinin yapabileceği her türlü etkinliği kendine has imgelemiyle verdi. Tohum atan, çapalayan, düşünen, dinlenen, izleyen ya da yürüyen, yani yaşayan, kendi dünyasında var olan insanlardan oluşan eserler üretti. Zorlu hayatları, güçlü figürlerle ama gözü yormadan, izleyiciyi rahatsız etmeden resmetti. Ama bunu, çirkini güzelleştirerek değil, güzeli açığa çıkararak yaptı. İşte bu, Millet için asla gözden kaçırılmaması gereken bir detaydır.
Yazı: Zeynep Dikmen
Sansasyonel Resimlerin Yaratıcısı Manet | Yazan Zeynep Dikmen
3 yıl önceKlimt’in Kadınları | Yazan Zeynep Dikmen
3 yıl önceKanuni Sultan Süleyman’ın Portresi ve Bilinmeyenleri | Yazan Zeynep Dikmen
3 yıl önceMichelangelo’nun İnsanları | Yazan Zeynep Dikmen
4 yıl önceKatsushika Hokusai ve Dünyanın En Meşhur Dalgaları | Yazan Zeynep Dikmen
İBRAHİM EKDİAL
Bir çiftçi çocuğu olarak yazınızı severek okudum. Yalın ve bilgilendirici anlatımınızla ümit ederim Türk köylüsünü resmeden Nuri İyem ve Bedri Rahmi Eyüpoğlu' nun da eserlerini tanıtan ayrıca yeni yazılarınızı da görebiliriz. Sevgi ve saygı ile.