Hermitage Müzesi’nde Nasıl Kayboldum? | Yazan Pelin Okvuran
St. Petersburg nam-ı diğer kuzeyin Venedik’i; Raskolnikov’un sokaklarında karamsarlık ve ikilem dolu fikirler ile gezindiği bir Dostoyevski şehri, Deli Petro’nun biricik göz bebeği, Rus Çarlığı’nın Avrupa’ya açılan kapı olarak gördüğü, Beyaz Gecelerde hiç batmayan güneşiyle, Venedik’ten, Paris’ten ve Roma’dan daha romantik olan şehir… Ve dünyanın en eski ve en büyük müzelerinden birine; Hermitage’a sahip müthiş şehir…
Hermitage, Rus Hanedanlığının resmi ikametgâhı olarak tasarlanmış bir saray. Çar ve Çariçelerin 1.000 odalı, 1.700 kapılı, 1,900 pencereli sarayda arz-ı endam ettikleri Barok tarzı, altın varaklı oldukça büyük bir yapıdır.
Madonna and the Child (The Litta Madonna) Da Vinci
Peki, Hermitage Sarayı nasıl bir müze olmuş? Çariçe Catherine (Büyük Katerina) 1764 yılında Berlinli bir tüccardan, aralarında Rembrandt ve Rubens’in resimlerinin de olduğu, 225 eserden oluşan koleksiyonu satın alarak, Hermitage Sarayı’nda sergilemeye başlamış. Saray artık Hanedanın, ziyarete gelen misafirlerine zevkle sergilediği koleksiyonu ile bir müze halini almış ve adı ‘Hermitage Müzesi’ olmuş.
Katerina öldüğü güne kadar koleksiyonuna binlerce resim, heykel, el yazması eser, mücevher, tarihi para, madalya, silah ve orijinal Vatikan Fresklerini ekler. Çariçe Büyük Katerina‘nın desteği ile doğmuş ve 1852 yılında halka açılmış olan müze, her yıl açılışını Çariçe’nin doğum günü olan 7 Aralık ‘St. Katerina’ gününde kutlar. Müzenin ismi Fransızca ‘keşişlerin inziva yeri’ anlamında kullanılan ‘ermitage’ kelimesinden gelmektedir. Keşişleri bilemem ama ‘Hermitage Müzesi sanat severlerin yıllarca inzivaya çekilebileceği bir müze olduğu kesin.
Müze oldukça büyük bir alana yayılmaktadır. Ortasındaki meydan, her gün her saat, gençlerin 3-5 duble Ruski Standart eşliğinde dans edip şarkı söyledikleri, turistlerin bu müthiş görselliğe büyülenerek baktıkları bir buluşma noktası olarak kullanılmakta ve şehrin merkezindeki Nevsky Prospeckt (Nevsky Caddesi) üzerinde yer almaktadır.
Kışlık sarayın dışarıdan görünümü
Hermitage Müzesi, bu meydanın çevresinde Kışlık Saray ve Genel Merkez Binası karşılıklı olmak üzere bütün haşmetiyle ziyaretçilerini beklemektedir. Müze, bu iki ana bina dışında şehrin birçok yerine dağılmış 5 ayrı alanda halkın sanatsal gelişimine katkı sağlamaktadır. Dahası, Hermitage adı ile dünyanın bir çok yerinde (Amsterdam, Kazan ve Vyborg’da) büyük sergi merkezleri oluşturulmuş ve uluslararası bağlamda birçok sergi düzenlemiştir.
Kışlık Saray, meydanın sol tarafında yeşil renkteki binadır. Sarayın arka kapısı Neva Nehrine bakar. Klasik eserlerin ve tarihi objelerin sergilendiği bu binayı haritasız gezmek oldukça yorucu ve neredeyse imkânsız. Bu labirent müze gezisinin başlangıcında alacağınız harita gözünüze karmaşık ve gereksiz gelebilir; fakat odaların üstünde yazan kapı numaralarını haritadan takip etmekten zamanla keyif bile alabilirsiniz.
Kışlık sarayda Rus klasik resim ve heykellerinin yanı sıra diğer kültürlerden toplanmış birçok tarihi obje; eski paralar, Mısır’dan gelen mumyalar, Anadolu’dan hediye edilen halılar, mücevherler sergilenmektedir. Ayrıca Müze, Leonardo Da Vinci’nin ‘Madonna’sının, Rembrandt’ın portrelerinin ve Delacroix’nın yağlı boya eserlerinin yer aldığı çok çeşitli bir koleksiyona sahip (Şuan itibariyle müzede, 651.931 sanat eseri, 1.122.369 para, 749.582 arkeolojik obje ve 13.932 silah toplamda 3.102.917 nesne sergilenmektedir).
Madonna and the Child (The Benois Madonna)
Beni en çok etkileyen ve 3 gün üst üste gitmeme rağmen doyamadığım, modern resimlerin sergilendiği ‘Genel Merkez Binası’ydı(General Staff Building). Orada, bütün sevdiğim Modern ressamların eserlerini görmem büyük bir sürpriz oldu. Monet, Renoir, Degas, Pissaro, Sisley, Cezanne’in resimlerinin yanı sıra, hayranı olduğum Gauguin, Van Gogh, Matisse, Kandinsky ve Picasso’nun sanat tarihi kitaplarında gördüğüm, en meşhur ve en güzel eserlerini doyasıya inceleme fırsatı buldum.
Monet, Waterloo
Matisse - Girl with TulipsaPaul GauguinEdgar DegasKazimir Maleviç
Henri Matisse - MusicSanat kitaplarında sık sık karşıma çıkan ve hayranlıkla baktığım, canlı renklerin üstadı Fransız Fovist ressam Matisse’in 1908 yılında yaptığı ‘Kırmızı Oda: Kırmızının Ahengi’ eseri yakından daha çarpıcıydı. Grubumuza bilgiler veren rehberin dediğine göre Matisse, bu kırmızı odayı ilk başta canlı bir yeşil yapmak istemiş fakat kırmızı ona daha armonik bir renk olarak gelmiş olacak ki beğenmeyerek resmi canlı bir kırmızıya boyamış. Hatta resme yakından detaylı bir şekilde baktığınızda alttaki yeşil boyayı görebiliyorsunuz. Matisse’in müzede sergilenen ve yoğun ilgi gören bir diğer resmi, kırmızı figürlerin yeşil bir alan önünde flüt ve keman çalıp, şarkı söyledikleri 1910 tarihli ‘Müzik’ resmidir. ”Dışavurum ulaşılması gereken en önemli şeydir, ben duygularımı renkle anlatmak istiyorum” diyen sanatçı, diğer resimlerinde olduğu gibi ‘Müzik’ eserinde de ritmik ve katışıksız renkler kullanmıştır. Matisse’in müzede yaklaşık 110 eseri bulunmakta. Matisse hayranlarına duyurulur!!!Henri Matisse, The Red RoomHermitage Müzesi’nde, ‘Soyut Sanatın Babası’ Rus ressam ve sanat kuramcısı Wassily Kandinsky’nin birçok yağlıboya eserini de yakından görme fırsatı yakalıyorsunuz. Kandinsky, sanat kitaplarında ‘rengi sadece görmekle kalmayan, aynı zamanda rengi işiten ressam’ olarak betimlenir. Ayrıca, tam anlamıyla ilk soyut resim olarak tarihe imza atmış olan ‘Kompozisyon ’serisinden ‘Kompozisyon 5 (1911)’ ve ‘Kompozisyon 6 (1913)’ isimli yağlı boya resimleri Hermitage Müzesi’nde sergilenmektedir. 1.Dünya Savaşı sırasında yaptığı ve savaşın kaotik hâletini simgeleyen karanlık çizgilerinden oluşan kompozisyonlar, izleyicide yoğun bir karmaşa uyandırır. Müzedeki Kandinsky eserleri arasında benim en çok beğendiğim 1909 tarihli, sıradan manzara resimlerini fırça darbeleriyle altüst eden, pembe, sarı, yeşil ve mavi renklerin baskın olduğu ‘Kış Manzarası’ isimli yağlı boya resmidir. Kandinsky, Kış’ın baskın rengi olan beyazı neredeyse hiç kullanmamış ve algımızdaki kış kavramını kendince darmadağın etmiştir.
Vasiliy KandinskiyMüzenin koleksiyonu arasında Claude Monet’nin Lady in Garden ve Waterloo Bridge’i, Pissaro’nun ‘Paris Scene’i, Sisley’nin manzara resimleri, Rus soyutçu Malevich’in meşhur ‘Siyah Kare’si, Gauguin’in Tahitili yerlileri resmettiği yağlı boya eserleri, Van Gogh’un ‘Liliac Bush’ ve ‘Thatched Cottages’ı, Picasso’un mavi dönem çalışmaları ve ‘Dance with Veils, ‘Three Women, Woman with a fan’, ‘Absinthe Drinker’ gibi birçok eseri Hermitage’ın koleksiyonunda yer almaktadır. Vasiliy KandinskiyVan Gogh
Henri Matisse - Young Woman in a Blue Blouse (Portrait of Lydia Delectorskaya)Henri Matisse - Woman on a TerraceHenri Matisse - View of CollioureUnutmadan, müzenin çok köklü bir eğitim departmanı var, dilerseniz önceden randevu alarak eğitim faaliyetlerine, yaz okullarına, gençler için hazırlanan youth workshoplarına katılabilirsiniz. Henri Matisse - Portrait of the Artist's WifeHenri Matisse - Nymph and SatyrSize tavsiyem müzeye gitmek istediğiniz tarihten en az 2 gün önce internet sitesinden bilet almanız. Kapıda 3 saat beklemek yerine müzenin içinde saatlerce kaybolmayı, oldukça uygun fiyatlı müze mağazasında alışveriş yapmayı, kafesinde bir şeyler yemeyi tercih edersiniz diye düşünüyorum. Müzeye giriş gişeden 600 ruble (25 tl), internetten ise bir günlük bilet 18 dolar(52 tl), iki günlük bilet ise 23 dolar (66 tl).Bileti internetten aldığınızda fiyatı oldukça fark ediyormuş. Şimdi sizin için hesaplarken insanların neden saatlerce o kuyrukta beklediğini anlamış oldum☺ Yine de gerek bilet alırken gerekse müze mağazasında çılgınca harcadığım rubleler, 3 gün boyunca saatlerce yürümem, yorgunluğum, bitkinliğim, Kuzey ayazında üşümem kısacası olumsuz gibi görünen her şey Hermitage Müzesi’nde yaşadığım büyük mutluluğa, geçirdiğim kaliteli saatlere değer…
Hermitage Müzesi’nde kaybolmanız dileğiyle...Yazı ve fotoğraflar: Pelin Okvuran