Küratörlüğünü Emma Lewis’ın üstlendiği, sanatçının 300’den fazla eserinin sergilendiği en kapsamlı Dora Maar sergisi Paris’ten sonra Tate Modern’de!
Dora Maar ismini duyduğunuzda aklınıza ilk ne geliyor? Picasso’nun değeri milyon dolarlarla ölçülen Ağlayan Kadını? Mutsuz sevgililerinden biri? En iyi ihtimalle büyük eseri Guernica’yı resmetme sürecini fotoğraflayan kadın fotoğraf sanatçısı? Hep bir adamın gölgesinde kalmış, ona modellik etmiş, ismi tablolarında modelliğinden öteye gidememiş, büyük bir yaratıcılık, entelektüel birikim ve mutsuz bir hayat... Değişik teknikler kullanarak yaratıcılığını zorlayan büyük sürrealist fotoğraf sanatçısı, ressam, yazar, şair Dora Maar’ı Picasso’dan çok öte bir Dora Maar’ı tanıyalım istedim.
Sergiyi gezerken en çok dikkat ettiğim konu pek çok çalışmanın isimsiz ve konusuz olması. Araştırdığım zaman ögrendim ki Picasso’dan ayrıldığı dönemde bunalıma giren sanatçı pek çok çalışmasını, günlüklerini, anılarını yakıp, yok eder. Dolayısıyla çalışmaların arkasındaki hikayelerin pek çoğu imha edilmiş durumda.
Asıl ismi Henriette Theodora Markovitch; Hırvat asıllı, başarılı mimar bir babanın ve butik sahibi bir annenin kızı olarak 1907’de Paris’te dünyaya geldi. Çocukluğu Fransa ve Arjantin arasında geçen sanatçı kendisine sadece Dora denmesini isterdi. Sanata olan yeteneği öğretmenleri tarafından farkedilmiş ve fotoğrafçılık üzerine eğitimini Central Union of Decorative Arts, School of Photography, Ecole des Beaux-Arts ve dönemin büyük sanatçılarının yetiştiği Academie Julian‘da almıştır. Babasının ekonomik gücünü her zaman arkasında hisseden Maar çalışmalarında, seçimlerinde bu özgüvenle her zaman ekonomik kaygıların dışında deneysel çalışmalara yer verdi. Maar‘ın fotoğrafçılığı ressamlığa tercih etmesinin en önemli sebebi ihtiyacı olmamasına rağmen ticari işlerin güzel sanatlara nazaran daha istikrarlı bir gelire sahip olmasıydı. 1930‘da fotoğrafçı Brassai’i karanlık odasını paylaşmış, moda fotoğrafçısı Harry Ossip Meerson’a asistanlık yapmıştır.
Ertesi yıl Paris’in biraz dışında aile evinde yönetmen ve film seti tasarımcısı Pierre Kefer ile stüdyo kurdu. Bu dönemde moda, reklam afişleri için çalışmalar yapıyor, nü modellerle çalışıyordu. Sanatçı bu dönemi çalıştığı göz alıcı müşterilerinden dolayı “Dünyevi Dönem“ olarak adlandırır. Görüntüler Kefee-Maar ortak yapımı dense de her kare tek başına Dora Maar‘a aitti.
1933´te bir gazete tarafından görevlendirilen Dora Maar, 1929 Wall Street depreminin yarattığı ekonomik depremin yarattığı etkiyi sokaklarda fotoğraflar... Önce İspanya‘nın kuzeydoğusunda Katalonya´da Costa Brava´ya gitti. Bu dönemde ülke sosyalist cumhuriyetçiler tarafından yönetilmekteydi. Bu dönem Barcelona pek çok sanatçı için cazibe merkeziydi. 1934’te bilinmeyen bir sebepten dolayı Londra´ya geçti. Londra ve doğu yakasında halkı sokaklarda fotoğrafladı. Paris´ın eteklerinde yaklaşık 40000 vatandaşın yaşadığı gelişmemiş bir bölge olan La Zone bölgesinde halkı ve yaşamı fotoğrafladı. Maar’ın sokak fotoğrafçılığı yaptığı dönemler, Fransız siyasi yaşamının en istikrarsız dönemlerinden birine denk gelmiş, Paris sokakları aşırı sağ ve aşırı sol tarafların sokak gösterilerine sahne olmuştur.
Maar aşırı sağcıların ayaklanmasına tepki olarak sürrealist şair Andre Breton tarafından başlatılan manifestoyu ‘Apple a la Lutte-Mücadeleye Çağrı‘ imzaladı. Ayrıca filozof ve sosyal eleştirmen Georges Bataille ile yönettiği anti-faşist hareket Kontra saldırıya katıldı. Aynı devrimci ruhla sol tiyatro topluluğu Groupe Octobre’nin prova ve performanslarını kaydetti. Bu görüntüler Haziran 1932 Paris Galerie Van den Berghe‘de Kefer-Dora Maar sergisinde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Bir izleyici bu sergi için ‘Görünen tekdüzeliğin altında, herhangi bir sır altında saklanan bir şehirde nasıl kaybolacağı bilinmeli’ yorumunda bulundu. 1936’da New York MOMA‘da sürrealistlerle sergiye katıldı.
Dora’nın yaratıcı ve sanatsal etkisi müthiş... Üzerinde Kefer-Dora Maar deniyor olsa da fotoğraf başlı başına Dora Maar‘a ait.
Dergi çok eski olduğu için ne kadar gözüküyor ama bilinmez ama yakından fotoğraf müthiş.
1935 senesinde ortaklığını bitirip Paris‘te merkezde kendi stüdyosunu açar. Bu dönemde karanlık odada deneysel çalışmalar, basit kağıt-makas-tutkal kullanarak kolajlar yapıyor, evreleme tekniği ile gerçek görüntülere bir süre ara veriyordu.
Kavanoz içinde korunan armadillo fetüsünün yakın çekim fotografı. En yaygın sürrealist kartpostallardan biri olup 1936‘da L’Exposition D’objets Surrealistes’de sergilenmiş.
Ve işte geliyoruz genç kadının şansının bence geriye sardığı ana... Rivayet o dur ki genç Dora sürrealist sanatçılarının müdavimi olduğu Cafe les Deux Magots’da oturur, elinde bir bıçak Picasso’yu baştan çıkarmak için sadist bir performansla parmaklarının arasında çevirir... Bunu gören Maço Picasso kadına vurulur ve ortak arkadaşları şair Paul Eluard’dan tanıştırmasını ister. Vurulur vurulmasına da, Picasso bu arada hem evli ,hem de genç sevgilisi Marie Therese Walter‘den bir kız çocuk sahibidir.
Şimdi sinirlerinize hakim olun, Picasso kimi zaman gündüzleri ziyaret ettiği kızı Maya’nın annesi Marie-Therese Walter ile gecelerini geçirdiği 2-3 apartman ötesi Dora Maar‘ı aynı tuvalde resmetmişti.
Bir rivayete göre Picasso ”Ona ne zaman baksam ağlıyordu.“ dediği Dora Maar’ı Ağlayan Kadın resim serisi ile betimlemiş. Diğer rivayet ise Ağlayan Kadın serisi ile Picasso faşizan Franco dönemi ve iç savaş İspanya‘sında yaşanan dramı tuvallerine yansıtmıştır.
1937 yılında Picasso Guernica’yı resmederken Maar onu fotoğraflıyor bu arada Picasso’ya karanlık oda teknikleri öğretiyordu. Hayatındaki kadınların aksine Maar entelektüel ve çok yetenekliydi ama bu bile Picasso’nun çok eşli yaşantısına son verdirmeye yetmiyordu. Bu dönem Picasso için yepyeni bir dönemdi. Açıkçası Picasso‘yu Picasso yapan o değişime Maar‘ın ilham olması bir çok eleştirmenin ortak fikri. İlham olmakla kalmıyor, arkadaşı Eluard‘la birlikte apolitik Picasso‘nun hem İspanya İç Savaşı, hem de 2.Dünya Savaşı’nda anti-faşist bir tutum almasına ikna ediyordu. Dora hem politik açıdan yaptıkları yoğun tartışmalar ile Picasso’nun Masterpiece‘i Guernica‘nın yaratılmasında rol oynuyor bir yandan da bu süreçi fotoğraflayarak belgeliyordu.
Savaş yılları Picasso ile bitmeyen kavgaları, babasının Arjantin’e dönüşü, yakın arkadaşı Jacqueline Lamba‘nın sürgüne yollanması ve annesinin ölümü genç kadını büyük bir bunalıma sürükledi.
1944 yılında Picasso‘nun onu Françoise için terk etmesi ile sinir krizi geçiren, evinde stüdyosunda ne varsa yakan yok eden Dora Maar uzun süre psikolojik tedavi görmek zorunda kaldı.
Bu dönemde içindeki tüm acıyı Siene kıyılarında melankolik griler, kahveler ile resmettiği natürmortlarla ifade etti. Kendini yavaş yavaş dünyadan çeken sanatçı mistizme yöneldi ama yaratmayı asla bırakmadı. 1997’de 89 yaşında yapayalnız fakirlik içinde ölen sanatçı, Picasso’nun “Ona ne zaman baksam ağlıyordu.” diyerek resmettiği “Ağlayan Kadın” dan öte bir ressam, şair, sanatçı olarak hak ettiği övgüler ve başarılar ile hatırlanmanın huzuru ile bir yerlerde bizi gülümseyerek izliyor olabilir mi? Sen gül Dora ,bırak seni ağlatan utansın...
Yazı ve Fotoğraflar: Nurdan Ateş
Yazı ve Fotoğraflar: Nurdan Ateş
Sonbaharın Habercisi: Frieze Sculpture 2024
Marina Abramović Kraliyet Sanat Akademisi’nde Retrospektif Sergi Açan İlk Kadın Sanatçı Oldu! I Yazan Nurdan Ateş
Kenan Yavuz Etnografya Müzesi'nde Hasat Sonu Şenliği I Yazan Nurdan Ateş
Çin’in “Asi Dehası” Ai Weiwei Design Museum’da! I Yazan Nurdan Ateş
Frieze London 2022 İzlenimleri I Yazan Nurdan Ateş
Yorum yapmak için tıklayın